-------

---------


   
  İLYAS BABANIN YERİ Her çare doğadadır.
  TAŞHANDA YETİŞEN ŞİFALI BİTKİLER
 
TAŞHAN' DA YETİŞEN ŞİFALİ BİTKİLER
 
1 - SARI KANTORON
2 - PEYGAMBER ÇİÇEĞİ ( MAVİ KANTORON)
3 - CİVAN PERCEMİ
4 - KIRKKİLİT OTU
5 - ÖKSE OTU
6 - SİNİRLİ OT
7 - PAPATYA
8 - MEYAN KÖKÜ
9 - SIĞIR KUYRUĞU
10 - KEKİK
11 - GÜL HATMİ
12 - EBEGÜMECİ
13 - DEVEDİKENİ
14 - ADAÇAYI
15 - ALTIN OTU
16 - HİNDİBA (ÇIRTLIK)
17 - KARAHİNDİBA
18 - ISIRGAN
19 - AYRIK KÖKÜ
20 - ÇOBAN ÇÖKERTEN
21 - KUŞBURNU
22 - ÜZERLİK OTU
23 - SOĞAN
24 - AYNISAFA
25 - ALIÇ
26 - ÇOBAN ÇANTASI
 
 
SARI KANTORON
    Sarı Kantaron (Latince adı; Hypericum perforatum); halk arasında kanotu, kılıçotu, yaraotu, mayasılotu ve binbirdelik otu olarak bilinir. Avrupa ve Amerika da ise St.John's Wort olarak bilinir.

Sarı Kantaron otu, üzerinde pek çok sarı çiçeği olan bir çalı türü olup, Asya’ dan Amerika’ ya kadar dünyanın pek çok ülkesinde doğada kendiliğinden yetişen ve Ortaçağdan beri güvenle kullanılan bir bitkidir.
Birçok Avrupa ülkesinde Sarı Kantaron yan etkisiz bir “Doğal Antidepresan” olarak kullanılıyordu. Depresyon önleyici olarak kullanılmasının nedeni; Sarı kantaronun içerisindeki başta hiperisin olmak üzere ve diğer bileşikler sayesinde, beyin içerisinde sinir uyarılarının iletiminde önemli seviye artışı sağlamasından kaynaklanmaktadır.

Gelişme çağındaki genç kızların, bir süre (Bir kaç ay) günde 2 bardak Sarı Kantaron çayı içmeleri tavsiye edilir. Bu çay, cinsel organların gelişmesine yardımcı olacak ve adet görme düzensizliklerine son verecektir.
Yapılan araştırmalara göre bitki birçok etken madde içermekte olup; bunlardan en önemlileri hiperisin, flavonoidler, taninler, resin ve prosiyanidinler dir. Hiperisin beyindeki Teta dalgalarını da arttırmaktadır. Teta dalgaları normalde uyku esnasında meydana gelirler ve derin düşünce veya meditasyon, memnuniyet ve yaratıcı düşüncenin artması gibi şeylerle ilişkilidirler.
Uykuda idrar kaçırma da sarıkantaron çayı ile tedavi edilebilir, çünkü bu rahatsızlık genelde ruhsal nedenlerden kaynaklanır. Sarı kantoron ayrıca, karaciğeri ve safrakesesini güçlendiren önemli bir toniktir. Sarı kantoron ile ilgili yapılan çalışmalarda; endişe, kayıtsızlık, uyuşukluk, fazla uyuma, uykusuzluk, depresyon ve umursamazlık hissi gibi semptomlarda olumlu gelişmeler görülmüştür.
Kanser tedavisinde kullanılan kantaron otu, ilaç yapımı için toplanan özel bir tür olup, genel olarak yurt dışına ihraç edilmektedir. Baharatçılardan alacağınız Kantaron otu kanser tedavisinde kullanılmaz.
Sarı Kantaron İçeriği:
Sarı Kantaron; Tanen, uçucu yağlar (carophyllene, pinene, limonene, myrcene), flavon türevleri (quercitrin, quercitin, rutin), hipericin, karoten, C Vitamini ve resin içermektedir.
Sarı Kantaron Yararları:
·                                 Anti-Stres ve Anti-Depresan etkilidir.
·                                 Korku, endişe, kaygı, umutsuzluk, çaresizlik duygularının giderilmesinde yardımcıdır.
·                                 Uykusuzluk ve fazla uyuma problemlerinde faydalıdır.
·                                 Konuşma bozukluklarında tedaviye yardımcıdır.
·                                 Uyuşturucu (eroin, esrar, morfin) bağımlılığının tedavisinde yardımcıdır.
·                                 Kronik yorgunluk sendromunda yardımcıdır.
·                                 Menopoz dönemindeki sıkıntı, stres ve gerginliklerin giderilmesinde yardımcıdır.
·                                 Her türlü sinirsel şikâyetlerde kullanılabilir.
·                                 Yağı; Yara ve yanıkların iyileşme sürecini hızlandırmaya yardımcıdır.
·                                 Yağı; Sırt ve bel ağrıları, siyatik ve romatizmada etkilidir.
Sarı Kantaron Yağı
Sarı kantaron yağına kırmızı rengini veren, Hypericin adlı ana etken maddedir. Bu madde, antidepressif ve çok güçlü antiviral etkilere sahiptir. Bu etki (virüslere karşı etki) öyle güçlüdür ki, geçtiğimiz yıllarda, AIDS’e karşı etkili olup olamayacağı konusunda geniş kapsamlı laboratuar araştırmaları yapmak gereği duyulmuştur.

Binbirdelikotu yağı ; ağrı kesici, iltihap önleyici ve iyileştirici özellikleriyle, en iyi yara yağıdır.

Sarı Kantaron Yağı Nasıl Yapılır?
Sarı kantaron yağı yapımı için sarı kantaron çiçekleri toplanarak hafif bir şekilde ezilir. 250 gr. kadar bitki bir kavanoza konur ve üzerine iki çay bardağı zeytinyağı eklenir. Kavanoz 5 gün kapağı açık şekilde güneşte bekletilir. Daha sonra kavanozun kapağı kapatılır ve 1 ay bu şekilde güneşte bekletilir. Bu süre sonunda sarı kantaronlar ve sarı kantoron yağı bir süzgeç ya da tülbent yardımıyla süzülür. Hazırlanan sarı kantaron yağı serin bir ortamda koyu renkli şişelerde bekletilir.
 Sarı Kantaron Yağı Nasıl Kullanılır?
Vücuda masaj yolu ile tedavi uygulanır. Ayrıca yara,yanık ve pişiklerde üstüne sürülür. Sarı kantaron yağı içilmez.

Pürüzlü yüz ciltlerinde bakım toniği olarak kullanılabilir.
Kırmızı renkli Sarı Kantaron Yağı, çok önemli bir ilaçtır. Açık yaralarda, yeni yaralarda, hematomlarda (deride mavi-mor lekeler), beze şişkinliklerinde bakım ve tedavi için kullanılır. Ayrıca, sırt ve bel ağrıları, siyatik ve romatizmada da etkilidir. Yanıklarda, haşlanmalarda ve güneşyanığında da Sarı Kantaron yağı başarıyla kullanılabilir.
Sarı Kantaron Kullanımı:
Bir tatlı kaşığı incekıyılmış Sarı Kantaron bitkisi, bir su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine kadar ısıtılır, üstü kapalı olarak 4-5 dakika demlendirilir ve süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş kantaron çayı, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan içilir.
         Gelişme çağındaki genç kızların, bir süre (Bir kaç ay) günde 2 bardak Sarı Kantaron çayı içmeleri tavsiye edilir.
Haricen ağrılı bölgelere Sarı Kantaron Yağı sürülerek uygulanır.

Gebelikte ve emziren kadınlar bu ürünü kullanmadan önce doktorlarına danışmalıdırlar. Ayrıca, herhangi bir anti depresan ilaçla beraber kullanılmaması gerekir.
 
 
 
Peygamber Çiçeği ve Faydaları
 
Peygamberçiçeği Mavi Kantoron Kullanımı ve Faydaları
Peygamber çiçeği(Centaurea cyanus) Bileşikgiller familyasından; özellikle ılık bölgelerdeki tahıl tarlalarında yetişen bir bitkidir. Çiçekleri mavi veya menekşe rengindedir. 1 metreye kadar uzayabilen, bir yıllık, mavi çiçekli, otsu bir bitkidir. Mavi kantaron olarak da bilinir. Anthocyanins, acı maddeler, tuzlar, glikozit, sarı madde, flavonlar ve mavi boya maddesi içerir. Halk arasında Mavi kantoron olarakta bilinir.
Kilyos peygamber çiçeği (Centaurea kilaea), bileşikgiller papatyagiller familyasından Türkiye’de endemik olan çok yıllık bir peygamber çiçeği türü. sifalibitkileriniz
Türkiye’de Düzce, İstanbul, Kırklareli ve Sakarya illerinin sahil kısmındaki kumul sahalarda yetişir. Gövde üzerindeki dallanmış sapların ucunda yer alan mor renkli çiçekleri Haziran-Ağustos aylarında görülür. Habitat kaybı yaşadığından tehlike altındadır.
 
Peygamber çiçeğinin bilinen yararları
İştah açar. İdrar söktürür. Sindirimi kolaylaştırır. Göz hastalıklarına iyi gelir. Nikris hastalığında faydalıdır. Romatizma şikayetlerini azaltır. Vücuda rahatlık ve ferahlık verir. Ağrı kesici ve ateş düşürücü etkilere sahiptir. Böbreklerdeki kumun dökülmesine yardımcı olur. Vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar.
Cilt bozuklukları, kızarıklık ve kaşıntılı deri hastalıklarında faydalıdır. Göğsü yumuşatıcı etkileri ile öksürük, nefes darlığı ve bronşite karşı faydalıdır. Kanı temizleyici özelliği ile vücutta biriken zehirli maddelerin vücuttan atılmasını kolaylaştırır. İltihap giderici etkileri ile başta böbrek ve boğaz iltihabı olmak üzere iltihapları gidermeye yardımcı olur.
Peygamber çiçeği nasıl kullanılır?
Kullanılan kısımları çiçekleri ve yapraklarıdır. Gölgede kurutulan çiçekleri ya da yaprakları kaynamış suda demlenerek çay yapılabilir. Banyo suyuna katılarak cilt sorunlarına karşı kullanılabilir. Kozmetik alanında da kullanılmaktadır.
Uyarı: Fazla miktarda kullanıldığı zaman kalbe zarar verir. Hamilelerin ve çocukların kullanması tavsiye edilmez. Bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara da sebep olabilmektedir.
 
CİVAN PERÇEMİ
 
Diğer İsimleri : Achillea millefolium, Compositae, Kandil Çiçeği,  Binbiryaprakotu, Yaraotu, Barsamaotu 
 Botanik Bilgi :  Türlerine göre 5-100 cm yükseklikte, yapraklar yünlü gibi tüylü ve parçalı, çiçekleri ; beyaz, fildişi beyazı, soluk sarı veya altın sarısı rengindedir. Çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Mavimtrak renkli bir uçucu yağ taşır. Bu uçucu yağda azulen, limonen, sineol, borneol, pinenler, seskiterenler vardır. Bitki çayırlarda, dar tarla yollarında, yol kıyılarında ve tahıl tarlalarının kenarlarında kümeler halinde yetişir. Güneşli havalarda çevresine aromalı keskin bir koku yayar. Aslında çiçekleri, güneşin en etkili olduğu saatlerde toplamak gerekir, çünkü o sıralarda eterli yağları ve şifalı gücü doruk noktasında olur.Türkiye’de 40 kadar civanperçemi türü bulunmakta ve bunların birçoğu  kullanılmaktadır.
 Bilinen Bileşimi : Uçucu yağ ( pinenler, berneol, cineol, terpineol, kamphor, thuon ), reçineli madde, Şekerler ( glikoz, sakaroz, mannitol ), tanen, fosfat, organik asidler, achillein, potasyum tuzları.
 Özellilleri : Tonik ve kabız yapcı, yumurtalık ve rahim ağrılarını dindirici, iştah açıcı, idrar söktürücü, safra artırıcı, ergenlik ve menepoz dönemlerinde sakinleştirici, adet düzenleyici, kan temizleyici ve dolaşımını düzenleyici, bağırsak kurtlarını düşürücü, Haricen; yara iyileştirici.
 Faydaları
 Çayının Faydaları
Mide rahatsızlıklarına, hazımsızlığa, soğuk algınlığına, öksürüğe iyi gelir.
Basur memelerine haşlanıp suyu kaşık kaşık içilirse faydası görülür.
Bayanların sancılı ve depresif gecen regl dönemlerinde,regl gecikmelerine, menopoz öncesi ve sonrası çekilen rahatsızlıklarda çok etkilidir.
Sinirleri kuvvetlendirir.
Boğmaca, kızamık, çocukların kemik rahatsızlıklarında çok faydalıdır.
Ateşi düşürür, iştahı açar.
 Banyosunun Faydaları
Kadınların üreme organları için de pek çok faydası vardır. Rahim kanseri, çeşitli rahim rahatsızlıkları, yumurtalık iltihaplarında içilen civanperçemi çayları çok yararlıdır. Miyomlar ve beyaz akıntılar için, yarım banyolar tavsiye edilebilir.
 Tazesinin faydalarıTaze civan perçeminin sıkılmasından elde edilen suyu nefes yollarını temizler, kan dolaşımını ve kalp atışlarını düzene sokar.Bu ottan yapılan merhem yaraların, çıbanların tedavisinde kullanılır.
 Güzellik İçin: Yüzdeki çöküntülere çöküntülere suyu sürülürse düzelir.Bunun İçin ; bir çay bardağı sıcak suya 1 tatlı kaşığı konur, 20 dak demlenip pamuktan süzülür, akşamları temizlenmiş yüze pamukla sürülür. Kuruyunca tekrar sürülüp yatılır.Zamanla cilt düzelir.
 Çay Hazırlama : Kurutulmuş civan perçemi bir litre suya 20 gr konup 15 dakika demlendikten sonra süzülür.
 Yarım banyo için: 100 gr civanperçeminin yaprak ve çiçekleri tam olarak geceden soğuk suyun içine konur. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılıp, banyo suyuna ilave edilerek kullanılır. Yalnız banyo sırasında böbrek bölgesi suyun dışında kalmalıdır. 15 k. suda kalınır banyo sonrası kurulanmadan havluya sarınarak bir saat kadar dinlenilir.
 UYARI : Civanperçeminin gebelik süresince kullanılmaması tavsiye edilir. Bazı duyarlı kişilerde alerjik tepkilere yol açabilir. Başkaca bilinen bir yan etkisi yoktur.
Diğer isimleri :
Binbiryaprak, Yaşlı Adam Biberi, Asker Yarası, Şövalye Binyaprağı, Bin ot, Burun kanaması, Marangoz Otu, Kan değeri, Sağlam Ot
Yetiştiği yer
    Civanperçemi, yıl boyu süren, Avrupa ve Asya’nın yerel şifalı otudur. Kuzey Amerika’da ve dünyanın diğer tüm ülkelerinde kabul görmüştür. Civanperçemi çok yaygın olarak yol kenarları boyunca, eski alanlarda, çayırlarda, doğudaki meralarda, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Kanada ‘da bulunmaktadır.
 
Yetiştirilişi 
    Civanperçemi, verimsiz topraklarda bile kolaylıkla yetiştirilir. Kuru toprağı, güneş gören bir şekilde yerleştirmeniz tavsiye edilir. Bu bitki çok iyi bir dosttur.
 Tanım
    Civanperçemi 10 – 20 inç yüksekliğinde büyür, tek dallıdır, lifli ve tüylüdür. Birbiri ardına sıralı olan yaprakları 3 – 4 inç uzunluğunda ve 1 inç genişliğindedir. Tabanındaki göbeği daha geniştir, dalını kavrar. Yaprak şekli, çok parçacıklar halinde aşk merdiveni gibi kesik kesiktir. Yaprakları koyu yeşildir üstü tüylerle kaplı bir görüntü verir. Çiçekleri, çeşitli ve üzeri düz demetler halindedir, beyaz çiçeklerinin tepeleri küçük ve pek çok kalabalık çiçekten ibarettir. Minicik olan çiçeklerinin her biri papatyayı andırır. Tüm bitki daha çok veya az tüylüdür, beyaz çiçekli olanın tüyleri ipek gibidir. Çiçekleri Mayıs – Ağustos arası açar. Dalı büzgülüdür, yaprakları ve çiçeği açar ve kuruduktan sonra şifalı ot olarak kullanılır. Kuru olan bu şifalı ot baharat olarak ya da tat vermek için yenilebilen bir bitkidir, adaçayı gibi keskindir.
 Özellikleri 
    Civanperçemi ilaç gibi kullanılabilen, çok değerli bir şifalı ottur. Birçok bilimsel kanıtıyla alternatif tıpta, bir antiseptik *( cilde ve dışarı açılan boşlukların mukozasına dıştan uygulanarak kullanılan antimikrobik madde), antipasmodik *( spazmı önleyen veya yok eden madde), astrenjan *( vücutta yumuşak dokuların kasılmasını sağlayan, kanamayı ve salgılamayı kontrol altına alan madde), karminatif *( mide ve bağırsaklardaki aşırı gazı yok eden madde), diyaforetik *(terlemeyi arttıran madde), sindirimi kolaylaştırıcı, uyarıcı *( psikiyatride; beyin ve sinir sisteminin işlevini hızlandıran kimyasal madde), tonik ve vazodilator *( damar düz kasını gevşeterek damarı genişleten) olarak kullanılır. Civanperçemi, soğuk algınlığı, kramplar, ateşlenmeler, böbrek düzensizlikleri, diş ağrılarına karşı, tahriş olmuş cilde, kanamalar ve kadınların adet dönemini düzene sokmak için kullanılır. Safra akışını uyarıcıdır ve kanı temizler. Şifalı çayı, şiddetli soğuk algınlıkları ve gripler için, mide ülserleri için, mide krampları, apseler, travma ve kanamalar için ve iltihap azaltıcı olarak kullanılan çok iyi bir ilaçtır. 
 Reçete 
Bir aromatik çaya : 1 çay kaşığı kurutulmuş otu 1 fincan kaynamış suya ekleyin, tadını tatlılaştırmak için 10 dakika demlemeye bırakın. Yatma vaktinde alınız.
 Kandil çiçeği, bindir yaprak otu adlarıyla da tanınan civanperçemi bitkisi, özellikle  kadınlar için vazgeçilmez bir yardımcıdır. Hem bitki uzmanı hem de bir rahip olan Kneipp yazılarında civanperçemi için söyle der; "arada sırada da olsa, hanımlar ona el atsalardı pek çok hastalığı çekmemiş olurlardı."
  Bu bitki, bayanların sancılı ve depresif gecen regl dönemlerinde, menopoz öncesi ve sonrası çekilen rahatsızlıklarda çok etkilidir.
  Ayni zamanda kadınların üreme organları için de pek çok faydası vardır. Rahim kanseri, çeşitli rahim rahatsızlıkları, yumurtalık iltihaplarında içilen civanperçemi çayları çok yararlıdır. Miyomlar ve beyaz akıntılar için, yarım banyolar tavsiye edilebilir.
 
  Yarım banyo için; 100 gr civanperçeminin yaprak ve çiçekleri tam olarak geceden soğuk suyun içine konur. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılıp, banyo suyuna ilave edilerek kullanılır. Yalnız banyo sırasında böbrek bölgesi suyun dışında kalmalıdır. 15 k. suda kalınır banyo sonrası kurulanmadan havluya sarınarak bir saat kadar dinlenilir.
 
  Çay; Bir dolu tatlı kasığı civanperçemi ¼ litre kaynar suya ilave edilerek 3 k. demlenir, sonra süzülerek, sıcak olarak yudum yudum içilir. Oldukça acı olan bu çayı içerken, şeker, tatlandırıcı gibi ilaveler yapmamak gerekir. Bitki çaylarına eklenen bu ilaveler, bitkilerin içindeki kimyasal maddelerle  reaksiyon verebilirler. Maksimum fayda sağlamak için bunlara dikkat etmek gerekir. Bizim bayanlara tavsiyemiz, hiç olmazsa yılda iki kez birer haftalık kür olarak  bu bitkiyi tüketmeleridir.
 
  Eski şifa kitaplarında civanperçemi “tüm hastalıkların çaresi” olarak anılır. Kanı temizleme özelliğine sahip olan bu bitki, ayrıca Hepatit-B, mide, hazımsızlık, romatizma, karaciğer rahatsızlıkları, bağırsak iltihapları ve hareketlerini düzenlemede çok faydalıdır.
Civanperçemi, dolaşım sistemi rahatsızlıklarında ve damar spazmlarını hafifletmek için de tavsiye edilir.
 
Bitkinin kullanılan kısmı, yapraklı ve çiçekli dallarıdır. Dallar ve çiçekler henüz tamamen açılmadan toplanır ve gölgede kurutulur. Bitkinin bu kısımları uçucu yağ, sabit yağ ve acı glikozit maddelerini ihtiva ederler. Kuvvet verici, uyarıcı, idrar ve gaz söktürücüdür. İçersindeki Sincolden dolayı antiseptik, balgam söktürücü ve midevidir. Yara iyi edici bir özelliği vardır. Basurda sulu hulasası fitil halinde verilir.
 
Hayatımızdan ayrı düşünemeyeceğimiz bir şifalı bitkidir. Türkiye'de 40 kadar civanperçemi türü bulunmakta ve bunların birçoğu  kullanılmaktadır. Türlerine göre 5-100 cm yükseklikte, yapraklar yünlü gibi tüylü ve parçalı, çiçekleri ; beyaz, fildişi beyazı, soluk sarı veya altın sarısı rengindedir. Çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Mavimtrak renkli bir uçucu yağ taşır. Bu uçucu yağda azulen, limonen, sineol, borneol, pinenler, seskiterenler vardır. Bitki çayırlarda, dar tarla yollarında, yol kıyılarında ve tahıl tarlalarının kenarlarında kümeler halinde yetişir. Güneşli havalarda çevresine aromalı keskin bir koku yayar. Aslında çiçekleri, güneşin en etkili olduğu saatlerde toplamak gerekir, çünkü o sıralarda eterli yağları ve şifalı gücü doruk noktasında olur. (Referans2: Prof. Dr.Turhan Baytop)
Civanperçemi oturma banyoları da sağlık için çok yararlıdır. Kol ve bacaklardaki sinir iltihaplanmalarında, civanperçemi katkısıyla yapılacak kol ve bacak banyoları çok rahatlatıcıdır.
 
Fakat, bitki öğle güneşinde toplanmalıdır.
  
  Dr. Lutze, civanperçemini şu hastalıklara öneriyor: (Referans1: M.Treben)
·         Kanın kafaya sancılı biçimde basıncı
·         Baş dönmesi
·         Bulantı
·         Göz sulanması eşliğindeki göz rahatsızlıkları
·         Göz sancıları
·         Burun kanaması
·         Hava şartlarından kaynaklanan migren krizi
   Düzenli olarak içilen bitki çayı ile migren tümüyle iyileşebilir.  Bedeni temizleyici etkisi sayesinde, yıllar boyu yer etmiş hastalıkları bedenimizden dışarı atabiliriz. Civanperçeminin en iyi biçimde ve doğrudan kemik iliğini etkilediğini ve orada  kan üretimini düzene soktuğunu özellikle belirtmek gerekir. Bu gücü sayesinde bitki, kemik iliği hastalıklarında, çay kürleri, banyolar  ve tentür kullanımı yolu ile yardımcı olabilir.  Mide kanamalarında ve basur (hemoroid) kanamalarında olduğu kadar, mide basıncı ve mide yanmalarına karşı bitki çayı çok kısa sürede başarı sağlayabilir. Soğuk algınlıklarında, sırt veya romatizma ağrılarında bitki çayı elden geldiğince sıcak olarak içilmelidir. Bitki çayı böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar, iştahsızlığı giderir, gazları ve mide kramplarını, karaciğer düzensizliklerini, mide ve bağırsak kanalı iltihaplarını iyileştirmeye yardım eder ve bağırsak beze çalışmalarını düzenleyerek, dışkılamayı kolaylaştırır. Kan dolaşımına ve damar kramplarına karşı çok etkili olduğu için bitki çayını koroner yetmezliğinde de önerilebilir. Rahatsız edici vajinal kaşıntılar, bitkinin kaynama suyu ile yapılan yıkama ve oturma banyoları sayesinde yok olabilirler. Civanperçemi çiçeklerinden, basura karşı etkili bir merhem hazırlanabilir.
 
Miyomu olan bayanlar dikkat:
Bazı kadınlarda miyoma veya miyomun büyüklüğüne bağlı olarak adet kanamaları daha fazla olabilmektedir. Hatta ara kanamalar da yaşayabilmektedirler. Miyomu olan bayanların civanperçemi kürünü uygulamamalarını öneririm. Çünkü, civanperçemi miyoma bağlı kanamaları arttırmaktadır. Enteresandır ki, Achillin ve Achilleine maddeleri kanamayı durdurucu özelliği olan etkin maddelerdir. Bu özellikleri saf olarak (ilaç) alındıklarında geçerlidir. Civanperçeminin çayının içeriğinde bulunmaları durumunda bu etkilerini gösterememektedirler. Şüphesizki, bunun en önemli nedeni civanperçeminin içeriğinde bulunan diğer etkin maddeler, bu etkin maddelerin kanamayı durdurucu özelliğini ortadan kaldırmaktadır.

Kür 1: Hepatit-B hastaları için
Bir tutam Civanperçemi, yarım litre suda ağzı kapalı ve hafif ateşte 4 dakika kaynatılır. Soğuduktan sonra süzülür. Bir hafta boyunca hergün bir su bardağı içilir. Bir hafta ara verilir. Toplam 4 hafta uygulanır ve her haftanın sonunda bir hafta ara verilir. Dördüncü haftadan sonra bir ay ara verilir ve aynı kür aynı şekilde bir defa daha uygulanır ve sonlandırılır. İleriki tarihlerde zaman zaman uygulanır.

Kür 2: Bayanların sancılı geçen regl dönemlerine karşı
Regl döneminin başlamasına üç gün kala uygulamaya başlanır ve bitimine kadar devam edilir. Bir tutam civanperçemi (yaklaşık beş gram) yarım litre kaynamakta olan suyun içine atılır. Ağzı kapalı olarak hafif (kısık) ateşte 3 dakika demlenir. Soğuduktan sonra süzülür. Regl döneminin başlamasına üç gün kala hergün sabah ve akşam bir su bardağı içilir. Hergün taze olarak hazırlanır. Reglinin bitimine kadar devam edilir. Bu kür her regl döneminde uygulanır.
UYARILAR:
Civanperçeminin gebelik süresince kullanılmaması tavsiye edilir. Bazı duyarlı kişilerde alerjik tepkilere yol açabilir. Başkaca bilinen bir yan etkisi yoktur.
Civan Perçemi Çayının Hazırlanışı İbrahim Saraçoğlu

1 tatlı kaşığı civanperçemini Çeyrek lt. (¼ litre) kaynar suya katınız.
Yaklaşık 3 dakika demlenmesini bekleyin.

Demlenen doğal çayı süzüp sıcak sıcak için.
Civanperçemi Çayı çok acıdır.

Ama yine de şeker veya bal vb tatlandırıcı katmayın.
En az yılda 2 defa, 1 haftalık kür olarak bu şifalı çayı içmelisiniz
 
 
 
 
 
Kırkkilitotu
Kırkkilitotu Kullanımı ve Faydaları
Kırkkilit Otu (Equisetum arvense) Atkuyruğugillerden; kök sapı ömürlü olan, nemli yerlerde yetişen bir bitkidir. Acı madde, saponin, tanen, silisik asit, çeşitli alkoloidler ve potasyum içerir.
Toplanması ve kurutulması: Çay için toplanacak yaz sürgünleri (Equisetum, 25 – 60 cm yükseklikte ve sapı 3 – 6 mm civarında olan türlerdir. Mayıs – Haziran döneminde, henüz canlı yeşil rengini korurken, sapın toprağa yakın bölümünden kesilir ve demetler halinde gölge ve havadar bir yere asılarak kurumaya bırakılır. Bitkide sonbahara hastalık gözükebilir. Hastalıklı bitkiler toplanmamalıdır. İyi kurumuş bitki gevrekleşerek çıtır çıtır kırılır. İğne yapraklar gövdeden kolayca ayrıldığında kuruma tamamlanmış olur. Yapraklar ovuşturularak saptan ayrılır ve bir örgüye serilerek 1 – 2 gün boyunca tam olarak kurumaya bırakılır.
Kırkkilit otunun bilinen yararları Kanı temizler. Saçı besler ve kepeği önler. Kronik öksürükte faydalıdır. Sindirim sistemini güçlendirir. İdrar ve balgam söktürücüdür. İdrar torbasındaki iltihabı giderir. Ödem giderici etkiside bulunmaktadır. Romatizma ve nikris şikâyetlerini azaltır. Ağız ve bademcik iltihaplarında faydalıdır. Vücut direncini arttırır. Yaraların ve kesiklerin iyileşmesini hızlandırır. Böbrekleri temizler ve böbreklerde oluşan kum ve taşları dökmeye yardımcı olur. Kaşıntılı egzamalarda, kabuklu, iltihaplı, kılları dökülmüş olsa bile, atkuyruğu kaynama suyu ile yapılan banyolar veya kompresler büyük yardim sağlar.
Kırkkilit otu nasıl kullanılır?
Kırkkilit Bitkisinin toprak üstünde kalan kısımları kurutulup kaynatılmak suretiyle çay ve gargara olarak ya da haricen kullanılır. Pek çok faydalı etkiyi çay olarak içildiğinde gösterir. Ayrıca, Kırkkilit suda kaynatıldıktan sonra elde edilen su, haricen egzama, sivilce, yara, çıban ve kıl dibi iltihaplarına karşı kullanılabilir. Bu su gargara olarak ise boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarına karşı faydalıdır. Kökler zehirli olduğundan toplanırken sürgünlere karışmamasına dikkat edilmelidir.
Çay: 1-2 çay kaşığı bitkinin taze veya kuru yaz sürgünü 150 ml. suda 3 – 5 dak.kaynatilir. Sonra 15 dakika demlenir, süzülür. Sifalibitkileriniz
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu ağızdaki yaralar-aftlar için kırkkilit otu (atkuyruğu) kürünü tavsiye ediyor.
1 Su bardağı kaynar Suyun içine 1 tatlı kaşığı kırkkilit otu koyarak 2 Dakika (daha fazla değil) kısık ateşte kaynatın.
Günde 1 veya 2 bardak tüketin.
uyarı: İçine tatlandırmak amacı ile başka bir şey koymayınız.

İbrahim Saraçoğlu Kırkkilit Otunun Faydaları
İbrahim Saraçoğlu Kırkkilit Otunun Faydaları… Kırkkilit otu nedir? Kırkkilit otu ne işe yarar? Kırkkilit otu nerelerde kullanılır? Kırkkilit otu hangi hastalıklara faydalıdır? Kanser hastaları Ağız yaraları böbrek taşı düşürmek için kırkkilit otu kullanımı

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu kırkkilit otunun faydalarını anlattı. Kırkkilit otunun faydaları
Kırk kilit otunu 1 bardak suyun içinde;
A - 2 DAKİKA kaynatırsanız ağızda meydana gelen aftlar için şifadır.
B - 3 5 DAKİKA kaynatırsanız kalbinde ritm bozukluğu olanlara faydalıdır.
C - 5 DAKİKA kaynatırsanız böbrek taşını düşürmede faydalıdır.
Kemoterapi ve radyo terapi alan hastalar terapiyi aldıktan 1 ay sonra kırk kilit bitkisini kullansınlar . 1-2 ay boyunca kullanılacak kırk kilit otunun antimetastatik özelliği vardır. Bu madde kanserin yayılmasını öneyen bir maddedir.
ÖNEMLİ NOT   Radyoterapi alan hastalar kantaron otu kullanmamalıdır
 
Ökse Otu Gevele ve Faydaları
Ökse otu (Viscum album), Ökseotugiller familyasından Avrupa, batı ve güney Asya’ya özgü her mevsimde yapraklı olan ve ağaçlar üzerinde yaşayan asalak bir bitkidir. Halk arasında gevele, güvelek, gövelek, purç, çekem olarak da bilinir. En çok Türkiye, Bulgaristan, Arnavutluk, Bosna ve Türkistan en yaygın olarak yetiştiği yerlerdir.
Özellikle elma ağacının dalları arasında yaşar. Armut, söğüt, kavak, meşe gibi ağaçların üzerinde de asalak olarak yaşayabilmektedir. Sapları her zaman ikiye ayrılarak dallanır. Çiçekleri tek eşeyli, meyveleri yapışkan, sulu ve yumuşaktır.
Ökse Otu, genç sürgünleri yeşil, ufak çalı halinde bir bitkidir. Adi ökseotu ve Zeytin ökseotu yurdumuzda doğal olarak yetişir. Reçine, saponin, tanen, viscin, organik asitler, alkaloid ve zehirli bileşikler içerir.
Toplanması ve saklanması
Ökse otu Mart Nisan aylarında veya Eylül Ekim aylarında toplanır. Meyveleri ayıklanarak atılır. Yaprak ve sapı kurutularak muhafaza edilir.
Ökse otunun bilinen yararlarıNabzı yükseltir. Hafif uyku verir. Bilinci uyuşturur. Çarpıntıyı hafifletir. Kalbin atışlarını artırır. Metabolizmayı düzene sokar. Damar sertliğine karşı yararlıdır. Damar kireçlenmesinde faydalıdır. Kabız yapıcı etkisi ile ishali keser. Hazmı kolaylaştırır ve spazmları giderir. İdrar söktürücüdür. Sara ve akciğer kanamalarında kullanılır. Sinirleri yatıştırıcı, sinirsel spazmları gidericidir. Kansere karşı koruyucu ve kanserde tedaviyi destekleyicidir. Yüksek tansiyonu düşürür ve yüksek tansiyona bağlı şikayetleri giderir. Toplama konusunda bir uyarı daha: Mart ve nisan aylarında bitki daha meyve vermemiştir. Bu durumda, yapışkan meyvelerle uğraşmak gerekmeyeceği için, yaprak ve sapları mart- nisan aylarında toplamak daha kolay olur.
 Ökseotu, yani yapraklar ve saplar hiçbir biçimde zehirli değildir, ama meyveleri, ağız yoluyla kullanılırsa zehirlidir! İçyağı ile karıştırılarak merhem haline getirildiğinde, donuklarda, dıştan başarıyla kullanılır. Ökseotu, salgı sistemini en iyi biçimde etkileyebildiği için, yetkin bir metabolizma etkileyici bitki olma özelliğine de sahiptir. Hormon dengesinin bozuk olduğu hallerde bitki çok başarılı olur. Bu durumlarda, günde en azından 2 bardak çay, sabahları ve akşamları olmak üzere içilebilir. Atar damar sertliğinde ökseotu oldukça etkili olabilir . Kalp krizi riskine karşı da önerilecek bir şifalı bitkidir ve önceden,  aksatmadan bitki çayı içildiğinde, bu tür bir problemle hiçbir zaman karşılaşılmayabilir. Eğer bir kalp krizi atlatılmışsa, 6 hafta boyunca günde 3 bardak, 3 hafta boyunca günde 2 bardak ve 2 hafta boyunca günde 1 bardak bitki çayı içilebilir. Ama bu kürün uygulanışı, ilk bardak kahvaltıdan önce ve sonra, ikinci bardak öğle yemeğinden önce ve sonra, olmak üzere, hep yarım bardak olarak içilmelidir. Bitki çayı, kan durdurucu olarak da kullanılır. Soğuk olarak buruna çekildiğinde, burun kanamasını durdurur.  Bitkide, bünye düzenini normalleştiren maddeler bulunduğu için, yüksek tansiyon aşağı çekilirken, alçak tansiyon da yükseltiliyor. Böylece, rahatsız olan kalp rahatlar ve görevini rahatça yapabilecek bir ortam oluşur. Kanın kafaya basıncı, kulakların uğuldaması ve görme bozuklukları biçiminde kendini gösteren anormal kan basıncı (yüksek tansiyon) halleri de düzene girebilir.  Kişinin pek çok görevi üstlenmek zorunda olduğu günümüzün hızlı yaşam biçiminde, insanlığın bu tür yardımcılara gerçekten ihtiyacı var. 
 Günde 2-3 bardak bitki çayını yudumlayarak içtiğinizde, sizin kalbiniz ve kan dolaşımınız da normale dönecek ve çalışma gücünüzü tam anlamıyla kazanabileceksiniz. Ne olursa olsun, yılda bir kere 6 hafta süreli bir ökseotu çay kürü uygulanmalıdır. Kan dolaşımı ve tansiyon, bu 6 hafta içinde normale dönecektir. Bu durumun değişmemesini sağlamak için, yıl boyunca, bir bardak bitki çayı sabahları içilmelidir. Kadınlar daökseotu çayıiçmelidirler!Normale dönen tansiyon sayesinde, dölyatağı (rahim) ve adet görme düzensizlikleri önlenmiş olur. Özellikle aşırı olan adet kanamaları ve loğusalık kanamaları böylece kontrol altına alınmış olur. Menopoz döneminde, kalp çarpıntısı ve düzensizlikleri, duygu coşkunlukları, korku ve soluk alma zorluklarına karşı, birkaç ay boyunca bitki çayı içilmelidir. Böylece tüm bu rahatsızlıklar ve düzensizlikler sona erecek ve kişi, menopoz döneminde olduğunu duyumsamayacaktır bile. Taze bitki özsuyu, kadının kısırlığına da yardımcı olabilir. Taze Ökseotu sap ve yaprakları güzelce yıkanarak, ince kıyılır ve nemli durumdayken mikserde suyu sıkılır. Bu özsudan 25 damla, biraz suyun içinde, kahvaltıdan yarım saat önce ve yatmadan önce alınır. Son zamanlarda, ökseotu, kanserden koruyucu ve kansere karşıetkili ilaçlarda kullanılmaya başlandı. Deneyimler, şifalı bitkilerin her zaman nasıl temizleyici ve hastalıkları iyileştirici özelliklere sahip olduklarını kanıtlıyor.
Ökse otu nasıl kullanılır?
Kurutulmuş dal, yaprak ve meyveleri kullanılır. Zehirli maddeler içerir ve içerdiği zehirin gücü üzerinde bulunduğu ağaca göre değişir. Bu nedenle dikkatli kullanılmalıdır.
Çay: 1-2 tatlı kaşığı kurumuş yaprakçık ve genç sürgün üzerine bir bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirerek hazırlanan çay, günde üç kez içilir.
Uyarı: Ökseotunun meyveleri kullanılmamalıdır. Fazla kullanıldığı takdirde zararlıdır. Ham ökse otu kullanılmamalıdır. Ölüme dek varan riskleri vardır.
 
 
Sinirli Ot
 
Sinirli Ot Kullanımı ve Faydaları
Sivri sinirliot, sinirliotgillerden 10-50cm uzunluğunda çok yıllık, kökleri saçak şeklinde ve dikine yükselen bir bitkidir. Diğer isimleri Yara otu, Çıban otu, Pişik otu, Ayak otu, Plantago lanceolata olarak bilinir.
Yapraklar mızrak şeklinde, kenarları bütün, ucu sivri, hafif tüylü, baştan uca doğru 5-9adet ana damardan oluşur, koyu yeşil renkli yapraklardır. Çiçekleri bir sap üzerinde bir silindir veya küre şeklinde çiçek demeti bulunur. Meyveleri 3-4mm büyüklüğünde yumurta şeklinde içinde iki adet tohumları bulunur ve tohumları uzunca ve de siyahımsı renktedir.
Büyük Sinirli otun farkı yapraklarının geniş olmasıdır, takriben 8-12cm uzunluğunda, 5-9cm eninde yumurta şeklinde kenarları hafif dalgalıdır. Acı maddeler, demir, fosforik asid, aucibin, kireç, klorofil, kükürt, şeker, labenzim, saponin, sümüksü madde, tanen, A ve C vitaminleri.
Yetiştirildiği yerler: Hemen her yerde yetişen sinirli ot, tohumları ile çoğalır. sifalibitkileriniz
Toplanması ve saklanması: Sinirli otun yaprakları, özellikle taze yaprakları ezilmeden Mayıs’tan Ekim’e kadar toplanır, havalı, kuru yerlerde kurutulur. Nemlenmeyecek bir yerde kurutulur.
Sinirli otun bilinen yararları
İdrar söktürür. Yaraları iyileştirir. Cerahatı boşaltır. Ciğerden gelen kanı keser. Göğüs ağrısına karşı kullanılır. Nasırların sökülmesinde kullanılır. Nefes yolları rahatsızlıklarında fayda sağlar. Ayak parmakları arasındaki pişiklere iyi gelir. Parmak arasındaki iltihaplı dolamaya karşı kullanılır. Öksürük, tahrişli öksürük, bronşit, nefes darlığında kullanılır. Sivrisinek, arı ve benzeri böceklerin sokmasına karşı etkilidir.
Sinirli ot nasıl kullanılır?
Sinirliot cinslerinin tümü, kök, sap, yapraklar, çiçekler ve tohumlar olmak üzere kullanılır. Başka hiçbir eşdeğer bitkinin yapamayacağı bir biçimde, kanı, akciğeri ve mideyi temizler. Bu yüzden az veya kötü nitelikli kana, zayıf akciğerlere ve böbreklere sahip kişiler, ve sürekli zayıf kalanlar onu kullanmalıdırlar. Akciğer astımında ve bronşiyal astımda, sinirliot ve kekikotu eşit karışımı kullanılabilir. Böyle bir çay harmanı, karaciğer ve mesane rahatsızlıklarında da çok yararlıdır.
Çay: Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 15 dakika demlendikten sonra süzülür.
Yaprak lapası: Dar veya geniş yapraklı sinirliot yaprakları iyice yıkanır ve lapa haline gelene kadar merdane ile ezilir.Sinirli ot yaprağı ezilerek sorunlu yere bağlanılır. Ya da özsuyu çıkartılarak sürülebilir.
Sinirliot pekmezi: İki avuç dolusu yıkanmış ve ince kıyılmış bitki yaprağı lapa haline getirilir. Bu lapaya biraz su, 300 gr nöbet şekeri ve 250 gr çiçek balı eklenir. Ağır ateş üstünde sürekli karıştırılarak, koyu bir sıvı elde edene kadar kaynatılır. Soğumadan kaplara boşaltılıp buzdolabında saklanır. Sinirliot pekmezi, kanı tüm zararlı maddelerden arındırır. Her gün yemeklerden önce 1 yemek kaşığı alarak, bu pekmezle gerçek bir kür uygulanabilir.
Uyarı: Bitkinin bilinen hiç bir yan etkisi yoktur
 
 
 
 
 
 
 
Papatya ve Faydaları
Papatyanın Özellikleri ve Faydaları
Papatya, Bileşikgiller familya ailesinden, Mayıs-Haziran aylarında çiçek açan, 25 cm kadar boyunda, bir yıllık otsu bir bitkidir. Anavatanı Türkiye olup hemen her yöresinde yetişebilir. Bahçelerde, çayırlarda, tarlalarda, kırlarda yetişir. Diğer isimleri Mayıs papatyası, Tıbbi papatya, Adi Papatya, Matricaria chamomilla olarak bilinir.
Yaprakları ince parçalı olup, sapsızdır. Çiçeğinin orta kısmı sarıdır. Kenarlarında 12-20 tane dil biçiminde beyaz renkli çiçek vardır. Çiçeklerin içeriğinde acı madde, tanen ve glikozitler vardır. Meyvesi sarımtırak esmer renkli bir uçucu yağ taşır.
Toplanması ve saklanması
Çiçekleri Mayıs-Haziran aylarında toplanarak güneşte kurutulur. Kuruyan papatyalar kapalı kutularda saklanılır.
Papatyanın bilinen yararları
İştahı açar. Akneye iyi gelir. Diş ağrısına da faydalıdır. Basur ağrılarını da azaltır. İdrar artırıcıdır ve terletir. İltihap giderici özelliktedir. Mide yanmasına karşı etkilidir. Saçları sarartmak için kullanılır. Papatya bağırsak gazlarını da söker. Ateş düşürücü ve mikrop öldürücüdür. Şekerle içildiğinde erkekliğe kuvvet verir. Vücuda rahatlık verir, uykusuzluğa iyi gelir. Papatya çayı adet düzensizliğine de iyi gelir. Papatya buğusu, nezle ve sinüzit gibi rahatsızlıklarda kullanılır. Papatya suyuyla yıkanan cilt diriliğini korur, saçlar parlaklık kazanır. Sinirleri yatıştırıcı özelliğiyle, başta bel ve baş ağrısı olmak üzere, ağrıları dindirir. Stres depresyon gibi sorunlarda rahatlatıcı olarak kullanılması papatyanın faydaları arasındadır. Mikrop öldürücü etkisi nedeniyle dişeti, ağız, boğaz ve bademcik iltihaplarında gargara olarak faydalıdır. sifalibitkileriniz Spazmı giderici ve gaz söktürücü etkileri ile özellikle gastrit ve ülserde faydalı olan papatya hem ülsere karşı koruyucu hem de iyileşmeyi hızlandırıcı etki gösterir.
Uyarı: Günde 2-3 bardaktan fazla çay alındığında mide bulantısı yapar. Hamilerde ağız yolu ile kullanımı sakıncalıdır.
Papatya nasıl kullanılır?
Papatyadan papatya çayı, papatya yağı ve boya elde edilir. Papatya çayı tahriş olmuş ciltleri temizlemek ve ferahlatmak için faydalıdır. Bu çayla göze pansuman yapılırsa gözdeki şişlikleri giderir. Yüz ve cilt güzelliğ için kaynatılmış bitki suyuyla haftada bir-iki kez yüz yıkanır.
 
 
PAPATYA
 
          Mayıs papatyası (Matricaria chamomilla L.), ülkemizde adi papatya, babunç,  tıbbi papatya yada sadece papatya adlarıyla bilinir. Papatya; genelde balçıklı topraklarda, orman çayırlıklarında, eğimli topraklarda, tahıl, mısır, patates ve şalgam tarlalarında yetişir. Gitgide yaygınlaşan yapay gübre ve kimyasal ilaçların kullanımı yüzünden, çok değerli papatyamızın yaşama alanları her geçen gün biraz daha daralmaktadır. Fakat, kar yağışlı kışlardan ve yağmurlu ilkbaharlardan sonra alışılmıştan daha fazla yetişir. Yabani papatya ile arasındaki fark, sarı çiçek tabanının içinin oyuk ve kokusunun daha etkili ve hoş oluşudur. Çiçekler sapsız olarak, mayıstan ağustosa kadar, öğlen güneşinde toplanmalıdır.
 
 Çocuklara özellikle, kramplarda ve karın ağrılarında papatya çayı içirilebilir. Papatya çiçeği, gaz birikiminde, ishalde, deri döküntülerinde, mide rahatsızlıklarında ve balgamlanmalarda yardım eder. Ayrıca, adet görme aksaklıklarında, adet görememe hallerinde ve daha başka nitelikteki,  dölyatağı (rahim)  şikayetlerinde, uykusuzluk, testis iltihabı, yüksek ateş, yara  ve diş ağrılarında yardımcı olabilir. Papatya, terletici, sakinleştirici ve kramp çözücü etkilere sahip olmasının yanı sıra, her tür iltihaplanmalarda ve özellikle mukoza iltihaplarında dezenfeksiyon ve iltihap kurutucu olarak kullanılabilir. Göz ve gözkapağı iltihaplarında, kaşıntılı ve akıntılı deri döküntülerinde dıştan kompres ve yıkama olarak, diş ağrısında gargara olarak ve ayrıca yaraların yıkanmasında kullanılır. Bir olay yüzünden kızgınlığa kapıldığınızda veya sinirlendiğinizde, hemen bir bardak papatya çayı içiniz; kalbiniz zarar görmeden, hemen sakinleşeceksiniz. Ağrılı bölgelere, kurutulmuş papatya ile doldurulmuş sıcak yastıklar koymak (Bitki Yastığı) da özellikle önerilir. Yatıştırıcı etki içeren papatya banyoları ve yıkanmaları da tüm sinir sistemini en iyi biçimde etkiler. Ağır hastalıklardan, bitkinlik hallerinden sonra kendinizi çok iyi hissetmeye başlayacak ve rahatlayacaksınız. Yüz ve cilt güzelliği bakımında da papatyayı unutmamalısınız. Kaynatılmış bitki suyu ile haftada bir kere yüzünüzü yıkayacak olursanız, cildinizin nasıl tazelendiğini ve sağlıklı bir renk kazandığını göreceksiniz. Saç bakımında da, özellikle saçları açık renk olanlar, kaynatılmış papatya suyu kullanmalıdırlar. Böyle yıkanacak olurlarsa, saçlarınız güzelleşecek ve göz okşayıcı parlaklık kazanacaktır. Papatya merhemi, basura karşı kullanılabilir.  Papatya buğusu kullanarak, nezle ve sinüzit kısa sürede iyileştirilebilir. Antik çağda bile, sinir ağrıları ve romatizma, papatya yağı ile masaj yapılarak tedavi ediliyordu. Eski bitki kitaplarında yazdığına göre, papatya yağı, organların yorgunluğunu alır ve kaynatılmış bitki lapası hasta mesanenin üstüne uygulandığında, ağrıları hafifletebilir. 
 
Kullanım Biçimleri:
Çay hazırlamak:Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu çiçek, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır (Kaynatılmaz), 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür.
 
İLAÇ GİBİSİN PAPATYA
Uykusuzluk, ateş ağrı, kramp, gaz şikayetlerine karşı etkili olan papatyanın faydaları saymakla bitmiyor. Aynı zamanda kozmetik ürün niyetine kullanmak mümkün. Papatya suyuyla yıkanan cilt diriliğini korurken saçlar da parlaklık kazanıyor

Tabiat ana en doğal çözümleri kendi içinde saklıyor. Doğru şekilde kullanıldığında birçok bitki şifa kaynağı. Ancak, bitkiler üzerine çalışma yapan bilim adamları uyarıyor: 'Her bitkinin özelliği farklı. Kaş yapayım derken göz çıkarmamak için son derece dikkatli olmalı.' Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Yıldırım, papatyanın küçük çocuklarda bile güvenle kullanılabileceğini söylüyor. Yıldırım, papatyanın hangi şikayetler üzerinde etkili olduğunu şöyle anlatıyor: 'Kramplarda ve karın ağrılarında çocuklara papatya çayı içirilebilir. Papatya çiçeği, gaz birikimine, ishale, mide rahatsızlıklarına, uykusuzluğa, adet düzensizliklerine, yüksek ateşe karşı etkilidir. Sakinleştirici olarak da kullanılır. İltihaplanmalarda antibiyotik tedavisine destek amaçlı uygulanabilir.' Yıldırım, papatya kullanımıyla ilgili şu uyarıda bulunuyor: 'Günde 2-3 bardaktan fazla çay alındığında mide bulantısı yapar. Hamilerde ağız yolu ile kullanımı sakıncalıdır.'
 
Ağrıya karşı bitki yastığı

Dr. Ayşegül Yıldırım, papatyanın hangi şikayetlerde nasıl kullanılacağını şöyle anlatıyor:
  Göz, göz· kapağı iltihaplarında, kaşıntılı ve akıntılı deri döküntülerinde dıştan kompres ve yıkama yoluyla kullanılabilir.
  Diş ağrısında· gargara yapılır.
  Ağrılı· bölgelere, kurutulmuş papatya ile doldurulmuş sıcak yastıklar koymak (Bitki Yastığı) özellikle önerilir.
  Ağır· hastalıklardan sonra papatya banyoları hastanın toparlanmasına yardımcı olur.
  Yüz ve cilt· güzelliğ için kaynatılmış bitki suyuyla haftada bir-iki kez yüz yıkanır.
  Özellikle· saçları açık renk olanlar, kaynatılmış papatya suyu kullanabilirler. Saçlar parlaklık kazanır.
  Papatya· merhemi, hemoroid (basur), anus yara ve çatlaklarına karşı kullanılabilir. Bu merhem, ayrıca vücutta oluşan yaraların tedavisinde de doktor tarafından önerilen tedaviye ek olarak uygulanabilir.
  Papatya· buğusu, nezle ve sinüzit gibi rahatsızlıklarda kullanılır. (Buğu tedavisinden sonra hemen soğuk havaya çıkmamak gerekir)
  Nedeni· bilinen kronik ağrılarda (sinir ağrıları, romatizma) gibi papatya yağı ile masaj yapılabilir.

Çayını iç, banyosunu yap, merhemini sür
 
  Çay : Yarım· veya bir tatlı kaşığı dolusu çiçek, orta boy bir demliğe konur (250-300 cc'lik) demlenmeye bırakılır (kaynatılmaz) ve 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür.
  Banyo amaçlı:· Tam banyo için dört avuç dolusu, yüz veya saç yıkamak için bir avuç dolusu papatya çayı haşlanır. 10 dakika demlendikten sonra banyo suyuna eklenir.
  Kompresler:· Bir bardak kaynar süt, bir yemek kaşığı dolusu çiçeğin üstüne dökülür, demlenmesi için 8-10 dakika beklenir ve posası süzüldükten sonra sıcak sütle kompresler yapılır.
  Bitki yastığı:· Keten bezinden yapılmış bir yastık, kurutulmuş çiçeklerle doldurulur ve ağzı dikilir. Kuru bir tavada veya fırında iyice ısıtılır ve ağrılı bölgenin üstüne koyulur.
  Papatya yağı:· Güneşli havada toplanmış çiçekler, bir şişenin içine gevşekçe doldurulur ve üstüne sızma zeytinyağı çiçekleri örtecek kadar eklenir. Şişe 14 gün boyunca, arada bir çalkalanarak ve kapağı açılarak güneşte bekletilir. Daha sonra tülbentten süzülür ve koyu renkli şişelerde serin bir yerde saklanır.
  Papatya· merhemi: 250 gr. ghee (sade yağ) tavada ısıtılır ve iki avuç dolusu taze papatya içine eklenir. Tavadakiler köpüklenmeye başlayınca karıştırılır, ağzı kapanarak serin bir yere bırakılır. Ertesi gün yeniden ısıtılır, tülbentten geçirilerek süzülür ve cam veya porselen merhem kaplarına aktarılır. Buzdolabında saklanmalı. (Sade yağ: Taze tereyağı tercihen tuzsuz orta kısık ateşte eritilir. Yanmaması için sürekli karıştırılarak kaynatılır ve üzerinde oluşan beyaz köpükler sürekli alınıp atılır. Köpükler artık oluşmadığı zaman yağ hazır demektir. Daha sonra temiz bir tülbent yardımı ile süzülen yağ saklanarak gerek yemek gerekse ilaç hazırlamada kullanılır.)
  Papatya· Buğusu: Kaynar su bulunan bir kabın üstüne içine taze veya kurutulmuş bitkiler konduktan sonra temiz bir çarşaf çadır gibi hazırlanarak hasta içine oturtulur. Çıkan buharı teneffüs etmesi sağlanır. Bir süre sonra , yumuşamış olan bu sıcak bitkiler çıkan buhar genize çekilir. Küçük çocukların yetişkin birinin kucağına oturtularak buğu yapılması şarttır
 
Papatya ve Faydaları
Bazıları için papatya sadece bir çiçek olabilir ama papatyanın çayı en güzel çaylardan biridir.
 
 Papatyanın faydaları şu şekilde sıralanıyor:
·         Ateşi düşürür
·         Ağrıları keser
·         Spazm çözer
·         Terletir
·         Sinirleri yatıştırır
·         Bağırsak gazlarını giderir
·         Vücuda rahatlık verir
·         Boğaz, bademcik ve diş etlerinin iltihaplarını giderir.
·         Bel ve baş ağrılarını geçirir
·         Saçları sarartmak için de kullanılır
    Papatya çayını hazır paket çaylarda bulabilirsiniz. İçeceğimiz zaman bir kupa bardağa 4-5 tane papatya atmak yeterli oluyor. Üzerine kaynar suyu ilave ediyoruz. (Eğer su biraz soğumuşsa papatya rengini vermiyor, yani yeni kaynamış su kullanmak şart.) Papatya suya sarı renk veriyor, uzun süre bekletmeden kaşıkla alıyoruz çünkü uzun süre kalırsa acı oluyor. Şeker katarak afiyetle içiyoruz.

Özellikle sakinleşmek istediğiniz zamanlarda veya bağırsak problemleriniz için kullanabilirsiniz, düzenli olarak günlük kullanırsanız faydasını göreceksiniz.
 
 
Meyan Kökü
 
Yöresel adları : Biyam, Boyam, Piyam, Tatlıkök
Toplama/kurutma :Sonbahar sonuna doğru kökler sökülür, yıkanarak iyice temizlenir, genellikle kabuğu soyulur ve güneşte kurutulur. Daha sonra ince kıyılır ve hava almayan kaplarda saklanır.
 
 
Meyan ve Meyan Kökünün Faydaları
Meyan (Glycyrrhiza glabra), Baklagillerden kalın rizomlu ortalama olarak 1 – 1,5 metreye kadar boylanabilen, salkım şeklinde, mavimsi çiçekler açan, sıralı ve sık yaprakları olan çok yıllık çalımsı görünümlü bir ağaçcıktır. Diğer isimleri Glycyrrhiza glabra, Piyan, Boyan, Licorice, Reglisse olarak bilinir. Meyanın kullanılan kısmı kökleridir. Ayrıca, çeşitli vitaminler ve mineraller bakımından da zengindir. İçeriğinde glikoz, sakkaroz, nişasta, tanen, asparagin, yağ, zamk, reçine ve glisirizin vardır. Meyan balı da kökünden elde edilir.
Yetiştirildiği yerler: Vatanı Türkiye, Akdeniz ülkeleri, Ukrayna, Rusya, Türkistan olup günümüzde ılıman iklimli olan her yörede yetiştirilebilir.
Toplanması ve saklanması: Meyan kökleri söküldükten sonra yıkanır, 15-40cm boylarında doğranarak kurutulur, nemden ve güneş ışınlarında uzakta muhafaza edilir. Sifalibitkileriniz. Meyan kökleri soyulduktan sonra veya soyulmadan kurutulur, bu nedenle soyulmuş ve soyulmamış diye iki türü mevcuttur.
Meyan kökünün bilinen yararları
İştahı açar. İdrar söktürür. Kabızlığı giderir. Öksürüğü keser. Yüksek tansiyonu düşürür. Kanseri önlemeye yardımcı olur. İncebağırsak iltihabını giderir. Vücuda serinlik ve rahatlık verir. Hazmı kolaylaştırır, bağırsakları rahatlatır. Adet öncesi oluşan ağrı ve gerginliği azaltır. Göğüs yumuşatıcı ve balgam söktürücüdür. Ses kısıklıklarına iyi gelir. Grip, nezle, anjin ve nefes darlığında faydalıdır. Anti iltihapsal aktivitesi nedeniyle şişmeler ve arteritleri iyileştirmede yararlı olur.
Kronik yorgunluk ve fibromiyalji de belirtileri azaltır, enerjiyi artırır, bitkinliği giderir. Antibakteriyel ve antifungal etkileri ile zararlı bakterilere ve iltihaplara karşı etkilidir. Mide ve onikiparmak bağırsağı ülseri, gastrit ve ince bağırsak iltihaplarında faydalıdır. Kadınların hormon seviyelerini normalleştirmeye yardımcı olarak menopoz semptomlarını tedavide faydalı olur. Kronik hepatit ve siroz tedavisinde oldukça faydalı olan meyan kökü antiviral etkileri ile özellikle Hepatit A ve Hepatit C hastalıklarına neden olan virüslere karşı etkilidir.
Meyan kökü nasıl kullanılır?
Meyan bitkisinin kökleri temizlenip kurutulduktan sonra toz haline getirilerek bitkisel bir tatlandırıcı olarak ya da tıbbi amaçlarla kullanılır. Meyan kökünün dövülüp lif haline getirildikten sonra karbonat ve tarçın ile çeşitli işlemlerden geçirilmesi ile elde edilen meyan şerbeti, özellikle sıcak günlerde sevilerek tüketilen bir serinleticidir. Piyasada çubuklar halinde satılan meyan kökleri ağızda emilerek aynı tıbbi etkilerinden yararlanılır veya meyan balı suda kolayca eritilerek içilir. Ayrıca meyan balının mukozayi koruyucu ve yara iyileştirici etkileri vardır.
Meyan çayı: Yarım kahve kaşığı kıyılmış meyan kökü üstüne bir fincan kaynar su döküldükten sonra 5 dakika demlenir ve süzülerek içilir.
Meyan balı: Meyan balı meyan köklerinin kaynar suyla karıştırılmasından sonra alçak basınçta yoğunlaştırılması yoluyla yapılır. Siyah renkte sert bir yapıdadır. Toz veya çubuk halde satılır. Yara tedavisi için oldukça faydalıdır. Bu özelliği ülser yaraları için de kendini gösterir.
Meyan kökünün zararları
Vücutta sıvı birikmesine yol açabilir. Fazlası tiryakilik yapar ve zararlı olur. Böbrek rahatsızlığı bulunanlar kullanmamalıdır. Günlük en yüksek doz -600 mg glisirizin- aşılmamalıdır! Kalp hastalarının kullandığı ilaç olan Digoxin alanlar meyan otu kullanmamalıdır. Meyan kökünün faydaları meyan kökü kullanımının bilinçli şekilde uygulanmasından geçiyor.
Yüksek tansiyona sebep olabilir. Tansiyon ilacı kullananlar aynı anda meyan kökü kullanmamalıdır. Meyan kökü kullanımı potasyum kaybına yol açabileceği için potasyum içeren yiyecekler de alınmalıdır. Altı haftadan daha uzun bir süre yüksek miktarda alımı toksik etkiye neden olabilir. Kullandıktan sonra 3 hafta ara verilmesi tavsiye edilmektedir.
 
MEYAN KÖKÜ
 
 rog adı :Liquirrhitae radix / kök
 Bileşim: Glycyrrhizin(şekerden 50 kere daha tatlı), steroller ve çok sayıda flavon(Liquiritin, liquiritigenin vs).
 Etkileri: Balgam söktürücü, mukoza koruyucu, antiseptik, böbreküstü bezlerini etkileyici, kramp çözücü, müshil.
 Kullanım alanları: Meyan kökü, iç salgı sistemini (endokrin sistem) etkileyebilen bitkiler sınıfına dahildir. Bitkinin içerdiği glikozitler, yapılarına göre, bedenin doğal steroit hormonlarına benzerlik gösterirler. İç salgı sistemi bölümünde bu maddenin işlevlerine değinmiştik. Meyan kökünün böbreküstü bezi problemlerine, örneğin Addison hastalığına(bir böbreküstü bezi yetmezliği) karşı görülen olumlu etkisi, onun bu konudaki etkinliğinin belirgin bir kanıtı olarak kabul edilir.
Meyan kökü ayrıca, tüm öksürüklere ve bronşiyal hastalıklara karşı da başarıyla kullanılabilir. Tıp tarafından mide ülseri tedavisinde kullanıldığı gibi, geleneksel tıpta da meyan kökü, mide mukoza iltihabına ve mide ülserine ve kabızlığa karşı kullanılır. Ayrıca, kramp çözücü etkisi de unutulmamalıdır.
Kullanım biçimleri: Bir çay kaşığı ince kıyılmış meyan kökü, bir bardak soğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine kadar ısıtılır, üstü kapalı olarak 10-15 dakika hafif ısıda kaynatılır ve süzülür. Yemeklerden sonra 1 bardak olmak üzere, günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay içilir.
 
Uyarı: Önerilen dozajlara uymak kaydıyla, tedavi kürleri 4-5 haftayı aşmamalıdır. Aksi halde, eklemlerde ve yüzde ödemler oluşabilir; dışkılanan sodyum miktarı azalır ve potasyum miktarı artar. Uygulanan tedavi süresince, örneğin muz ve kuru kayısı gibi potasyum açısından zengin olan besinlerin tüketilmesi doğru olur.
 
SARS Hastalığına Karşı "Meyan Kökü"
 
Dünya geçtiğimiz yıl içinde SARS'la tanıştı. Bilim adamları bu hastalığı yenecek antikorlar geliştirmeye çalışırlarken, geçtiğimiz günlerde SARS'ın çözümünün doğada bulunduğu açıklandı. Alman virologlar, meyan kökünden elde edilen bir maddenin, SARS'a karşı kullanılan ribavirin maddesinden çok daha etkili olduğunu kaydettiler.

The Lancet dergisinde yayımlanan habere göre, Frankfurt Üniversitesi'nin kliniğinde görevli virologlar, meyan kökünden elde edilen ve HIV-1 (AIDS virüsü) ve Hepatit C virüsüne karşı başarıyla kullanılan glisirizin maddesinin, laboratuvar ortamında SARS virüsünün çoğalmasını engellediğini açıkladılar. Meyan kökünün özünün etkinliği SARS koronavirüsü tarafından enfeksiyona uğramış maymun hücreleri üzerinde de test edildi.

Prof. Prakash Chandra, kullanılan ribavirin maddesinin toksik etkisine dikkat çekerek, glisirizin maddesinin yüksek konsantrasyona rağmen yan etkisinin çok az olduğunu, uzun dönem araştırmalarının yapıldığını, bu maddenin ucuz olduğunu ve zehirli olmadığını belirtti. Meyan kökündeki bu madde, yüksek dozda kullanıldığında SARS virüsünün üremesini tamamen durduruyor. Bu bitki, virüsün, enfeksiyona yol açan hücrelere bağlanmasını zorlaştırarak üremesini engelliyor.
 Meyan Kökü Hakkında
 Tarihte Yunanlılar, Mısırlılar, Çinliler ve Hintliler gibi birçok toplum tarafından da kullanılmış olan meyan kökü, Güney ve Orta Avrupa'da vahşi doğada yetişiyor; Rusya, İspanya, İran ve Hindistan'da ise özel olarak yetiştiriliyor. Meyan kökü geleneksel Çin doktorluğunda sıkça kullanılan bir bitki. Çinliler diğer bitkilerle karıştırarak meyan kökünün canlılık vermesini sağlıyorlar.

Haziran-Temmuz ayları arasında sarı-mavi veya kahverengi çiçekler açan, 0,4-2 m yüksekliğinde, çalımsı bitkilere "meyan" denir. Yaprakları parçalıdır, yaprakçıklar 4-7 çiftlidir. Çiçekleri başak şeklindedir. Taç ve çanak yaprakları iki dudaklıdır, üst dudak iki kısa dişli, alttaki üçü uzun dişlidir. Meyan bitkisinin 6 türü Türkiye'de yetişmektedir. Daha çok Güney, Orta ve Doğu Anadolu'da yaygınlık göstermektedir. Bir kısmının kökleri tatlı, bir kısmının ise acıdır.

Bitkinin kökleri, meyan kökü olarak tanınmakta ve kullanılmaktadır. Köklerinin kabuğu soyulduktan sonra veya soyulmadan önce güneşte kurutularak piyasaya sürülür. Bileşiminde nişasta, şekerler, zamk, rezin, glisirrizin vardır. Glisirrizin şekerden daha tatlı bir bileşiktir. Köklerdeki miktarı, bölgeden bölgeye değişir ve köklerin de etkili maddesidir.
Meyan Kökü: Bir ecza deposu
Meyan kökü dünyada biyolojik olarak en aktif olan bitkilerden biridir. Örneğin Meyan kökü bir magnezyum ve silisyum kaynağıdır.

Meyan kökü, mideyle ilgili sağlık problemlerinde son derece etkilidir. İçerdiği glisirutenik asid (GLA), deglisirine meyan kökü (DGL) ve karbenoksolen sodyum (CS) maddeleri, bilinen en etkili anti-ülser ilaçlarındandır.

Meyan kökü ayrıca cilt problemlerine de iyi gelir. Meyan kökü tüketimi ciltte oluşan aknelerin tedavisinde etkilidir.

Meyan kökü, ateş düşürücü özelliğinin yanı sıra, karaciğerin toksik maddeleri süzmesinde de yardımcıdır. Hepatit, siroz gibi karaciğer hastalıklarının tedavisinde meyan kökünde bulunan GLA'nın detoksifian etkisi kanıtlanmıştır. Bitkinin göğüs yumuşatıcı, öksürük kesici özellikleri de vardır. Mide hastalıklarında, özellikle gastritte de son derece yararlıdır.

Meyan kökü eczacılıkta toz halinde, hapların hazırlanmasında şekil vermede kullanılır. Ayrıca taze veya kuru köklerinin kaynar su ile karıştırılması ve sonra alçak basınçta yoğunlaştırılması suretiyle meyan balı elde edilir. Meyan balındaki glisirrizin miktarı daha fazladır. Meyan kökü, piyasada toz veya kalıplar halinde bulunur. Parlak siyah renkli, tatlı lezzetlidir. Suda kolaylıkla erir. Meyan kökünün su ile birleştirilmesi sonucunda elde edilen karışıma ise meyan şerbeti denir. Koyu esmer renkli ve tatlı lezzetli, göğüs yumuşatıcı, öksürük kesici ve serinletici özellikte olan bu şerbet daha çok Güneydoğu Anadolu bölgesinde elde edilir ve kullanılır.
Şifalı Bitkiler Allah'ın birer rahmetidir
 Şimdi biraz düşünelim. Meyan kökü en başta sadece küçücük, tahta görünümünde bir tohumdur. Ancak bu tohum kök saldığında ve filizlendiğinde sahip olduğu özelliklerle birçok hastalığa şifa olabilecek maddeler içermektedir. Verimsiz topraklarda bile yetişen bu bitkinin, birçok hastalığın yanı sıra bir gün dünyayı pençesine alan SARS adlı bir hastalığa da çare olabildiği anlaşılmıştır.

Bilim adamları en gelişmiş teknolojik aletlerle laboratuvarlarda bu hastalıklara çare ararken, küçücük bir tohum bütün bunları tek başına başarabilmektedir. Böyle bir şeyi tohumun kendi kendine başarmış olması mümkün müdür? Ya da tesadüfler, bu küçücük tahta parçasının içinde, bu kadar detaylı ve karmaşık bilginin bir araya gelmesini sağlamış, bu sayede bitkiye şifa verici özelliklerini kazandırmış olabilir mi? Elbette hayır. Bu bitkinin tohumuna sahip olduğu bütün bu özellikleri yerleştiren Yüce Allah'tır. Rabbimiz bizlere hem hastalıkları hem de onlara şifa olan bu bitkileri yaratarak üstün ilmini ve sonsuz rahmetini göstermektedir.
 Yeryüzündeki tüm bitkiler, insanlar ve bütün canlılar için özel olarak tasarlanmışlardır. Bu da bize Allah'ın yaratmadaki gücünü ve eşsiz sanatını gösterir. Allah Kuran'da şöyle buyurur:

"Yerde sizin için üretip-türettiği çeşitli renklerdekileri de (faydanıza verdi). Şüphesiz bunda, öğüt alıp düşünen bir topluluk için ayetler vardır." (Nahl Suresi, 13)
Meyankökü / Süssholz / Réglisse / Licorice / Piyan / Boyan / Glycyrrhiza / Licorice

Meyan kökü ne yazık ki ülkemizde çok yetişmesine rağmen sağlıklı hayat için önemi ve yeri tam olarak bilinmediği için veya önemsenmediğinden önemli bir bölümü ihraç edilmektedir. İhraç edilmesi güzel bir şey olup bizi mutlu etmesi gerekirken bizim bundan hayıflanmamız hoş değildir biliyorum. Ancak bizim rahatsızlığımızın sebebi, neredeyse tek başına bir sağlık memuru gibi olan meyan kökünün bizim insanımız tarafından yeterince bilinmemesi ve sağlıklı bir hayat için kullanılmaması.

Meyan , haziran-temmuz ayları arasında sarı-mavi veya kahverengi çiçekler açan, 0,4-2 m yüksekliğinde, çok yıllık çalımsı bir bitkidir. Yaprakları parçalı, yaprakçıklar 4-7 çiftlidir. Çiçekler başak şeklinde durumlar yapar. Taç ve çanak yaprakları iki dudaklı ve üst dudak iki kısa dişli, alttaki üçü uzun dişlidir. Meyveleri düz ve salgı tüylüdür. Meyan bitkisinin 6 türü Türkiye’de yetişmektedir. Daha çok Güney, Orta ve Doğu Anadolu’da yaygınlık gösterir. Bir kısmının kökleri tatlı, bir kısmının ise acıdır.

Meyan kökünün içerisinde % 10 kadar doğal bitkisel şekerin yanında balgam ve idrar söktüren benzoatlı madde ve ayrıca kortizona benzeyen maddeler ile nişasta da bulunmaktadır.

Tatlı meyan (Glycyrrhiza glabra): Anadolu’da iki çeşidi bulunur. Bu türün çiçekleri mor ve tüysü yapraklıdır. Meyvelerinin üzeri çıplaktır veya tüylüdür. Bazı yerlerde piyan olarak da bilinir. Bitkinin kökleri, meyan kökü olarak tanınmakta ve kullanılmaktadır. Köklerinin kabuğu soyulduktan sonra veya soyulmadan güneşte kurutularak piyasaya sürülür. Bileşiminde nişasta, sekerler, zamk, rezin, glisirrizin vardır. Glisirrizin şekerden daha tatlı bir bileşiktir. Köklerdeki miktarı, bölgeden bölgeye değişir ve köklerin de etkili maddesidir. Kökler, göğüs yumuşatıcı, balgam söktürücü, idrar çoğaltıcı ve tat düzenleyici özelliğe sahiptir. Eczâcılıkta toz hâlinde, hapların hazırlanmasında şekil vermede kullanılır. Sigara ve plastik sanâyiinde de kullanılan ilkel maddedir. Kola türü içeceklerin terkibine de girer. Ayrıca taze veya kuru kökleri kaynar su ile işlem gördükten sonra alçak basınçta yoğunlaştırılarak meyan balı elde edilir. Toz veya kalıplar hâlinde satılır. Parlak siyah renkli, tatlı lezzetlidir. Suda kolaylıkla erir. Meyan balındaki glisirrizin miktarı daha fazladır. Meyan balının göğüs yumuşatıcı, öksürük kesici, yara iyi edici özellikleri vardır. Mide hastalıklarında özellikle de gastritte faydalıdır. Meyan köküsuda eritilerek meyan şerbeti elde edilir. Daha çok Güneydoğu Anadolu bölgesinde bilinir ve kullanılır. Meyan şerbeti koyu esmer renkli ve tatlı lezzetlidir. Göğüs yumuşatıcı, balgam söktürücü, öksürük kesici ve serinletici özelliktedir.

Her türlü öksürükte

Her türlü öksürükte meyan kökü çok etkilidir. 50 gram kadar meyan kökünü 1 litre suya atıp 10 dakika kadar kaynatın. Bu çayı akşamdan yapın ve bir gece bekletin. Gün boyunca aç veya tok karnına iki üç bardak içebilirsiniz.

Ayrıca meyan kökü çayı
Bu çayla yapılan gargara ağız içi yaralarını iyileştirir.
Nezleyi tedavi edici özelliği vardır.
Balgam söktürür.
Güzel bir sese sahip olunmasını sağlar. (özellikle mesleğinde sesini kullananlar bu çayı sabahları içmelidirler )
Mide ve on iki parmak ülserinde ve gastritte faydalıdır. (Bu durumda yemeklerden sonra içine bir parça tarçın katılmış meyan kökü çayı içilmelidir.)
Meyan kökü tozu
Yemekten sonra alınacak bir çay kaşığı meyan kökü tozu bağırsakları rahatlatır.
Yine aynı miktar meyan kökü tozu idrar söktürücü vazifesi görür.
Meyan kökü balı (Meyan kökü ekstresi)
Meyan kökü bitkisinden elde edilen bu bal suda kolayca çözülür ve özellikleri meyan kökü ile aynıdır.Koyu pekmez kıvamındadır.Meyanın kullanılması gereken en önemli şekli olan özüdür.İlaç halını almış durumudur Bir s ubardağı suya bir çay kaşığı ekstre karıştırılarak içilir.
                     İŞTE MEYAN KÖKÜNÜN FAYDALARI
1-Bağışıklık sistemini sürekli güçlü tuttuğu için tüm hastalıklara karşı etkin koruma sağlamaktadır. Bu durum tıbben kanıtlanmıştır.Yılda iki aylık bir meyan kürü sizi gripten kanser türlerine kadar korumaya büyük ölçüde yardımcı olur.Hem organik, hem zararsız bir doğal ilaçtır.
2-Bağışıklık sisteminin bozulmasından doğan tüm hastalıkların tedavisinde (Behçet, sedef, vitiligo, lupus türleri,pernisiöz anemi, hashimoto vs.gibi) sorunlarda diğer tıbbi ve bitkisel tedavilerle birlikte uygulanmaktadır. Bağışıklık sisteminin depresyon nedenli olduğu bilimsel olarak açıklandığı için, meyan kökünün depresif Sinirsel) hastalıklara karşı da iyi bir ilaç olarak kullanılabileceği görülmüştür.
3-Mikro dolaşımı temizleyip hızlandırıcı etkileri tespit edildiği için, başta beyinsel sorunlar olmak üzere tüm damar tıkanıklıklarında olağan üstü tedavi edici etkileri görülmektedir.
4-En bilinen tedavileri akciğer ve karaciğer hastalıkları üzerinedir. Bileşimindeki etken maddeler, bu iki organı 2 ayda temizlemekte ve hayat kurtarmaktadır.Akciğer ve karaciğerin diğer sorunları yanında bu iki organdaki kanserlerin tedavisinde en güçlü ilaçlardan daha etkili olduğu görülmüştür.Meyan’ın pektoral (göğüse ait) ve yumuşatıcı,acı dindirici etkileri vardır.  İyi bilinen ve yaygın olarak kullanılan bu ilaç, genellikle öksürükler ve göğüs hastalıkları için tüketilmekle beraber özellikle de en çok bronşitler için kullanılır. Yaygın olarak öksürük ve ağrı kesici olarak  kullanılan meyan kökünün karışımındaki neredeyse tüm maddelerin her biri bir ilaçtır. 
5-Addison hastalığının tedavi edici ilacı olarak kabul edilmiştir. Addison,adrenal bezlerdeki bir fonksiyon bozukluğuna bağlı ciddi bir hastalıktır. Halen meyan dışında kalıcı bir tedavisi ve ilacı yoktur. Addison (*3 :birincil adrenal yetersizlik. En sık suçlanan neden otoimmünitedir. Adrenal bezin her üç tabakası da etkilenmiştir. Halsizlik, kilo kaybı, iştahsızlık, hipotansiyon, hiponatremi, hiperpotasemi en sık bulgulardır. Kronik olduğunda hiperpigmentasyon görülür. Ömür boyu sürecek kortikosteroit ile yerine koyma tedavisi, belirtileri kontrol altına alır. Genellikle glukokortikoit “ kortizon veya hidrokortizon” ve mineralokortikoit “fludrokortizon” kombinasyonu verilir ve ayrıca Addison hastalığı; böbreküstü bezlerden aldesteron ve kortizol üretiminde azalma sonucu oluşan zafiyet, hipotansiyon, anemi, hipoglisemi ve elektrolit bozukluklarıyla karakterize, seyrek görülen hormonal bir hastalıktır) hastalığının belirtilerinden kurtarmaya yardımcı olduğu bulunmuştur. Kortizol yetersizliği, steroit hormonu ve arasındaki diğer etkenler Addison hastalığına neden olur.
6-Meyan, idrar tutulmasını ve tansiyonu düzenler. Eski herbalistler meyanın bu hastalığı tedavi ettiğini bilirlerdi. 1960 lara kadar hipertansiyon araştırmacıları olan Christopher R. Edwards ve Paul M. Stewart meyanı bilmiyorlardı. Sonra Genel Batı Hastanesi, Edinburgh, İskoçya ve diğerleri meyanın, sorunları çözen bir lütuf, bir nimet olduğunu düşünmeye başladılar.
7- Kanser ve lösemi tedavilerinde bitkisel destek olarak kullanılır. Diğer yüzlerce faydaları yanında aynı zamanda iyi bir anti-oksidant, yani kanser önleyici olduğu da bilinir.Kanserden korunmak için yılda iki ay, günde bir tatlı kaşığı meyan ekstresi kullanılmalıdır.
8-  Meyan şekerlidir ve içeriğindeki glisurutenik asit, şekerden elli kat daha şekerdir. Beyin zarından(korteks) salgılanan hormonları uyarır, faaliyete geçirir ve bezeleri iyileştirmeye yardımcı olur.Aynı zamanda hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda
östrojen hormonunu  faaliyete geçirdiği ve “hap” şeklinde kullanımında adet dönemiyle ilgili dengeleri sağlayabildiği görüldü. Meyan kökü, dalak ve ciğerler için de mükemmeldir. Öksürükler,boğaz ağrısı,astım,mide ve on iki parmak bağırsağına ait ülserler,hepatitler,
duyu bozuklukları(türlü ruh karışıklıkları;çırpınma, kasılmalar ve inlemeler ile kendini gösteren sinir bozuklukları) ve yiyecekten zehirlenmeler için kullanılmaktadır.
Aynı zamanda iyi bir anti-oksidant,yani kanser önleyici olduğu da bilinir.
9-Tıbbi Etkisi ve Kullanımı :  Meyan’ın pektoral(göğse ait) ve yumuşatıcı,acı dindirici etkileri vardır.  İyi bilinen ve yaygın olarak kullanılan bu ilaç, genellikle öksürükler ve göğüs hastalıkları için tüketilmekle beraber özellikle de en çok bronşitler için kullanılır. Yaygın olarak öksürük ve ağrı kesici olarak  kullanılan meyan kökünün karışımındaki neredeyse tüm maddelerin her biri bir ilaçtır.  Anodyne(Ağrı Kesici), Antioksidant, Antipasmodic, Anti-inflamatuar, mukoza koruyucu, Depurative, idrar söktürücü, Yumuşatıcı
ve Acıyı Dindirici, Estrogenic,balgam söktürücü, Pectoral(pektoral) dir.
10-Hipoglisemi,bronşitler,kolitler(kalın bağırsak iltihabı),gastritler, stres,soğuk algınlığı (nezle),mide bulantısı, ve iltihaplanmalar için çok yararlıdır.Kolonların temizlenmesini
sağlar, ileri derecede olan beze rahatsızlıklarını, kas zayıflıkları ya da iskelete ait
spazmları tedavi eder.Bronşitler ve ciğerlerde oluşan balgamı akışkan hale getirerek söktürmeyi sağlar. Meyan’ın içeriğindeki östrojen benzeri hormon, sesi değiştirir. Araştırmalarda kan hücrelerinin salgıladığı protein üretiminin meyan kökü aracılığıyla
teşvik edildiği görülmüştür.
11-Meyan kökünün içerdiği glisirizin,sıkroz şekerinden 50 kere daha şekerlidir,örneğin hidrokortizon hormonlarının ürettikleri gibidir. Buradan da anlaşıldığı üzere, rahatsızlıkları giderici etkisinin yanı sıra, aynı zamanda steroid tedavisinin ardından beyin zarı ile ilgili uyarılarda da büyük rol oynar. Meyan kökü, gastrit ve ülseri iyileştirebildiği gibi aynı zamanda etkili bir kuvvetlendiricidir. Etkileri : Yatıştırıcı, anti-artrit(mafsal yani eklem iltihabını giderir),korteks(beyin zarı) için kuvvet verici bir ilaçtır, kolestrolü düşürür, müköz zarlarındaki gastriti hafifletir,yatıştırır;balgam söktürücüdür, alerjik durumlara karşı ferahlık sağlayabilir.
12-Endokrin sistemi üzerindeki belirgin etkisiyle de meyan kökü, bir grup bitkilerden bir tanesidir. Meyan Kökü, Addision hastalığında olduğu gibi, bezelerle ilgili problemleri de tedavi eden faydalı bir bitkidir. Meyan kökünün Cattarh hastalığı gibi bronşlarla ilgili problemler,bronşitler ve genelde öksürükler olmak üzere geniş bir kullanım alanı vardır. Geleneksel Çin tıbbında da büyük bir yeri olan meyan, bitkisel bir şifa aracı olarak bilinir.
13-Genellikle, bilhassa ısıtıldığında dalak yetersizliği durumlarında kullanılır.Aynı zamanda Qi yetersizliği veya kansızlıkla düzensizleşen kesik kesik olan nabız atışı yada çarpıntılar için kullanılır. Ciğerleri nemlendirir ve öksürük keser; hırıltı ve öksürükler için kullanılır. Meyanın nötr bir tabiatı olduğu gibi, ciğerlerdeki sıcaklık yada soğukluk için de kullanılabilir. Ham meyan; çıbanlar, ağrılar yada boğaz ağrısından meydana gelen ateşli zehirlenmeler için kullanılır. Spazmları yatıştırır : karın ve bacaklardaki ağrılı spazmlar için kullanılır. Aynı zamanda lokal ve dahili olarak türlü zehirli maddelere karşın bir panzehir olarak kullanılır.
14-Doğu ve Batı kültürlerinde birkaç bin yıla dayalıdır.
Esasen balgam söktürücü,mukoza koruyucu ve hafif laksatif olarak kullanılırdı. Geleneksel olarak kullanımında; hazmı kolaylaştırıcı, astım,yutak iltihabı(farenjit), sıtma(malarya),karın ağrısı,uykusuzluk ve enfeksiyonlar yer alır.
    Meyan kökünün, birçok farmakolojikal (ilaç bilimsel)  etkileri olduğu bilinir. İçerdiği östrojenik, endokrine benzer; göğüs rahatsızlığı gidericidir (kortizol gibi) ; anti alerjik; bakteri giderici, virüs giderici,antiTrichomonas; antihepatotoxic; çırpınmaları gidercici; fitoterapik; kansere karşı; balgam söktürücü ve antitussive  etkilerini sergiler. İlaç biliminin çok odağında olan glisirizin ve glisurutenik asit, flavonoidler gibi meyanın birleşiminde bulunan diğer maddeler de farmolojide önemli etkiler sağlar.
15-Meyan kökü, genç ve yaşlı,hem kadın hem erkek,sağlıklı yada hasta olmak üzere herkes için tavsiye edilebilir.Yazarların görüşlerine göre meyan, dünyanın en muhteşem toniğidir. Bu nedenle, iskelet sisteminin korunmasında önemli bir tonik olduğunu tavsiye ettim.Meyan Kökü’nün göğüs hastalıklarını, vücudun içi ve dışı olmak üzere tüm bölgelerini iyileştirici etkisi insanı hayrete düşürüyor. Meyan Kökü yalnızca deriye değil, müköz zarlarındaki rahatsızlıklara da iyi gelir ve bağırsak sistemini düzenlemeye yardımcı olur.
16-Bu bitki, patojen mikrobunun çeşitlerinden hiçbirinin yaklaşmasına izin vermeyecek kadar vücudu güçlendirme yetisine sahiptir.Bu nedenle meyan kökü,iskelet sistemi için bir tonik olarak kullanılmalıdır.                                   
    Genel bir spektrumda bakıldığında görülüyor ki, koruyucu tonik olması, sağlığı koruması ve yara iyileştirici olması gibi  özellikleriyle  meyan kökünden daha iyi bir şifalı bitki yoktur. Beyin damarlarını açarak ve tıkanıklıkları temizleyerek tüm beyinsel hastalıkların tedavisinde bile başarı ile kullanılabilmektedir.
17- Ciltte mikro dolaşımı hızlandırarak cildin hücrelerinin yenilenmesini sağlar.Cildi güzelleştirir ve zayıf saçları gürleştirir.
 
SIĞIR KUYRUĞU
 
Kullanılan Kısımları : Çiçek ve yapraklar kökü
Kullanıldığı Yerler:Astıma karşı, balgam söktürücü, göğüs yumuşatıcı, öksürük kesici ve bronşitte faydalıdır.Kislerde, basurda, ateşi düşürür, ter söktürür, yatıştırıcı, idrar artırıcı, ishal ve mide ağrılarını kesici olarak kullanılır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, 4 gr ufalanmış bitki konur, 10 dk bekletir, günde 2-3 bardak içilir. Çiçek ve yaprakları aynı etkiye sahiptir.
 Kistleri gidermek için günde 3-5 bardak içilir. Uzun müddet devam edilir.Aşağıdaki terkip daha faydalıdır. Sığır kuyruğu çiçeği20 gr gelincik çiçeği 20 gr ebegümeci çiçeği 10 gr 5 bardak kaynar suya, konulur, 10 dk bekletilir, bezle sürülür, balla tatlandırılır, günde 2-3 bardak içilir.
* Süt içinde haşlanan sığır kuyruğu çiçekleri öksürüğü ve kabızlığı önler, ter söktürür, basuru iyileştirir.Basurda 1 bardak kaynar suya, 1 kaşık sığır kuyruğu konur, 10 dk bekletilir, balla tatlandırılır, günde 3-4 bardak içilir.
10-15 gün devam edilir. Yapraklan toz haline getirilir, arpa unu ile karıştırılır, hap haline getirilip içilir.İdrar zorluğunda kökü kaynatılıp içilir.Kuvvet için çiçekleri toz haline getirilir, balla macun yapılıp yenilir.Rahim urlarında yapraklan çam kabuğu ile kaynatılıp içilir.
* Böbrek kanamalarında; 1 bardak suya, 1 kaşık sığır kuyruğu aynı miktarda geniş yapraklı sinir otu yaprağı, aynı miktarda çekilmiş keten tohumu konur, 10 dk kaynatılır, günde 3 bardak içilir.
* Basurda sığır kuyruğu kökü toz haline getirilir, un ve yumurta sarısı ile pişirilip yenir. 12 gün devam edilirse basuru tamamen kurutur.
* Astım ve bronşitte; sığır kuyruğu, hatmi çiçeği, kekik, ebegümeci, sinir otu, civanperçemi, ayrık kökü, ısırgan otu, maydonoz, kedi nanesi, lavanta çiçeği, kedi otu kökü, nane, deve tabanı yaprağı ve çiçeği, adaçayı, raziyane, kafuru otu, melek otu kökü, nergiz çiçeği, saparna kökü, süsen kökü; bu otlardan eşit miktarda alınır, karıştırılır, bu karışımdan 2 su bardağı dolusu 6 litre suda 5 litre su kalıncaya kadar kaynatılır, süzülüp bir kaba doldurulur. Dolapta muhafaza edilir, günde iki defa sabah aç karna gece yatarken birer su bardağı içilir.
 Pekmezle tatlandırılabilir (denenmiştir.). Kesin faydalıdır.
Haricen: Göz ağrılarında lapa haline getirilir, göze konulur. Taze yaprakları sıkılır, suyu göze damlatılır.Taze yaprak ve çiçekleri ezilir, suyu çıkarılır, birkaç yıllık sağır olan kimsenin kulağına damlatırsa, sağırlığı giderir. Taze kökü ezilir, suyu çıkarılır damlatılırsa, kulağı açar ve kulaktaki gürültüyü geçilir. Taze yaprakları yanıklara yakı gibi konulursa faydalı olur. Ezilir sirke ile lapa haline getirilir, yaralara konulursa iyileştirir.Yağda pişirilen sığır kuyruğu çiçekleri yara, çıban ve basur
memelerinin üzerine sarılırsa tedavi eder.Egzama - sulu egzamada, sığır kuyruğu yaprakları yakılır, külü vazelinle karıştırılır. Hastalıklı cilde sürülürse tedavi eder, denenmiştir.Taze sığır kuyruğu çiçekleri ezilerek siğillerin üzerine sürülürse faydalı olur.Sığır kuyruğu toz haline getirilir, enfiye gibi buruna çekilirse burun tıkanıklığını açar. Alerjide yaprakları kaynatılır, suyu ile kompres yapılır, şeker hastaların da meydana gelen kaşıntılarda da yıkama kompres şeklinde kullanılır.3 bardak suya, 1 avuç ufalanmış bitki konur, 10-15 dk kaynatılır, ılıyınca kullanılır.
Sığır kuyruğu nasıl kullanılır?
Kurutulmuş yaprak-çiçek karışımından 1 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suda demlendirilerek elde edilen çaydan, günde üç kez birer bardak içilir. Yapraklarını ezerek hazırlanan lapası, etkili bir yara iyileştiricidir. İltihaplı çıbanlara sarılır. Yine taze yapraklar banyo suyuna katılırsa cilt yumuşar, sarı saçlar parlar.
Sığır kuyruğunun faydasını görnek için 20 gram çiçek ya da yaprakla karıştırılmış çiçek 1 litre kaynar suyla demlenip günde iki-üç kez birer bardak içilir.
20 gram sığırkuyruğu çiçeğinin, 20 gram gelincik ve 10 gram ebegümeci çiçeğiyle birlikte 1 litre kaynar suda demlenmesiyle elde edilen çay daha etkili olup, günde iki-üç kez birer bardak içilir.
uzunluğunda, 5-9cm eninde yumurta şeklinde kenarları hafif dalgalıdır. Acı maddeler, demir, fosforik
 
KEKİK
 
Kekik içerdiği timol sayesinde antiseptik, güçlendirici ve Uyarıcı etkisi vardır.Timol yada Kekik kafuru virüs ve bakterileri uzaklaştırır.Kekik suyuyla yapılan banyolar vücudu dinlendirir.
Kekiğin çiçekli sapı idrar söktürücüdür.Vücuttaki yağları eritir.Bu özelliğinden dolayı vücuttaki suyu atar.Hem kilo vermeye, hem de vücuttaki kan sirkülasyonunu hızlandırdığından dolayı kalbe faydalıdır.
Spazm gidericidir. Böbrek taşlarının düşürülmesine yardım eder. Adet Düzensizliği ve damar sertliğinde 30gr kekik, 1 litre suda haşlanır, her yemekten sonra birer Kahve fincanı içilir.
Kan şekerini düşürür.Kekik-Tarçın.-1 su bardağı suya yarım Kahve kaşığı kekik,yarım Kahve kaşığı Tarçın konur kaynatılır,süzülür. Sabahları aç karnına içilir.
 
Kekiğin Faydaları:
Vücudu kuvvetlendirir. İştah açar. Sindirime faydalıdır.Hazmı kolaylaştırır, idrar ve Gaz söktürür. Böbreklerdeki ve bağırsaklardaki mikropları öldürür.
Derideki yaralara ve böcek ısırıklarına sürülürse yararlı olur. Bağırsak kurtlarını düşürmeye ve bağırsak iltihaplarının iyileşmesine yardımcı olur. Astım, bronşit, grip, nezle ve öksürük gibi solunum yolu hastalıklarına iyi gelir.
Balgamı giderir. Kekik yağı Romatizma ağrılarını hafifletir ve vücuttaki diğer yağların parçalanmasını sağlar.
Kan dolaşımını düzenler ve kan şekerini düşürür. Kalp çarpıntılarını keser. Stres ve uykusuzluğa iyi gelir.
 
Kekik Nasıl Kullanılır?
Kekik toz halinde, yağı çıkarılarak ve çayı yapılarak kullanılabilir. Kekik çayı vücuttaki zararlı maddeleri vücuttan uzaklaştırmaya yardımcı olur.
Kekik çayı gevşemiş cilde sürülürse yararlı olur. Kekiği kaynatıp buharı ile buğu banyosu yapılırsa derideki gözenekleri açar.
Toz Kekik ile dişler fırçalanırsa Diş etlerini kuvvetlendirir. Banyo suyuna Kekik katılırsa Romatizma ağrılarını hafifletir ve cilt hastalıklarına iyi gelir. Kekik, kimyon ve sirke ile kaynatılıp gargara yapılırsa Diş ağrılarını kesmekte oldukça etkilidir.
Kekik, ülkemizde özellikle Akdeniz bölgesinde yetişen bitkiler arasında yer almaktadır. Kekiğin faydaları arasındaki en önemli etkisinin mikrop öldürücü özelliği olduğu tespit edilmiştir. Kekiğin yaprakları; ve çiçeğinden yapılan kekik çayının faydaları hakkında sizlere bilgi vermek istiyoruz:
 
Kekik Çayının Faydaları Nelerdir?
Kekik çayının faydaları arasında ilk sırada, kekik çayının antioksidan özelliğinden söz etmek gerekmektedir.
Kekik çayının faydalarından bir diğeri de kansere karşı koruyucu özelliğidir. Kekik çayının faydaları arasında yer alan bir diğer etki de, diyabet problemlerinin çözümlenmesinde etkili olmasıdır. Kekik çayının faydaları arasında, kolesterol probleminin çözülebilmesinden de söz etmek gerekmektedir.
Kekik çayının faydaları arasında, güçlendirici bir etkiden söz etmek gerekmektedir. Kekik çayının faydalarından bir diğeri de mikroorganizmaların öldürülmesine katkı sağlamasıdır. Kekik çayının faydalarından bir diğeri de balgam söktürücü etkisidir. Kekik çayının faydalarından bir diğeri iltihap kurutucu özelliği iken, kekik çayının faydalarından bir diğeri de ağrı kesici özelliğidir. Kekik çayının faydalarından bir başkası da bağışıklık sistemini güçlendirici özelliğidir.
Kekik çayının faydaları arasında, sindirim sisteminin düzeltilmesinden; ve sağlığına kavuşmasına olan katkılarından da söz etmek gerekmektedir. Kekik çayının faydalarından bir diğeri de adet kanamalarının düzenli hale gelmesidir. Kekik çayının faydaları arasında, adet döneminde sancılı bir dönem yaşanmasının engellenmesidir.
Kekik çayının faydaları arasında öksürük probleminin giderilmesinden söz edilebilirken, kekik çayının faydalarından bir diğerinin de üst solunum yolları iltihaplarının giderilmesi olduğunu söyleyebiliriz.
 
Kekik Çayının Yapılışı: Kekik Çayı Nasıl Yapılır?
Kekik çayının faydalarından bahsetmenin sonrasında, kekik çayı nasıl yapılır sorusu aklımıza gelmektedir. Kekik çayı nasıl yapılır sorusunun yanıtı: iki çay kaşığı kekiğin üzerine dökülecek olan bir bardak kaynamış suyun, ağzının kapatılarak beş dakika beklemesinin gerekliliğidir. Bu şekilde demlenen kekik çayının, sıcak olarak, gün içerisinde bir kaç sefer içilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Kekik çayı yapmak için, kekik alırken dikkat edilmesi gereken konuların da bilinmesi gerekmektedir. Kekik alırken dikkat edilmesi gereken konuların başında, kekiğin demet halinde alınması; ve yeni mahsul olması gelmektedir. Kekik alırken dikkat edilmesi gerekenlerden bir diğeri kekiğin kokusunun keskin olması gerektiğidir. Kekik alırken dikkat edilmesi gerekenlerden bir diğeri de kekiğin renginin canlı olmasının gerekliliğidir.
Kekik çayı nasıl yapılır sorusunun yanıtında belirtmemize karşın, yine de vurgulamak istediğimiz bir nokta var: kekik çayı yaparken kekiği kesinlikle kaynatmamalısınız. Kekik çayı yaparken kekiğin kaynatılması demek, kekiğin içeriğinde bulunan en etkin maddenin uçup gitmesi anlamına gelmektedir; ve kekik çayının faydalarından yararlanmak biraz zor olmaktadır.
Kekik çayının faydalarından; ve kekik çayı nasıl yapılırdan bahsettikten sonra, kekik çayının zararlarından da söz etmemiz gerekmektedir. Kekik çayının zararlarına maruz kalabilecek olan kişiler, karaciğer iltihabı problemi ile karşı karşıya kalanlar, mide ülseri sorunu yaşayanlar, gastrit problemi olanlar; ve bununla birlikte, oniki parmak bağırsağı problemi yaşayanlardır.
Antikoagülan ilaç kullanımı gerçekleştirenler kekik çayının zararlarına maruz kalabilirler. Kekik, nane; ve benzeri bitkilere karşı alerji problemi yaşayanlar da kekiğin zararlarına maruz kalabilirler. Hamile ve emziren bayanların da kekik çayının zararlarına maruz kalabilecekleri belirtilmelidir.
 
Kekik Çayının Faydaları.
Ballıbabagiller familyasındandır. Kekik antik zamanlarda dahi tanınan bir bitkiydi. Filozof Theophrate ve Dioscoride, kekiğin kasılmaları yatıştırdığını, bağırsak ve karaciğer iltihaplanmalarını azalttığını ve her türlü spazmı yatıştırdığını söylüyorlardı.

Kekiğin Faydaları
Kramp çözücü, dezenfekte edici, balgam söktürücü etkisiyle tanınır. Akciğer ve bronşlar, mide ve bağırsaklar kekiğin başlıca kullanım alanlarıdır. Sindirimi kolaylaştırır. Hazım zorluğunda, bağırsaktaki kokuşma ve gazda, bağırsaklardaki faydalı mikropların güçlendirilmesinde faydalıdır. Kekik iştah açar ve sindirim sistemini uyarır. Sindirim sisteminde görülen ekşimeler ve kramplı ağrılar için faydalıdır. Balgamlı bronşit, bronşiyal astımlarda ve boğmacada oldukça başarılıdır. Solunum yollarını sterilize eder. Grip, nezle, anjin ve öksürük rahatsızlıklarında yardımcıdır. İdrar söktürücü etkiye sahiptir.

Romatizma ve gut hastalıklarına karşı kullanılabilir. Sinir sistemi zafiyetinde, bedeni ve ruhi bunalımlarda yararlıdır. Regl söktürür, adet kanamaları dengelenebilir, adet dönemindeki kramplı agrılar geçiştirilebilir. Bağırsak parazitlerini döker. Diş etleri tahrişlerine iyi gelir. Kan dolaşımını düzenler, kansızlığı giderir. Antiseptik özelliktedir. Hastalıklara karşı direnme gücünü artırır.

Kekiğin Zararları Varmıdır?
Önerilen dozlar aşılmadığında bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Hamileler ve guatrı olanlar kullanmamalıdır
Kekik Çayı Nasıl Hazırlanır ?
1-2 çay kaşığı kekik, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 7-8 dakika demlenip, süzülür. Günde 2-3 bardak sıcak olarak içilir.
Banyo
100gr. kekik, bir tülbentin içine gevşekçe bağlanarak, 2-3litre suya eklenir. Kaynama derecesine kadar ısıtıldıktan sonra 15 dakika demlenir, tülbentteki posa iyice sıkıldıktan sonra Banyo suyuna eklenir. Banyo süresi 15-20 dakikayı aşmamalıdır.
 
GÜL HATMİ
Gülhatmi ve Faydaları
Hatmi çiçeğinin faydaları arasında ilk olarak, kış aylarında sıklıkla karşılaşılan inatçı öksürüklerin tedavisinden söz etmek gerekmektedir. Hatmi çiçeğinin, halk arasında, silindir çiçeği, hitmiye, gül hatmi, devegülü, hire gibi isimlerle de bilindiğinin hatırlatılması gerekmektedir.
Hatmi Çiçeğinin Faydaları Nelerdir?
Halk arasında kuru öksürük adı ile anılan, ve kış aylarında pek çoğumuzun hayatını olumsuz etkileyen öksürük türünün, ilerleyen aşamalarında üst solunum yolu enfeksiyonlarına neden olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunun nedeni, kuru öksürüğün, bademciklerde ve boğazda yarattığı tahribattır. Kuru öksürük sebebiyle yaratılan tahribatın sonrasında ise elbette bakterilerin boğaza; ve üst solunum yollarına yerleşme olasılığı daha çok artmaktadır.
Hatmi çiçeği ise tam bu aşamada devreye girer; ve inatçı kuru öksürüğün hayatımızdaki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmayı hedefler. Peki hatmi çiçeğinin faydalarından nasıl yararlanabiliriz? Hatmi çiçeğinin faydalarından yararlanmak için, Barış Manço’nun şarkısında belirttiği nane; ve limon kabuğu ile hatmi çiçeğini de karıştırıp kullanabiliriz, istersek de, sadece hatmi çiçeği çayı hazırlayarak, hatmi çiçeğinin faydalarından yararlanabiliriz.
İbrahim Saraçoğlu, hatmi çiçeğinin faydaları arasından 3 tanesini bizimle paylaşıyor. İşte hatmi çiçeği ile yapılan 3 şifalı bitki kürü:
ÖKSÜRÜĞE KARŞI HATMİ ÇİÇEĞİ
Hatmi çiçeğinin kullanımı çok eski çağlarda başlamıştır, daha antik çağlarda bu bitkinin öksürük ve başka hastalıklara faydası olduğu keşvedilmiş. Kronikleşmiş öksürük için hatmi çiçeği, kaynamış olan bir su bardağı sıcak süte dört veya beş gram koyulur. Karıştırıp birkaç dakika bekletin, daha sonra yavaş yavaş için. Bu işlemi günde iki kez tekrarlayabilirsiniz.

AĞIZ İÇİ YARALARINA KARŞI HATMİ ÇİÇEĞİ
Ağız içi yaraları için hatmi çiçeği kürü uygulanabilir, bunun için bir su bardağı kaynatılmış suya, bir buçuk tatlı kaşığı hatmi çiçeğini yaprakları ile birlikte karıştırın, ve kısık ateşte üç dakika daha bekletip altını kapatın. Ağzı kapalı bir şekilde ılımaya bırakın ve süzün, daha sonra gün içinde üç kez gargara yapın. Bu uygulamaya bir hafta boyunca hergün yenisini yaparak tekrar edin, eğer geçmediyse bir haftadan fazla yapmayın.
YUMURTALIK VE RAHİM KANSERİNİ ÖNLEMEDE HATMİ ÇİÇEĞİ
Yumurtalık ve rahim kanserini önlemek için yılda iki defa altı ayda bir hatmi çiçeği kürü uygulayarak böyle bir rahatsızlığın önüne geçmemiz mümkün. Bir su bardağı suyu kaynatın, kaynadıktan sonra içine bir tatlı kaşığı hatmi çiçeğini yaprakları ile birlikte koyun ve karıştırın. Bu şekilde kısık ateşte üç dakika daha kaynatın ve sonra altını kapatın, süzüp ılıması için bekletin ağzı kapalı olarak. İlk hafta günde iki kez altı saat ara ile için. Her seferinde tazesini yapın. İkinci hafta kullanılmaz sonra yirmibir gün süre ile günde bir kez içmeye devam ediniz, ve kürü bitiriniz.
 
Hatmi Çiçeği Çayının Yapılışı
Hatmi çiçeğinin faydaları arasında yer alan hatmi çiçeği çayı nasıl hazırlanır; dilerseniz hatmi çiçeği çayı hakkındaki bilgilerimizi de sizlerle paylaşalım: Hatmi çiçeği çayı hazırlamak için, kaynatılmış bir fincan suyun içerisine bir tutam hatmi çiçeği atılır, ve karıştırıldıktan sonra, fincanın ağzı kapatılarak, hatmi çiçeğinin bu şekilde iki ya da üç dakika demlenmesi sağlanır. Belirtilen sürenin sonunda ise, hatmi çiçeğinin çayının içilmesi gerekmektedir. Sıcak olarak içilen; ve her seferinde taze olarak hazırlanması gereken hatmi çiçeği çayının günde iki ya da üç sefer içilmesi gerekmektedir. Hatmi çiçeği çayı, öksürüğün giderilmesini olanaklı hale getirecek; bununla birlikte, üst solunum yolu enfeksiyonlarına neden olması muhtemel bakterilerin boğazınıza yerleşmesi olanaksızlaşacaktır. Hatmi çiçeği çayının, boğazınızdaki rahatlama hissine, çok kısa sürede tanık olacaksınız.
Hatmi çiçeği çayı, yedi yaşını doldurmuş olan çocuklar tarafından da içilebilmekle birlikte, hatmi çiçeği çayının içilmesinden sonra, en az yarım saat sigara içilmemesi gerekmektedir. Asitli içeceklerin de, hatmi çiçeği çayının ardından içilmemesi gerekir. Asitli içecekler, boğazdaki tahriş hissini daha fazla tetikleyecektir. Aslında, hatmi çiçeği çayının içilmesinden sonra, mümkün olduğunca bir şey yiyip içmemelisiniz ki, hatmi çiçeğinin içeriğindeki maddeler, boğazınıza daha kolay etki edebilsin…
 
Gülhatmi Kullanımı ve Faydaları
Gülhatmi (Alcea rosea), ebegümecigiller (Malvaceae) familyasından, yaprakları geniş ve yuvarlak, çiçekleri büyük ve türlü renklerde olan çiçekli çok yıllık otsu bir süs bitkisidir.
2-2,5 metreye kadar uzayabilir. Beyaz, pembe, mor, sarı, kırmızı çiçekleri olabilir. Çiçekleri çizgili ya da lekeli olabilir. sifalibitkileriniz. Geniş ve yuvarlak yaprakları kalp biçimindedir. Güneşli, rüzgar almayan yerlerde iyi gelişir. Killi ve besin maddelerince zengin, iyi gübrelenmiş toprakları sever. Ilıman iklimlerde, haziran-ağustos sonuna kadar çiçekli kalır.
 
Gülhatminin bilinen yararları
Balgam söktürür. Vücuda rahatlık verir. Boğaz, bademcik ve diş eti iltihaplarını tedavi eder. Bağırsak iltihaplarını giderir. Vücudun direncini arttırarak beden zindelik ve rahatlık kazandırır. Gribal enfeksiyonların oluşumunu engeller. Nezle rahatsızlığı ve öksürüklü hastalıklara karşı çok faydalıdır.
Diş ve dişeti sağlığının korunmasına yardımcı olur. Bademcik problemleri ve rahatsızlarının oluşmasını önler. Mide ve bağırsak rahatsızlıklarının çözülmesini sağlar ve sancıları keser. On iki parmak ince bağırsak ve kolitte bulunan ülser hastalığını oluşturabilecek mikropları temizler.
Hatmi



Kronik öksürük veya kış aylarında üst solunum yolları enfeksiyonlarına bağlı inatçı öksürüklerde ideal bir yardımcıdır. Kaynamış bir bardak sıcak sütün içerisine bir tutam (4-5 gram) hatmiden ilave edilir ve karıştırılır. Birkaç dakika bekledikten sonra yudum yudum içilir. Günde iki kez tekrarlanabilir. Bu doğal bitki önerdiğim hemen hemen herkes çok memnun kaldıklarını bildirdiler. 6 yaşını doldurmuş çocuklarda bu uygulama yapılabilir.



 
EBEGÜMECİ
 
 
 
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu Ebegümeci ve ebegümecinin faydalarını açıklıyor. Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu'nun Ebegümeci ile ilgili açıklamalarını bu makalede inceleyebilirsiniz...
Ebegümeci, gerçek bir protein ve C-vitamini deposudur. Kalsiyum ve fosfor bakımından bulunmaz bir tabii kaynaktır. Ağız ve Diş temizliği için de Ebegümeci gargarası bulunmaz bir nimettir.
İçerdiği malvidin ve malvin maddeleri sağlıklı Diş eti yapısı için ideal bir yardımcı olmakla birlikte, plaque (plak) önleyici ve de ağızdaki bakterilere karşı da güçlü bir pro-oxidant özelliğe sahiptir.
Bu sayede haftada birkaç defa yapacağınız ağız gargarası, sizi faranjite, bademcik iltihablanmasına (tonsilit) ve sağlıksız Diş etlerinin oluşumuna karşı koruyacaktır.


 
Karışım oranları önemli İBRAHİM SARAÇOĞLU EBEGÜMECİ KÜRÜ

Ebegümeci tanıdığım yüzlerce bitkinin içerisinde en iyi destek özelliğine sahip olanıdır. Doğru bitkisel karışımlarda kullanıldığı taktirde ebegümeci, en güçlü takviye edici ve işlev artırıcı olan bitkilerden bir tanesidir.

Bu gücünü içerdiği gossypin-3-sulfate ve malvidin’den almaktadır. Ebegümeci, yanlış karışımlarda kullanıldığı taktirde, karışımda bulunan diğer şifalı bitkilerin tedavi edici gücünü nerede ise, tamamen ortadan kaldırma özelliğine sahiptir. Bu nedenle ebegümecinin karıştırılacağı bitkilerin ve karışım oranlarının çok iyi bilinmesi ve tanınması gerekir.

Ebegümeci kendisinde bulunmayan ancak diğer bazı bitkilerde bulunan etkin maddelerin tedavi gücünü artıran ve işlev artırıcı (medyatör) maddelere sahip bir bitkidir. Bunu bir örnekle açıklamak istiyorum; Isırgan tek başına akciğer kanserini tedavi etmekte etkilidir. Ancak yeterli değildir. Çünkü ısırganın akciğer kanserine karşı tedavi etme gücü olan etkin maddeleri, yeteri derecede etkili olamamaktadırlar.Tedavi etmekteki başarı oranını yükseltebilmek için medyatör adı verilen maddelere ihtiyaç vardır. İşte bu işlev artırıcı etkin maddeler (medyatörler) Ebegümeci bitkisinde bulunmaktadır.

Kronikleşmiş bademcik ve boğaz iltihaplarında Ebegümeci bitkisinin yukarıda bahsettiğim desteği çok önemlidir. Ebegümecinin karışımlardaki kullanım miktarı çok azdır ancak tedavi için katkısı çok fazladır. Değerli okuyucu, adaçayının boğaz ve bademcik iltihaplarındaki koruyucu ve önleyici gücünü, gerçek bir tedaviye çeviren ebegümecidir.

 Adaçayı ile Ebegümeci karıştırıldığı taktirde kronik boğaz ve kronik bademcik iltihablarına karşı gerçek bir silah oluştururlar. Yıllardır kronik bademcik rahatsızlığı çeken birçok insan tanıdım.

Bu kişilere  adaçayı-Ebegümeci gargarasını tavsiye ettim. Kürü uygulamaya başladıktan kısa süre sonra hemen hemen hepsi bu şikâyetlerinden kurtulduğunu söyledi.

Rutubetten uzak tutun

Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta şudur; adaçayı-Ebegümeci gargarasını özellikle kış aylarında zaman zaman tekrar etmek gerekir. Adaçayı bilindiği gibi günlük hayatta birçok insanın normal çay yerine tercih ettiği bir bitkisel çaydır. Ebegümeci ise, Anadolu’da yapraklarından sarma yapılan, yine yapraklarından ve  körpe ince dallarından salatası yapılan bir bitkidir. Özellikle Akdeniz Bölgesi’nde hemen hemen herkesin tanıdığı bir bitki çeşididir. Ebegümeciyi mevsiminde pazarlarda bulabilirsiniz. Birkaç bağ ebegümecini açık havada ve gölgede kurutabilirsiniz. Soğuk mevsimlerde kurutulmuş olan ebegümecinin yapraklarını, çiçeklerini ve saplarını aşağıda verilen uygulama için kullanabilirsiniz. Kuruttuğunuz ebegümecinin yapraklarını rutubetli ortamlardan uzak tutunuz.

Dişi guatr

Tiroidin genel anlamda büyümesine Guatr adı verilmektedir. Guatrı yeniden oluşan hastaların guatrına halk dilinde dişi guatır adı verilmektedir. Bu terimin bilimsel olarak geçerliliği yoktur.

Yıllar önce araştırdığım ebegümecinin kimyasını tekrar incelediğimde onun özellikle yeniden oluşmuş guatra karşı güçlü bir silah olduğunu gördüm. Ebegümecinin dişi guatra karşı etkili olabilmesi için özellikle taze olarak kullanılması şarttır. Taze yaprak ve saplarından çayının hazırlanarak içilmesi gerekir. Bu anlamda kürünün nasıl yapılacağı günün küründe verilmiştir.

Kronik bademcik enfeksiyonuna karşı kür :


Kaynamakta olan bir bardak klorsuz suya (yaklaşık 150-200 ml) dört-beş gram adaçayını ve iki adet Ebegümeci yaprağını ilave ederek on dakika kısık ateşte kaynatınız. Kaynama süresi tamamlandıktan sonra süzünüz. Soğuduktan sonra gargaraya hazır demektir. Her gün en az üç defa gargara yapılır. Bademcik enfeksiyonunuz ileri derecede ise hiç çekinmeden günde altı-yedi defa gargara yapabilirsiniz.  Bir ay boyunca her gün gargaraya devam ediniz.

Dişi guatra karşı kür :

Kaynamakta olan bir bardak klorsuz suya, taze yaprak ve saplarından oluşan yedi-sekiz gram (iki yemek kaşığı tepeleme) Ebegümeci ilave edilir.Kısık ateşte altı dakika kaynatılır ve sıcakken süzülür ılıyınca yudum yudum günde iki  kez her defasında taze hazırlanarak içilir. Bu küre ara vermeden 15 gün devam edilir. Beş gün aradan sonra kür tekrarlanır ve sonlandırılır. Gerektiğinde tekrarlanabilir.

Dikkat:


Farenjit ve bademcik problemi olanların Sigara ve asitli içeceklerden (kola, soda, maden suyu gibi) özellikle uzak durmaları gerekir. Uygulama larda bu kurala mutlaka özen gösterilmelidir.

Dikkat: Ebegümeci Hamile kalmayı zorlaştırır

Ebegümeci Çukurova bölgesinde çokça tüketilen bir bitkidir. Salatası ve turşusu yapılır, çayı içilir. İlkbahar mevsimiyle beraber, kırmızı, mavi ve beYaz çiçekli olarak çıkmaya başlar. Köylülerimiz, onların ekşimsi tadı olan yapraklarını ve körpe saplarını salatalarında kullanır. Bulgurdan yapılan kısırı, ebegümecinin taze yapraklarının üzerine koyup ekşimsi tadını damaklarında hissedebilirsiniz.

 Enfes bir tadı vardır. Kurutulmuşunun da çayı içilir. Anne olmak isteyenlerin Ebegümeci yemeğinden, salatasından ve çayından uzak durmaları gerekir. Çünkü, yumurtayı kistik yapıya dönüştürme gücü vardır. Hamile kalmayı zorlaştırır.
Bastığın otu ot deyip geçme. Pek çok ot bilmemdiğimiz bir çok derde deva. Ebe gümeci ülkemizde bol miktarda yetişen çok şifalı bir bitki. İbrahim saraoğlu Seda Sayanın programında ebegümecinin faydalarına değindi.
Ülkemizde 8 ebegümeci türü yetişmektedir. Bunlardan en önemlisi, Büyük ebegümeci (M. sylvestris) türüdür. 20-30 cm. arasında boylanabilen bu türün yaprakları yuvarlağımsı biçimli, kenarları dişli, uzun saplı, tüylü, almaşık dizili,
3-7 parçalı ve palmiye gibi damarlıdır. Yaz boyu ve sonbahar başlarında açan pembe renkli, eflatuni çizgili çiçekleri, yaprakların koltuklarından çıkar. Meyveleri 10 parçaya bölünen, olgunlaştığında açılmayan kuru tohumlar halindedir. Bitki, döktüğü tohumlarıyla çoğalır.Ebegümecinin yapraklan büyük oranda yapışkan bitki sıvısı; ayrıca glikoz, pektin, yağ esansları ile az miktarda tanen içerir. Yaprak ve sapları hafif kokulu ve yavan lezzetlidir. Bazı yerlerde sebze olarak yenilir.Tibbi Etkileri ve Kullanımı Tıbbi yararları hatmi ya da gülhatmininkine çok benzeyen ebegümecinin, bu etkileri ve onlardan yararlanma yöntemleri şöylece sıralanabilir:
• Gastrit ve mide ülserlerinde iyileştiricidir.
• Üst solunum yollan nezlesi ile bronşitte göğsü yumuşatıcı; balgam söktürücü ve öksürüğü kesicidir.Bu gibi durumlarda kullanılmak üzere, yaz boyunca ve sonbahar başlarında, bitki çiçekli olduğu sürece, yaprak ve çiçekleri toplanıp gölge ve havadar yerde kurutulur. 2 tatlı kaşığı kurumuş yaprak ve çiçek karışımı üzerine 1 bardak kaynar su dökülerek 10-15 dakika demlendirilip infüzyon hazırlanır. Bu infüzyondan günde üç kez birer bardak içilir.
• Ebegümeci ayrıca ciltteki çıban, yara ve küçük yanıklarda iyileştirici etki yapar.Bunun için, bitkinin taze yaprak ve çiçekler ezilerek hazırlanan yara lapası, bir tülbentin içine konularak, şikâyet edilen yere kompre şeklinde uygulanır.

 
 
Son dönemlerde, adından ve faydalarından sıkça bahsedilen ebegümeci, adeta, Allahın, bizlere bir lütfudur. bu bitkinin, pek çok faydası vardır. Öncelikle sizlere, ebegümecinin genel özellikleri hakkında bilgi vermek istiyoruz. Ardından da, faydalarını anlatalım.
Ebegümeci, şifası çiçeklerinde olan, yapraklari da sebze olarak yenilen, kendi kendine yetisen bir ottur. 20-70 cm boyundadir. Yapraklari sarmaldir. Mayis-Agustos aylari arasinda çiçek açar. Yaprak ve çiçeklerinde fazla miktarda “müsilaj” vardir. Yaprak ve çiçekleri taze iken kullanilir.
* Küçük yapraklı ebegümeci, çit,yol ve eski duvar kıyılarında, harabeliklerde, ama yalnızca insanların yaşadıkları yerlerin çok yakınlarında yetişir.
* Büyük yapraklı ebegümeci ve öteki değişik cinsleri, genellikle, çiçek ve sebze bahçelerinde yetişir. Anadolu’da 8 Malva türü yetişmekte olup, bunların çiçek ve yaprakları bir ayrım yapılmaksızın “Ebegümeci” olarak kullanılmaktadır. Bu bitkilerin hepsi de yapraklarında, çiçeklerinde ve saplarında (bamyada olduğu gibi) bir sümüksel madde içerirler. Küçük yapraklı bitkinin uzun saplarının ucundaki yapraklar, yuvarlak ve çentiklidir. Açık pembeden eflatun rengine kadar değişebilen renkte çiçek açarlar.Bir de yuvarlak meyvesi vardır. Çiçekleri, yaprakları ve sapları, Haziran’dan Eylül’e kadar toplanabilir. Bitki, kurutulduğunda özelliklerinin bir bölümünü yitireceği için, elden geldiğince taze kullanılması gerekir. Ama kurutulmuş bitki yine de kullanılabilir.
FAYDALARI ;
* Göğsü yumuşatır, öksürüğü keser.
* Mide ve barsaklarin düzenli çalismasini saglar, kabızlığı giderir.
* Atesi düşürüp, vücuda rahatlik verir.
* Bogaz ve bademcik iltihablarini giderir.
* Lapasi, çıbanların olgunlaşmasını sağlar.
* Burun kanamasini durdurur.
* Dis eti hastaliklarini tedavi eder.
* mide ağrısını keser.
*Mide bulantısı ve kusmaları önler.
*Nezle, bronşit, nefes darlığı tedavisinde kullanılır.
UYARI: Hamile kalmak isteyenler yada hamile olanlar kesinlikle ebegümeci yememelidir.
 
KULLANIM ŞEKİLLERİ :
ÇAY
: Yalnızca soğuk suda demlendirilmelidir. Yarım tatlı kaşığı bitki (ince kıyılarak kurutulmuş), orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suya akşamdan eklenir, sabahleyin süzülür ve ılıklaştırılır.
KOMPRES : Çay süzüldükten sonra artan posalar biraz suyun içinde ısıtılır, arpa unu ile lapa haline getirilir ve bir bezin üstüne yayılarak, sıcak sıcak uygulanır. Kompresin sıcaklığını yitirmemesi gerekir. Kompres süresi isteğe göre düzenlenebilir.
EL VE AYAK BANYOSU : Iki avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki, 4-5 litre soğuk suya akşamdan eklenir, ertesi gün, elin veya ayağın dayanabileceği kadar ısıtılır ve süzülür. Banyo süresi 20 dakikadır. Banyo suyu, yeniden ısıtılarak iki kere daha kullanılabilir.
 
 
Karaciğer İçin Deve Dikeni Tohumu
 
Bilimsel adı: Silybum marianum, devedikeni tohumu.
Yöresel adları: Akkız, deve kengeri, kengel, kıbbun, meryemana dikeni, sütlü kengel, şevkülmeryem, uslu kenger.
Karaciğeri tüm zehirli ve zararlı maddelerden temizler, karaciğer hücrelerinin yenilenmesinde (regenerasyon) destek olur, en ağır karaciğer hastalıkları için bile rahatlıkla ile kullanılabilir. Bilinen hiç bir yan etkisi yoktur.
Kullanım biçimi: Havanda hafifçe ezilmiş bir tatlı kaşığı dolusu devedikeni tohumu, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar su ile haşlanır, üstü kapalı olarak 10-15 dakika demlendirildikten sonra süzülür.
Günde 3 bardak taze demlenmiş çay, sabah aç karnına, öğlen yemeğinden yarım saat önce ve yatmadan yarım saat önce birer bardak olmak üzere, soğutulmadan ve yudumlanarak içilir.
7 Gün Sağlık
deve dikeninin faydaları
Deve dikeni ve bu bitkiden elde edilen deve dikeni tohumu, ülkemizin de dahil olduğu akdeniz coğrafyasında ve daha geniş tabirle orta kuşak boyunca yer alan bir çok ülkede ve coğrafyada yetişen bir bitkidir. Hatta denebilir ki anadolunun doğal bitki örtüsü olarak kabul edilen birkaç karakteristik bitkiden bir tanesidir. Yol kenarlarında doğal biçimde yetişebilen deve dikeni bitkisinin tohumunun şifavi bir takım özellikleri nedeniyle değişik hastalıklara karşı iyileştirici etkisi ve sağlığa bir takım faydaları ile bilinen bir bitkidir. Deve dikeninin faydaları günümüzde yapılan detaylı araştırmalar ile daha fazla ortaya çıkarken bu bitkinin ilaç biçiminde kullanımının tarih öncesi çağlara uzandığına ilişkin veriler vardır. Roma döneminde hekimlerin ilaç yapmada faydalandıkları bir kaç bitkiden birisi olan deve dikeni ve bu bitkiden elde edilen deve dikeni suyu, safra taşı düşürmek için, içindeki silmarin maddesi dolayısıyla siroz, hepatit gibi karaciğer hastalıklarına bitkisel çözüm üretmek amacıyla, bazı ilaçların zehirleyici etkilerini bertaraf edebilmek için, ve hatta kanseri önleyen bitkiler olması hasebiyle kansere bitkisel çözüm amacıyla, hepatoksisite, besin zehirlenmesi, hazımsızlık ve karaciğer enzimlerinin yüksek değerlerini düşürmek için kullanılan, sağlığa faydaları çok yönlü olan bir bitkidir.
SARILIĞA BİTKİSEL ÇÖZÜM
Deve dikeni sarılık tedavisinde de bir hayli işe yaramaktadır. Doğal çözümler ile sarılık tedavisi yapmak isteyenler için uzmanlar deve dikeni kürünü öneriyorlar. Ayrıca anne sütünü arttıran bitkiler arasında deve dikeni oldukça özel bir yere sahiptir. Bunalım ve depresyon şikayetleri olan kişilerin dertlerine deva olan deve dikeni zehirlenmeye iyi gelen bir bitkidir. Zehirlerin genelde karaciğerde toplanması nedeniyle toksik maddelerin karaciğerden atılmasını hızlandıran silmarin enzimi safra üretimini teşvik etmekte ve bu sayede vücuttaki toksinlerin daha hızlı bir biçimde vücuttan atılımını sağlayan bir tür salgıdır.
DEPRESYONA BİTKİSEl ÇÖZÜM
Deve dikeni aynı zamanda depresyona iyi gelen bitkiler arasında sayılmaktadır. Bunalım ve depresyon şikayetlerini kronik bir biçimde yaşayan kişilerin deve dikeni tohumu tüketmelerinde yarar bulunmaktadır. Doğal antidepresan etkiye sahip olan deve dikeni özellikle mantar zehirlenmeleri ile zehirli toksik etkileri olan kimyasal maddelerden kaynaklanan zehirlenmelerde vücuttan toksin atımına yardımcı olmaktadır. 20. yüzyılın 2. yarısında almanlar tarafından deve dikeninden elde edilmesi başarılan silmarin etken maddesi, silibinin, silidianin, slybin, silicristin gibi devedikeninde bulunan flavanoidlerden bir tanesi olup aynı zamanda kanser önleyici (antikanser) etkiye de sahiptir. Özellikle japon bilim adamları tarafından yapılan araştırmalar neticesinde kadınlarda sıkça görülen meme kanseri ve rahim kanseri gibi kanser türlerinin deve dikeni ile büyük oranda önlenebilmekte ve hastalığın diğer vücut dokularına sıçraması % 90 a yaklaşan oranlarda engellenebilmektedir.
Deve dikeninin zararları ve yan etkileri nelerdir?
Deve dikeni fazla miktarda kullanıldığında müshil etkisi gösterebilmektedir. Bu laksatif (ishal) etki çok şiddetli olmamakta ve hafif seyretmektedir. Her ne kadar anne sütünü artırıcı etkisi olsa da sıvı kaybına neden olduğu için emziren ya da hamilelerde doktor izni olmaksızın kullanılması oldukça tehlikeli sonuçlara neden olabilmektedir. Diğer yandan deve dikeni ketokenozol, itrakenazol,triamsilon türü etken madde içeren ilaçların etkisini azaltabilmektedir. Deve dikeninin kullanımında günlük olarak 400 mg dan fazla tüketilmemesi tavsiye edilmektedir. Önerilen günlük doz miktarı ise ortalama olarak 200-400 mg arasıdır.
Deve dikeninde bulunan besinler: Deve dikeninde sağlığa faydaları bakımından son derece önemli yararları olan flavoliguan, silimarin, silibinin, silidyanin, silikristinin, siliadrin, silibinom, tokoferol sterolleri, kolestrol, kapestrol, atigmesterol, taksifolin, kuarsetin, apigenin, linoleik asit, palmitik asit gibi önemli bir takım bitkisel kimyasallar
 
 
İBRAHİM SARAÇOĞLU ADAÇAYI KÜRÜ

Antibiyotikleri boğaz ve bademcik enfeksiyonlarına karşı koruyucu ve önleyici olarak kullanamayız. Ancak bir hekim kontrolünde teşhisten sonra kullanabilirsiniz.
Oysa adaçayı koruma ve önlemede rahatlıkla kullanabileceğiniz muhteşem bir bitkidir. Ağız hijyenini sağlamada, bademcik ve boğaz enfeksiyonuna karşı önleyici ve koruyucu gücü mükemmel olan adaçayının gargarası ve kürünü öneririm
ADAÇAYI KÜRÜ TARİFİ :

Yaklaşık bir bardak suda bir tutam adaçayı (4-5 gr) 10 dakika kısık ateşte demlenir.

Kullanımı:
Akşam yatağa giderken, çocuklarınızı okula uğurlarken günde iki-üç kez gargara yapınız. Hazırladığınız gargarayı 48 saat rahatlıkla kullanabilirsiniz. Ancak adaçayının içiminde hamileler ilk 3 ay için çok dikkatli olmalıdır. Düşük yapma riskini artırabilir.

Mühim Not: Bir şikâyetiniz var ise  hekim kontrol ve önerilerini ihmal etmeyiniz. Buradaki bilgilerin herhangi bir hastalığı teşhis amacı yoktur, destekleyici ve yardımcı tedavi amaçlıdır.
İbrahim Saraçoğlu, adaçayının faydalarından bahsederken, bademcik ve/veya boğaz iltihabının (faranjit) oluşumuna karşı da gerçek bir koruyucu ve önleyici olduğundan bahsediyor. İlk günlerde gün boyu birkaç defa yapacağınız adaçayı gargarası sizi yeniden dünyaya gelmiş gibi yapacaktır. Daha sonraki günlerde haftada birkaç defa bu gargarayı tekrarlamak sizi bademcik ve boğaz enfeksiyonlarına karşı koruyacaktır.
Adaçayında bulunan cineol, öksürüğü engelleyici bir maddedir. Kısaca, adaçayı hem doğal bir antibiyotik hem de doğal bir öksürük engelleyicidir.
İbrahim Saraçoğlu, adaçayı alırken, özellikle yabani adaçayı almamanız gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor.
Ağız kokusu için Adaçayı
Bademcik iltihabı (tonsilit) olanların sabah kalktıkları zaman ağız kokuları oldukça ağırdır. Boğaz iltihabının neden olduğu bu kokuya karşı İbrahim Saraçoğlu adaçayı ile gargara yapılmasını öneriyor. Hatta adaçayını lavabonuzdan eksik etmemenmiz gerektiğini vurguluyor. Hergün, ağız temizliği yapıldıktan sonra bir defa gargarasını yapmak ağızdaki bakterilere ve de ağız kokusuna karşı güçlü bir engelleyicidir. Hazırlanan adaçayı gargarası üç gün bozulmadan lavabonuzun rafında durabilir.
İbrahim Saraçoğlu Adaçayı Kürü : Bademcik ve boğaz enfeksiyonlarına (farenjit) karşı koruyucu
Yaklaşık bir su bardağı suda bir poşet adaçayı veya bir tatlı kaşığı taze adaçayı on dakika demlenir. Günde 2-3 defa gargarası yapılır. Ayrıca, beraberinde bir ay boyunca hergün bir çay bardağı adaçayı içilir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: Demleme süresi tamamlandıktan sonra bitkiyi daha fazla suyunun içinde bekletmeyiniz mutlaka süzüp ayırınız.
Kronikleşmiş bademcik ve boğaz enfeksiyonları için adaçayı yetersiz kalır. Böyle durumlar için İbrahim Saraçoğlu, Ebegümeci kürü öneriyor.
Bu içerik adaçayının faydaları ibrahim saraçoğlu, ibrahim saracoglu adacayının faydaları, ibrahim saraçoğlu adaçayı kürü, ibrahim saraçoğlu boğaz iltihabına bitkisel çözüm konularını barındırır.
 
ADAÇAYI zayiflama , ADAÇAYININ SAĞLIĞA FAYDALARI

Adaçayı bitkisi, sadece zayıflama ve kilo verme alanında değiş, bir çok hastalığa ve rahatsızlığa bitkisel şifa sunan bir şifalı bitki olarak bilinir. Akdeniz ülkelerinde ve Avrupa kıtasında yetişen Adaçayı, pembe ve mavi çiçekleri ile bilinir.

Adaçayının yararlı olduğu kullanım alanları ve iyileştirdiği hastalıklar arasında böcek zehirlenmeleri, boğaz ağrısı, tonsilit, menapoz sancıları, kuru öksürük, adet sancıları, diş ağrıları, diş ve ağız iltahabı, akciğer hastalıkları, bebeklerde gaz sancısı kolit, Gastrit, Barsak tembelliği ve ses kısıklığı gibi rahatsızlıkların bitkisel çözümü olarak oldukça etkilidir. Zayıflamak için kullanılan Adaçayı yapraklarından elde edilen bitkisel çay ise tam manasıyla iştah kesen ve kilo verdiren özelliklere sahiptir.

Adaçayı Bal karışımının yapılışı:

2 yemek kaşığı adaçayını 300 ml kaynar suya atarak 30 dakika bekletiriz. Daha sonra içerisinde 1 tatlı kaşığı süzme bal ilave ederek her yarım saatte bir bikaç saat boyunca içeriz. Dilerseniz Adaçayı içerisine Limon da atarak elde edilen karışımı gargara yaparak ağzımızda bekletiriz. Daha sonra da yudumlayarak içeriz. Bu karışım, bademcik şişmelerine ve iltihaplarına bire bir çözümdür.

Emziren annelerin ada çayı içmeleri neticesinde Adaçayı içerisindeki mikrop kırıcı bitkisel enzimler anne sütüne geçmekte, bebeğin sağlıklı ve hastalıklara dayanıklı olmasını sağlamaktadır. anne sütünü arttıran bitkiler arasında Adaçayı özel bir yere sahiptir. Kaşıntılara bitkisel tedavi yöntemi olarak Adaçayı içilmesi, Bahama adalarında halk tarafından yaygın bir biçimde kullanılan bir yöntemdir. Özellikle bitkisel ve böcek ısırıkları nedeniyle oluşan egzama ve alerjik reaksiyonlara karşı Adaçayı tedavi edici bir etkiye sahiptir.

Adaçayı özellikle saç beyazlaması şikayeti olan kişilerin de doğal bitkisel yöntemle tedavisi için kullanılabilir. Adaçayı ve portakal kabuğu birlikte kaynatılarak saçlara buhar banyosu yaptırılır. Böylelikle saçlar eskisine göre gözle görülür biçimde siyahlaşır. Diğer bir ifadeyle Adaçayı doğal bir saç siyahlatıcı maddedir. Kellik için de Adaçayı ile saç banyosu etkili sonuç vermektedir. Aşırı terleme tedavisi için de bitkisel bir tedavi yöntemi olarak bolca Adaçayı içmenizi öneriyoruz.

Adaçayı yaprakları ve kökünde bulunan uçucu yağ asitleri, hazımı kolaylaştırır ve midede gevşeme sağlar.

Adaçayının bu denli geniş faydaları ve kullanım alanı olmasına rağmen bizleri asıl alakadar eden konu zayıflama sağlamasıdır. Mide ve bağırsakları gevşetici etkiye sahip olan Adaçayı, hazmı kolaylaştırdığı ve tok tuttuğu için özellikle bitkisel yollardan zayıflamak isteyenlerin vazgeçemeyeceği bir çözümdür. Zayıflatan bitkiler arasında Adaçayı, tok tutucu ve yağ yakıcı özellikleri bir arada barındırdığı için özel bir yere ve öneme sahiptir. Adaçayı yapraklarından bitkisel çay elde edebileceğiniz gibi, diyet çorbalarına, diyet yemekleri için ve daha değişik yollarla zayıflatıcı etkisinden faydalanabilirsiniz. Adaçayını tek başına yapraklarını demleyerek zayıflamak için kullanabileceğiniz gibi, elma sirkesi ve sinameki, Yeşil çay, Biberiye ve Sinameki ile de harmanlayarak karışım bir çay yapabilirsiniz. Bu tür ça
 
Adaçayı aynı zamanda diş otu, meryemiye adlarıyla da bilinmektedir. Yaprakları bitkinin kullanılmakta olan kısımlarıdır. Ada çayının kullanılacak olan yapraklarının taze ve kuru olması gerekir. Adaçayı Mayıs ile Haziran aylarında çiçek açmadan toplanır.
·                                 Ada çayı vücudunuza güç ve kuvvet vermektedir.
·                                 Bademcikler ve boğaz iltihaplarına da iyi gelmektedir Ada çayı.
·                                 Adaçayı çok fazla terleyen kişiler içinde faydalıdır.
·                                 Mide bulantısı içinde Adaçayı iyi bir ilaç niteliğindedir.
·                                 Gaz söktürür, hazmın kolaylaşmasını sağlayıcıdır Ada çayı.
·                                 İshali kesici etkisi de bulunmaktadır Ada çayının.
·                                 Ada çayını aç karnınıza tüketirseniz kan şekerinizi düşürür.
·                                 Menopoza giren kadınlar için Adaçayı mühim bir yardımcıdır.
·                                 Unutkanlık problemleri yaşayan insanlar içinde Adaçayı çok faydalıdır.
·                                 Adaçayı diş sağlığına da faydalıdır. Güçlendirir ve beyazlatıcılıdır.
 
Yüksek tansiyonlu (hipertansiyon) olan kişiler Adaçayını çok kullanması sakıncalıdır çünkü çok tüketilmesi halinde tansiyonu yükseltebilir. Rahim kaslarını uyardığı için gebe kadınlar kullanmamalı. Emziren bayanlarında kullanmaması gerekir, sütün üretimine olumsuz etki yapmaktadır. Ufak çocuklara verilmesi de önerilmemektedir.
Bunların haricinde insanlar üzerinde aşırı tüketim yapılmadığı müddetçe farklı yan tesirleri görülmemiştir.
Adaçayıçayının hazırlanışı; Bir bardak kaynayan suyun içerisine yarım yemek kaşığı ince doğranmış Adaçayını ekleyip ağzını kapatarak demlemeye bırakınız. Kaynatılmamalıdır. Demlemenin ardından süzünüz ve günde 2 veya 3 bardak içilebilir.
Oturma Banyosunun hazırlanışı;Adaçayı yaprakları 2 avuç alıp soğuk suyun içinde bir gece bekletilir ve ertesi gün kaynamaya yakın hale gelene kadar ısıtılır. Beş dakika kadar demlendikten sonra süzülür ve banyo suyunun içerisine konularak karıştırılır.
Adaçayı gargarasının hazırlanışı; 1,5 çorba kaşığı kurutulmuş ve doğranmış Adaçayı yaprakları 2 bardak soğuk olan suyun içerisine atılıp ateşe koyunuz. Kaynama noktasına ulaştığında ocağın altını söndürünüz. Üzerine kapakla kapatıp demlenmeye bırakınız ve 15 dakika kadar demleyiniz. Demlenmesi bitince süzerek günde sıkça 10 dakikalık sürelerle gargara yapılmalıdır.
Adaçayı Sirkesi; Geniş ağızlı bir şişenin içine Adaçayının çiçeklerini koyup, çiçeklerin üzerini kaplayacak kadar üzüm sirkesini ilave ediniz. Yaklaşık 14 gün süresince güneşin altına veya sıcaklığın yüksek olduğu bir yerde zaman, zaman çalkalanarak bekletilir. Daha sonrada süzülerek kullanılır.
  
    ADA ÇAYI
 
Diğer İsimleri : Kutsal bitki, Salvia officinalis, Feuille de sauge, Salvie folium, Sauge
 
Botanik Bilgi: Ballıbabagillerden; özellikle Akdeniz bölgesinde yetişen ıtırlı bir bitkidir.30-75 cm. arasında boylanabilen adaçayı türleri, kışın yapraklarını dökmeyen, dayanıklı otsu ya da çalımsı bitkilerdir. Menekşeye benzeyen çiçekleri haziran – temmuz aylarında açar.  Kare kesitli tüylü gövdesi, bitkinin ikinci yılında odunsulaşır. Genellikle yakıcı kokuşu olan gri-yeşil yaprakları, bazı türlerde alacalı, hatta kırmızı ve mor renklerde olur. Çift dudaklı, derin hazneli çiçekleri genelde mor-mavi renkli iken, seyrek olarak beyaz ya da pembe renkli çiçek açan türleri de görülür. Bitkinin minik tohumları koyu kahverengi ve yumurta biçimlidir. Genelde tohumuyla kendiliğinden çoğalan adaçayı bitkisi, istenirse gövde çelikleriyle de üretilebilir.
 
Bilinen Bileşimi : Eterik yağ ( tuyon, sineol, borneol, pinen ), saponin, tanen, glikozid, pikrosalvin, reçine, fumarik asid, irsol asidi, oleanol asidi,ntriacoton, flavon, asparagin , uvaolpa radifenol.
 
Faydaları
Şekerli hastaların sinirlerini teskin eder.
Midevidir. Sindirimi kolaylaştırır.
Dispepsi (hazımsızlık) durumunda çok etkili bir gaz söktürücüdür.
Gece terlemelerini en aza indirger.
İdrar söktürücüdür.
Kadınlarda dölyatağı kaslarını uyarır. Aybaşı düzensizliklerini ve aşırı sancıları giderir.
Östrojen hormonu içerir. Menopoz dönemi sıkıntılarını azaltır.
Adaçayının içerdiği uçucu yağ, mukoza zarlarını iyileştirdiği için ağız, dişeti ve dildeki şikayetlerle boğaz ve bademcik enfeksiyonlarına karşı iyileştiricidir.
Bitki, antifungal etkiler taşır. Yani ciltteki mantarlara sürülürse onları yok eder.
Adaçayı yaraların iyileşmesini hızlandırır.
Adaçayı dişleri beyazlatır ve sağlamlaştırır.
 
Not : Grip ve nezle salgınlarında oturduğunuz odada adaçayını kekikle beraber kaynatırsanız odayı dezenfekte eder.
 
Yan Tesirleri : Tansiyonu yüksek olanlara günde 1 bardaktan fazlası yasak. Hamilelere ve karaciğer iltihabı olanlara yasak. Erkeklerde cinsel gücü azaltır, kadınlarda ise artırır.
 
Kullanım Biçimleri:Çay Hazırlamak: Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış kuru yaprak, bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır ve üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak içilir. Taze bitki kullanılması durumunda 4-5 dakika demleme süresi yeterlidir.Çalkalama/Gargara: 2-3 tatlı kaşığı kurutulmuş ve ince kıyılmış yaprak, 2 bardak soğuk suya eklenir ve ateşe konur. kaynamaya başlayınca ocaktan indirilir ve üstü kapalı olarak 15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde pek çok kere 5-10 dakika süreli gargaralar yapılır.
Tentür Kullanımı: Günde 3 kere, 15-20 damla kadar D2 inceltisindeki tentür, yarım kahve fincanı suya eklenerek alınır. Çay olarak kullanılabildiği her yerde tentür de kullanılabilir.
Karışımlar: Gargaralarda ve çalkalamalarda kekikle, sindirim sorunlarında ise Mayıs papatyası ile eşit oranda karıştırılır.
Adaçayı Sirkesi: Geniş ağızlı bir şişe, çayır adaçayı çiçeği ile doldurulur, çiçeklerin üstüne çıkacak kadar doğal üzüm sirkesi eklenir ve şişe 14 gün güneşte veya sıcak bir ortamda, arada bir çalkalanarak bekletilir ve süzülür.
Oturma Banyosu: İki avuç dolusu yaprak soğuk suda gece boyunca bekletilir. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılır, 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir.
 
 
Altın Otunun Faydaları – Altın Otu Faydaları
- İdrar Söktürücü: Altın başak otu ayrık otu kökü ile beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Böbrek Kumları: Altın başak otu mısır püskülü ile beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Mesane yolu iltihabı: Altın başak otu biberiye ile beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Gastrit: Altın başak otu kantaron ile beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Varis: Altın başak otu kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Egzama: Altın başak otu şahtere ile beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Gaz söktürücü: Altın başak otu nane ile beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Yara: Altın başak otu öğütülüp yaralara ekilir.altın başak otu pelin otuyla ile beraber kaynatılıp pansuman yapılır.
- İltihap: Altın başak otu öğütülüp yaralara ekilir.altın başak otu pelin otuyla ile beraber kaynatılıp pansuman yapılır.
– Altın Otu Normalde herhangi bir yan tesiri yoktur. Yahudi Otu, Altın Asa, Altın Başak, Ölmez Çiçek olarak da bilinir. Hem mesane hemde bağırsaklara nüfuz edip şifa verir. İçindekiler:Saponinler, Flavon, Glizokidler, P vitamini
Kullanım Şekli:Bir fincan kaynamış suyun ( 150 ml ) içine bir tatlı kaşığı kurutulmuş bitkiden konulur 10 dk demlenmesi beklenir Sabahları aç karnına bir fincan içilir istenirse akşamları da bir fincan içilebilir. Romatizma ve kireçlenmede çok etkilidir.
Altın Otu Faydaları İbrahim Saraçoğlu:

İdrar söktücü
Safra ve pankreas salgısını arttırıcı
Mide öz suyunu arttırıcı
İdrar yollarındaki taşları düşürmede etkili
Prostat ve idarar yolları iltihaplarında etkili
Basurda etkili
Romatizma ve kireçlenmede etkili

Kullanım Şekli:Bir fincan kaynamış suyun ( 150 ml ) içine bir tatlı kaşığı kurutulmuş bitkiden konulur 10 dk demlenmesi beklenir Sabahları aç karnına bir fincan içilir istenirse akşamları da bir fincan içilebilir. Romatizma ve kireçlenmede çok etkilidir.
 
HİNDİBA    (CIRTLIK)
 
Latince ismi : Cichorium endiva Yöresel adları: Radika, arslandişi Bitki özellikleri: Her tür toprakta yetişebilir. Bahçe çimlerinin arasında bile görülebilir. Uzun yapraklar rozet biçiminde, hemen toprağın üstünde toplanmıştır, kenarları derin loplu ve dişlidir. İçi boş olan uzun sapın ucunda sarı bir çiçeği vardır. Çiçek solduğunda, yerine oluşan tohum başağı, beyaz ve yuvarlak bir tüy topunu andırır. Mart-mayıs aylarında çiçeklenir. Sap ve yaprakların hafif acımsı bir tadı vardır. Bileşim: Vitaminler, acı maddeler, triterpen, sterol, carotin, flavon, tanen, mineraller(bolca kalsiyum), uçucu yağlar, inulin. Toplama ve hazırlama: Nisan-mayıs aylarında, köküyle birlikte çıkarılır. Gölgelik ve havadar bir yere asılarak kurutulur. Daha sonra, kök ve yapraklar ince kıyılarak kullanıma hazırlanır. Ama o her mevsimde taze olarak da toplanarak, salatalarda kullanılır. Kullanım alanları ve biçimleri: Hindiba, genel anlamda böbreklerin ve karaciğerin çalışma kapasitesini fevkalade yükseltir. Katılgandokuyu(bağdoku) çok olumlu etkileyerek, yeterli oranda kanın tüm hücrelere ulaşmasına yardımcı olur. İçerdiği etkin maddelerin birlikte oluşturduğu etki sayesinde, güçsüz kişilerin güçlenmesini sağlar. Romatizma ve gut hastaları, ilkbahar ve sonbaharda mutlaka 2-4 haftalık bir hindiba kürü yapmalıdırlar. Şikayetleri kesinlikle azalacaktır. Ayrıca, şeker hastaları için de bazı rahatlıklar sağlayabilir. Hindiba ayrıca, safrakesesi taşlarının oluşumunu ve irileşmesini önler. Oluşmuş olan taşları eritemez, ama ağrıları ve öteki rahatsızlıkları azaltabilir. Safra azlığı, mide ve bağırsaklarda oluşan şişkinlik ve sindirim bozukluklarında çok başarılıdır. Hindiba değişik biçimlerde kullanılabilir. Hindiba salatası: Bitki ayıklanıp yıkandıktan sonra, bir süre de sirkeli suda bekletilerek iyice temizlenmelidir. Bütün veya kıyılmış yapraklar, üstüne zeytinyağı ve limon eklenerek, yemeklerden önce yenir. Hafif acımsı bir tadı vardır, ama kesinlikle rahatsız edici değildir. Hindiba özsuyu: Taze bitki iyice yıkandıktan sonra, henüz ıslakken mutfak robotuna atılarak suyu sıkılır. Yemeklerden önce 1-3 kahve fincanı dolusu içilebilir. Özsu uzun süre saklanamaz. Hindiba çayı: Kök ve yaprak karışımı ince kıyılmış olarak, 1-2 tatlı kaşığı dolusu 1 bardak suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine geldikten sonra, 1 dakika kadar kaynatılır ve ocaktan çekilir. 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak çay, tatlandırılmadan, yemeklerden önce içilir. Yan etkiler: Bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Kara Hindiba (Taraxacum officinale), Arslandişi ve Radika adlarıyla da tanınır. Nisan ve Mayısta tüm tarla kıyılarında, çayırlarda ve çimenlerde çiçeklenir. Her yıl bu çiçek halısını büyük bir zevkle izleriz. Bu tür, sarı çiçekli, çok yıllık, süt taşıyan küçük bitkilerdir. Yapraklar rozet halinde tabanda toplanmış olup, kenarları derin loblu ve dişlidir.Rozet yaprakları bazı kentlerimizde ilkbaharda sebze olarak satılmaktadır.Bitki çok ıslak yerleri sevmez. Yapraklar çiğnenmeden önce, kökler, ilkbaharda veya sonbaharda, çiçek sapları ise, çiçeklenme sırasında toplanır. Bitkinin tümü şifalıdır. Her ilkbaharda bitkinin tümü toplanarak ve haşlanmış patates ve haşlanmış yumurta ile karıştırılarak güzel bir yemek hazırlanabilir. (Referans1: M.Treben). Yabani Hindiba (Cichorium intybus L.) 1 m'ye kadar yükselebilen çok yıllık otsu bir bitki olup, yaprakları parçalı ve tüylüdür. Çiçekleri açık mavi ve nadiren beyaz renklidir. Anadolu'da yaygın bir bitkidir. Özellikle boş tarlalarda ve yol kenarlarında yetişir. Inülin, uçucu yağ, acı maddeler ve glikozitler taşımaktadır. Kavrulmuş köklerinin toz elde edilmesiyle elde edilen ürün Avrupa'da kahve yerine kullanılmaktadır. Hindiba-i berri adıyla da bilinir (Referans2: T.Baytop). Hindiba'nın bir de sebze olarak kullanılan (Cichorium endivia L.-Compositae) türü vardır. Bu tür 50-100 cm boyunda, 1-2 yıllık, yaprakları parçalı ve tüysüz otsu bir bitkidir. Türkiye'de yabani olarak bulunmaz. Bahçe ve bostanlarda (İstanbul, Bursa) sebze olarak yetiştirilmektedir. İbn-i Sina bu bitkinin yapraklarının yıkanmadan ve soğuk su ile yapılan ekstrelerinin kullanılmasının gerektiğini savunan özel bir kitapçık hazırlamıştır. "Hindiba Risalesi" denilen bu kitapçıktan yazmalar İstanbul kütüphanelerinde bulunur. "Bostan Hindibası, , Frenk Salatası, ve Göynek adlarıyla da bilinir (Referans2: T.Baytop). Kara Hindiba'nın en önemli iki özelliği, safra kesesi ve karaciğer hastalıklarında oldukça başarılı oluşudur. Karaciğeri en olumlu etkileyebilen bitkilerden biridir. Günde yenilen 5-6 çiçek sapının, kronik karaciğer iltihaplarında iyileşme sağlayabilir . Bu saplar şeker hastalığına da iyi gelebilir. Şeker hastaları bu saplardan günde 10 tane kadar, bitki çiçekli olduğu sürece yiyebilirler. Saplar çiçekleri ile birlikte yıkandıktan sonra çiçekler koparılır ve saplar yavaş yavaş çiğnenerek yenir. Bunlar acımsı, gevrek ve suludur ve kıvırcık salatanın tadını andırırlar. Sık sık hastalanan ve kendilerini kötü hisseden kişiler, 14 günlük bir hindiba çiçek sapı kürü uygulayabilirler. Bu kürün etkisi sizi şaşırtacaktır. Ama bu saplar daha başka hastalıklarda da yardımcı olurlar. Deri kaşıntılarını, egzamaları ve temriyeleri iyileştirebilirler. Mide sıvılarını düzene sokar ve mide de birikmiş maddeleri temizler. Taze çiçek sapları karaciğer ve safrakesesinin çalışmalarını düzenler. Hindiba, içerdiği mineral tuzların yanı sıra, metabolizma hastalıklarına karşı çok önemli maddeleri de içerir. Kan temizleyici etkisi sayesinde, romatizma ve gut hastalıklarında da yardımcı olabilir. Eğer taze çiçek sapı kürü 4 hafta sürdürülecek olursa, beze şişkinlikleri de yok olabilir. Sarılık ve dalak hastalıklarında da hindiba başarıyla kullanılabilir. Hindiba kökü, çiğ yenildiğinde veya kurutulup çay biçiminde kullanıldığında, kan temizleyici, sindirim kolaylaştırıcı, ter ve idrar söktürücü ve canlandırıcı etkilere sahiptir. Bu kökler kanı inceltir ve kanın koyu olması halinde başarıyla kullanılabilir. Eski bitki kitapları, hindiba yapraklarının ve köklerinin kaynatılarak, suyunun kozmetik olarak kullanıldığını yazıyorlar. Kadınlar gözlerini ve yüzlerini onunla yıkıyor ve böylece saf bir görünüm kazanabileceklerine inanıyorlardı. Bu bitki, kış dinlenmesine çekilen bitkilerden değildir ve yaprakları kar altında bile gelişir. Her yıl ilkbaharda, hindiba çiçeklerinden, çok lezzetli sağlığa yararlı bir pekmez yapılabilir (Referans1: M.Treben). Bu değerli bitki eskiden beri çok önemli bir yere sahip olmasına rağmen ne yazık ki, pek çok kişi tarafından tanınmaz ve zararlı bir ot olarak bilinir. ergenlik sivilceleri ısırgan otunun ve hindibanın kan temizleyici özelliklerini sayesinde iyileştirilebilirler.
 
 
Hindibanın Faydaları Nelerdir?
Birçok yörede birçok farklı isimle anılan hindiba bitkisinin bir adı da frenk salatasıdır. Bu yöresel ismi almasının sebebi bir nevi salatalarda kullanılması olabilir. Birçok ülkede ve birçok bölgede kolaylıkla yetiştirilerek farklı şekillerde kullanılabilir. Baharat özelliği ile iştah açar. Sindirim sistemine de etki ederek hazmı kolaylaştırır. Romatizma kaynaklı kemik ağrıları için de büyük fayda sağlar. Bu tedavi yöntemi için ilkbahar aylarında uygun şekilde kullanılabilir. Ağrıların geçmesi için uzun süre ve düzenli bir şekilde kullanılmalıdır. Düzenli şekilde kullanıldığında ağrılar azalır ve kemiklerdeki hareket kabiliyeti artar.
Bu şifalı bitki, bostan hindibası, güneyik gibi yöresel isimlerle de anılır ve vücut için birçok faydası vardır. Bitkinin bilinen ve en etkili özelliklerinden biri karaciğere çok faydalı olmasıdır. Karaciğerinizin sağlıklı olması ve karaciğer hastalıklarının önlenmesi için mutlaka tüketilmelisiniz. Eski zamanlarda bile karaciğeri toksinlerden arındırdığı ve kanı mikroplardan kurtardığı düşünülüyordu. Halsizliği yok edici, ateş düşürücü, direnç arttırıcı özellikleri de bulunan bu şifalı ve faydalı bitki ile safra kesesini hastalıklara karşı korumak da mümkündür.
Ayrıca şeker hastalarının da hindiba sapları yiyerek şifa bulması olasıdır. Şeker hastalığı genellikle birçok kişinin korkulu rüyasıdır. Fakat artık düzenli olarak hindiba tüketimi sayesinde şeker hastalığının zararlı etkisinden kurtulabilirsiniz. Sindirim sisteminizi düzenleyici etkisi de bulunur. Bu şekilde sindirim sorunları yaşamanız artık hayal olacak. Bağırsakları yumuşatan, hazmı kolaylaştıran, idrar ve gaz söktüren bu şifalı bitki sizi sindirim sorunlarınızdan kurtaracak ve rahat bir nefes alacaksınız. Göyhek olarak da isimlendirilir. Diğer bir faydası da safra kesesi taşlarınızın büyümesini önlemesidir. Hatta eski zamanlarda Mısır’da karaciğer ve safra kesesi hastalıklarına karşı kullanılıyormuş. Hindiba tüketmeniz sayesinde safra kesesi taşınız oluşmayacak, eğer varsa da büyümesi önlenecektir. Gut hastalığının çaresini de bu şifalı bitkide bulabilirsiniz.
Hindibanın kahve yerine kullanılması da bize sinir sistemini uyarıcı ve uyku açıcı özelliği olduğunu göstermektedir. Pankreas salgılarını da uyarır. Vücudunuzdaki glikoz miktarını da ayarlamaya yardım eder. Kolesterole de iyi gelen hindiba ile birçok hastalığınıza şifa bulabilirsiniz.
 
Hindibanın Zararları Nelerdir?
Her bitkinin yararları olmasının yanında fazla tüketimi vücudunuza zarar verebilir. Bu bitki de fazla tüketilirse dalağınıza zarar verebilir. Zararını bal ve sirke içerek engelleyebilirsiniz. Ama biz yinede fazla hindiba tüketmemenizi öneririz.
Hindiba Bitkisinin Faydaları, Bitkisel Tedavide Kullanılması
Bitki Adı: Hindiba
Latincesi: Cichorium intybus
Diğer Adları: Güneğik, Hindibağ, Yabani hindibağ, Radika
Detaylı Açıklama:
Bilesikgiller familyasindandir. Anayurdunun Hindistan, Endonezya ya da Misir oldugu sanilmaktadir. Anadolu'nun her yerinde ekilmemis tarlalar, yol kenarlari ve bayir sirtlarinda yabani olarak yetisir. 50-100 cm. kadar boylanabilen dayanikli otsu bitkidir, ince tüylerle kapli içi bos dallara ayrilan sert yapili gövdesi; alti tüylü, kenarlari disli, rozetler olusturan yapraklari; açik mavi renkli, bazen morumsu taç yapraklariyla haziran-eylül aylari arasinda açan çiçekleri vardir. Toprakta 20 cm. derinlige kadar inen aci sütlü bir kazik kökü vardir. Hindiba, döktügü tohumlariyla çogalir. Hindibanin yapraklarinda inülin ve birtakim sekerler; köklerinde inülin, seker ve intybus adli madde bulunur. Tadi eksi, acimsi olsa da sagliga çok yararli körpe yapraklari toplanip sebze olarak pisirilir ya da çigken salatalara konularak yenir. Bitkinin kazik kökleri sonbaharda topraktan sökülüp kurutulur. Taze kökündeki sütle dag sakizi denilen bir tür sakiz yapilir.
Tibbi Etkileri ve Kullanimi
Tüm bölümlerinin tibbi etkileri güçlü olan hindibanin bedene yararli olanetkileriyle bunlardan yararlanma yöntemleri söylece özetlenebilir:
• Bedeni güçlendiren kuvvetli bir toniktir.
• Istah açicidir.
• Idrari söktürür.
• Kani temizler.
• Müshil etkisi vardir.
Bu etkilerinden yararlanmak üzere, bitkinin sonbaharda topraktan sökülen kökü parçalanarak gölgede kurutulur. Kuru kök parçalarindan 2-3 tatli kasigi alinip suda kaynama noktasina kadar isitilip sonra ates kisilarak 15-20 dakika daha isitma sürdürülür. Böylece hazirlanmis olan dekoksiyondan günde iki kez birer bardak içilebilir.
• Ayrica bedende olusan yangilari azaltir.
Bu etkisini saglamak için de, bitkinin topraküstü yesil bölümleri ezilerek yara lapasi hazirlanir ve yangili yerlere distan uygulanir.
 
 
Kara HindibaKara Hindiba (Taraxacum officinale), Arslandişi ve Radika adlarıyla da tanınır.
 
Çimenliklerde rahatsız edici bir ot olarak görülen bitki, acı çeken insanlık için çok güçlü bir şifa kaynağıdır. Nisan ve Mayısta tüm tarla kıyılarında, çayırlarda ve çimenlerde çiçeklenir. Her yıl bu çiçek halısını büyük bir zevkle izleriz. Bu tür, sarı çiçekli, çok yıllık, süt taşıyan küçük bitkilerdir. Yapraklar rozet halinde tabanda toplanmış olup, kenarları derin loblu ve dişlidir.Rozet yaprakları bazı kentlerimizde ilkbaharda sebze olarak satılmaktadır.Bitki çok ıslak yerleri sevmez. Yapraklar çiğnenmeden önce, kökler, ilkbaharda veya sonbaharda, çiçek sapları ise, çiçeklenme sırasında toplanır. Bitkinin tümü şifalıdır. Ben her ilkbaharda bitkinin tümünü toplayarak salata yapmayı veya akşam yemeği olarak, haşlanmış patates ve haşlanmış yumurta ile karıştırarak hazırlamayı adet edindim (Referans1: M.Treben).
Yabani Hindiba (Cichorium intybus L.) 1 m'ye kadar yükselebilen çok yıllık otsu bir bitki olup, yaprakları parçalı ve tüylüdür. Çiçekleri açık mavi ve nadiren beyaz renklidir. Anadolu'da yaygın bir bitkidir. Özellikle boş tarlalarda ve yol kenarlarında yetişir. Inülin, uçucu yağ, acı maddeler ve glikozitler taşımaktadır. Kavrulmuş köklerinin toz elde edilmesiyle elde edilen ürün Avrupa'da kahve yerine kullanılmaktadır. Hindiba-i berri adıyla da bilinir (Referans2: T.Baytop). Hindiba'nın bir de sebze olarak kullanılan (Cichorium endivia L.-Compositae) türü vardır. Bu tür 50-100 cm boyunda, 1-2 yıllık, yaprakları parçalı ve tüysüz otsu bir bitkidir. Türkiye'de yabani olarak bulunmaz. Bahçe ve bostanlarda (İstanbul, Bursa) sebze olarak yetiştirilmektedir.Eskiden beri tedavide çok önemli bir drogdur. Dioscorides döneminden beri tedavi kitaplarında kayıtlıdır. İbn-i Sina bu bitkinin yapraklarının yıkanmadan ve soğuk su ile yapılan ekstrelerinin kullanılmasının gerektiğini savunan özel bir kitapçık hazırlamıştır. "Hindiba Risalesi" denilen bu kitapçıktan yazmalar İstanbul kütüphanelerinde bulunur. İslam inancına göre Hindiba yaprakları yıkanmadan yenilmelidir. Çünkü "Hindiba üzerine cennet çisintisinden damlar.". Bostan Hindibası, , Frenk Salatası, ve Göynek adlarıyla da bilinir (Referans2: T.Baytop).
Kara Hindiba'nın en önemli iki özelliği, safra kesesi ve karaciğer hastalıklarında çok başarılı oluşudur.Tanınmış bir karaciğer uzmanı, bu bitki hakkındaki soruma yanıt olarak (Referans1: M.Treben), karaciğeri en olumlu etkileyebilen bitkinin hindiba olduğunu söylemişti. Günde yenilen 5-6 çiçek sapının, kronik karaciğer iltihaplarında ( sağ kürek kemiğinin altına kadar uzanan keskin sancılar ) hızlı bir iyileşme sağladığını artık çok iyi biliyorum (Referans1: M.Treben) . Bu saplar şeker hastalığına da iyi geliyor. Şeker hastaları bu saplardan günde 10 tane kadar, bitki çiçekli olduğu sürece yemelidirler. Saplar çiçekleri ile birlikte yıkandıktan sonra çiçekler koparılır ve saplar yavaş yavaş çiğnenerek yenir. Bunlar acımsı, gevrek ve suludur ve kıvırcık salatanın tadını andırırlar. Sık sık hastalanan ve kendilerini kötü hisseden kişiler, 14 günlük bir hindiba çiçek sapı kürü uygulamalıdırlar. Bu kürün etkisi sizi şaşırtacaktır. Ama bu saplar daha başka hastalıklarda da yardımcı olurlar. Deri kaşıntılarını, egzamaları ve temriyeleri iyileştirebilirler. Mide sıvılarını düzene sokar ve mide de birikmiş maddeleri temizler. Taze çiçek sapları ayrıca hiç ağrısız, safrakesesi taşlarını söker, karaciğer ve safrakesesinin çalışmalarını düzenler. Hindiba, içerdiği mineral tuzların yanı sıra, metabolizma hastalıklarına karşı çok önemli tedavi edici ve yapıcı maddeleri de içerir. Kan temizleyici etkisi sayesinde, romatizma ve gut hastalıklarında da yardımcı olur. Eğer taze çiçek sapı kürü 4 hafta sürdürülecek olursa, beze şişkinlikleri de yok olur. Sarılık ve dalak hastalıklarında da hindiba başarıyla kullanılır. Hindiba kökü, çiğ yenildiğinde veya kurutulup çay biçiminde kullanıldığında, kan temizleyici, sindirim kolaylaştırıcı, ter ve idrar söktürücü ve canlandırıcı etkilere sahiptir. Bu kökler kanı inceltir ve kanın koyu olması halinde başarıyla kullanılabilir. Eski bitki kitapları, hindiba yapraklarının ve köklerinin kaynatılarak, suyunun kozmetik olarak kullanıldığını yazıyorlar. Kadınlar gözlerini ve yüzlerini onunla yıkıyor ve böylece saf bir görünüm kazanabileceklerine inanıyorlardı. Bu bitki, kış dinlenmesine çekilen bitkilerden değildir ve yaprakları kar altında bile gelişir.
Her yıl ilkbaharda, hindiba çiçeklerinden, çok lezzetli sağlığa yararlı bir pekmez yaparım (Referans1: M.Treben). Annem günün birinde, önlüğünü hindiba çiçekleriyle doldurmuş bir kadına rastlamış ve şimdi anlatmak istediğim hindiba pekmezinin nasıl yapılacağını ondan öğrenmiş. Bal tadındadır ve içerdiği asitler nedeniyle gerçek balı yiyemeyen, örneğin böbrek hastalıkları, hindiba pekmezini rahatlıkla yiyebilirler. Bu değerli bitki eskiden beri çok önemli bir yere sahip olmasına rağmen ne yazık ki, pek çok kişi tarafından tanınmaz ve zararlı bir ot olarak bilinir. Bir tören sırasında bayrak taşıyan delikanlının yüzünün ergenlik sivilceleri yüzünden berbat bir durumda olduğunu gördüm (Referans1: M.Treben). Delikanlının annesine, ısırgan otunun ve hindibanın kan temizleyici özelliklerini anlatmaya çalıştım. Büyük kent insanı olmayan, kasabamızın yerlisi bu kadın, hindibayı tanımıyordu bile. Ona bu bitkileri tanıtmaya çalıştığımda (Referans1: M.Treben), sinirlenerek, oğlunun önüne böyle otlar koyamayacağını söyledi!
Kullanım Biçimleri :
Çay hazırlamak: Yarım tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış kara hindiba kökü, bir su bardağı dolusu suya akşamdan eklenir, ertesi sabah kaynama derecesine kadar ısıtılır ve süzülür. Bu çay, kahvaltıdan yarım saat önceye ve yarım saat sonraya bölünerek, yudum yudum içilir.
Bitki salatası: Taze bitkinin köklerinden ve yapraklarından hazırlanır.
Çiçek sapları: Çiçekleriyle birlikte yıkanan kara hindiba sapları, çiçeklerinden ayrılarak, günde 5-10 tane yenebilir.
Hindiba Pekmezi : İki avuç dolusu kara hindiba çiçeği bir litre soğuk suya eklenir ve hafif ateşte kaynamaya bırakılır. Taşmak üzereyken ocaktan indirilir ve sabaha kadar bekletilir. Ertesi gün hepsi bir süzgece boşaltılır ve çiçekler iyice sıkılır. Bu suyun içine bir kilo şeker eritilir ve ince dilimler halinde yarım limon eklenir. ( limon suyu da sıkılabilir ). Daha fazla limon pekmezi ekşitebilir ! Tencere kapaksız olarak ocağa konur. Vitaminlerin yitirilmemesi için, ısının çok düşük olması gerekir. Fazla sıvı böylece, kaynamaya gerek kalmadan buharlaşır. Elde edilen kütle bir veya iki kere soğumaya bırakılarak, pekmezin en iyi kıyama gelmesi sağlanır. Uzun süre beklediğinde şekerlenmemesi için, yoğunluğunun fazla olmaması gerekir. Ama ince de olmamalıdır, yoksa bir süre sonra ekşimeye başlar. Kahvaltı ekmeğine sürülebilecek kıvamda, çok lezzetli ve ağdalı bir pekmez olmalıdır.
 
KARAHİNDİBA ÇAYININ SAĞLIK AÇISINDAN ÖNEMİ
Şifalı bitkiler alışılmış yöntemlerin dışında kullanılan destek tedavilerdir. Aslına bakarsanız günümüz eczanelerinde satılan ilaçlarını bileşimine bakıldığında bir çoğunun da kaynağını tabiaatan aldığını görmekteyiz. Sözün özü şifalı bitkiler, geleceği garanti almak adına hakkında yeni şeyler söylenmesi gereken tedavi metotlarıdır.
Yukarıda da değinildiği gibi karahindiba çayı hususan karaciğer ve safra kesesi dostu bir bitkidir. Karahindiba çayı özellikle karaciğer problemleri (taraxacin olarak bilinen bir madde nedeniyle) tedavisinde yararlıdır. Taraxacum safra yolları iltihabını azaltır, karaciğer fonksiyon artırabilir ve safra taşlarını engellemeye yardımcı olabilir. Ayrıca korkutucu hastalıklardan olan sarılık ve hepatit gibi hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır. Ayrıca;
·                                 Karahindiba çayı en etkili bitkisel diüretiklerden biridir. Bu bitki idrar çıkışını artırır, idrarda da potasyum kaybını azaltır.
·                                 Karahindiba çayı bol oranda antioksidanlar içerir. Bu ise bakteri ve virüsler defetmek için bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olabilir.
·                                 Karahindiba çayı kan kolesterol düşürücü, kan dolaşımını artırıcı, kilo vermeye yardımcı olur. Bununla birlikte romatizma ve artrit ile ilgili iltihabı azaltmada başarılı sonuçlar verir.
·                                 Aynı zamanda mesane ve böbrek taşlarının önlenmesine yardımcı olduğu düşünülmektedir.
KARAHİNDİBA ÇAYI NASIL YAPILIR?
Karahindiba çayının güçlü ve acı bir tadı vardır. Geç sonbaharda hasat edilen yapraklar daha az acıdır. Hasat için başka iyi zaman bahar içinde çiçekler açmadan öncedir. Seçimde karahindiba bitkisinin genç, geniş yaprakları ve nemli ve zengin toprakta yetişenleri tercih edilmelidir.
Hazırlanması
·                                 Bir litre kadar su kaynatılır
·                                 Kaynadıktan sonra altını kısın
·                                 2 yemek kaşığı (temizlenmiş ve doğranmış) taze karahindiba kökü ekleyin
·                                 Kapak kapalı tutularak, bir dakika kadar kaynatın
·                                 Isı kaynağından kaldırın
·                                 2 yemek kaşığı ekleyin(taze alınmış ve doğranmış)
·                                 40 dakika kadar demlenmesini bekleyin
·                                 Süzerek karahindiba çayını kullanıma hazır hale getir
 
Karahindiba (Taraxacum officinale), papatyagiller (Asteraceae) familyasından yaygın bir bitki türü. Çiçekleri sarı, yaprakları yeşil olsa da bitkinin adına “karahindiba” denilmiştir.
Yol kenarı, hendek ve çayırlarda yetişen, sarıçiçekli bir bitkidir. Genellikle 20-30 cm boylarındadır, fakat 1 metreye kadar da uzayabilir. Acıgünek, güneyik, arslandişi ve radika olarak da bilinir. Başta potasyum olmak üzere kalsiyum ve diğer mineraller açısından zengin bir besin olan karahindiba A ve C vitamini de içerir. Ayrıca, torexacin, retinol, levulin, inulin gibi bileşikler içerir.
Karahindiba Nasıl Kullanılır ?
 
Karahindiba
Sebze olarak yetiştirilen karahindibanın yaprakları salata olarak tüketilebilir. Kökü de yaşken doğranıp salatalara katılabileceği gibi kurutulduktan sonra öğütülerek kahveye yapımında da kullanılır. Yaprakları kaynatılıp lapa haline getirildikten sonra harici olarak egzama ve sivilcelerin üzerine sürülürse faydalı olur. Ayrıca, cildi temizleyici ve nemlendirici etkisi nedeniyle yüz maskelerine de katılabilir.
Kökleri Mart-Nisan veya Ağustos-Eylül aylarında topraktan çıkarıldıktan sonra yıkanır, bir kaç parçaya keserek güneşli ve havadar bir yerde kurutulur. Kurumuş kök parçalarından 2-3 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak suda kaynama noktasına kadar ısıtılır. Ateş kısılarak ısıtma 15-20 dakika daha sürdürülür. Böylece hazırlanan dekoksiyondan günde iki-üç kez birer bardak içilir.
Çay hazırlamak: Yarım tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış kara hindiba kökü, bir su bardağı dolusu suya akşamdan eklenir, ertesi sabah kaynama derecesine kadar ısıtılır ve süzülür. Bu çay, kahvaltıdan yarım saat önceye ve yarım saat sonraya bölünerek, yudum yudum içilir.
Bitki salatası: Taze bitkinin köklerinden ve yapraklarından hazırlanır.
Çiçek sapları: Çiçekleriyle birlikte yıkanan kara hindiba sapları, çiçeklerinden ayrılarak, günde 5-10 tane yenebilir.
Hindiba Pekmezi: İki avuç dolusu kara hindiba çiçeği bir litre soğuk suya eklenir ve hafif ateşte kaynamaya bırakılır. Taşmak üzereyken ocaktan indirilir ve sabaha kadar bekletilir. Ertesi gün hepsi bir süzgece boşaltılır ve çiçekler iyice sıkılır. Bu suyun içine bir kilo şeker eritilir ve ince dilimler halinde yarım limon eklenir. ( limon suyu da sıkılabilir ). Daha fazla limon pekmezi ekşitebilir ! Tencere kapaksız olarak ocağa konur. Vitaminlerin yitirilmemesi için, ısının çok düşük olması gerekir. Fazla sıvı böylece, kaynamaya gerek kalmadan buharlaşır. Elde edilen kütle bir veya iki kere soğumaya bırakılarak, pekmezin en iyi kıyama gelmesi sağlanır. Uzun süre beklediğinde şekerlenmemesi için, yoğunluğunun fazla olmaması gerekir. Ama ince de olmamalıdır, yoksa bir süre sonra ekşimeye başlar. Kahvaltı ekmeğine sürülebilecek kıvamda, çok lezzetli ve ağdalı bir pekmez olmalıdır.
11 total views, no views today
Karahindiba (Taraxacum officinale), papatyagiller (Asteraceae) familyasından  bir bitki türüdür. Çiçekleri sarı, yaprakları yeşildir.  Acıgünek, güneyik ve arslandişi olarak da adlandırılır, en yaygın olarak kullanılan adı radikadır.Nisan ve Mayıs aylarında tarla kıyılarında, çayırlık alanlarla yol kenarlarında yetişen, çok yıllık otsu, sarı çiçekli bir bitkidir.  İçinde”kengel, denilen acı bir süt vardır.% 5′e varan yüksek oranda doğal potasyum, lecithin, A vitamini, C vitamini ve nikotinik asit ile kalsiyum, boron, magnesium, bakır, choline,  silicone ve türlü mineraller içerir.
Karahindiba çayının güçlü ve acı bir tadı vardır. Geç sonbaharda hasat edilen yapraklar daha az acıdır. Hasat için başka iyi zaman bahar içinde çiçekler açmadan öncedir. Seçimde karahindiba bitkisinin genç, geniş yaprakları ve nemli ve zengin toprakta yetişenleri tercih edilmelidir.
Karahindiba Çayı
 
Karahindiba Çayı
Karahindiba çayı mide ve bağırsaklar için oldukça faydalıdır. Ve enzimlerin dengelenmesini sağlar.Karahindiba Çayı, karaciğer sirozunda, düzenli olarak tüketilirse olumlu sonuçlar vermektedir.
Kök ve yaprak karışımı ince kıyılmış olarak, 1-2 tatlı kaşığı dolusu 1 bardak suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine geldikten sonra, 1 dakika kadar kaynatılır ve ocaktan çekilir. 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak çay, tatlandırılmadan, yemeklerden önce içilir.
Karahindiba Çayının Hazırlanması
Bir litre kadar su kaynatılır.Kaynadıktan sonra altını kısın,2 yemek kaşığı (temizlenmiş ve doğranmış) taze karahindiba kökü ekleyin.Kapak kapalı tutularak, bir dakika kadar kaynatın.Isı kaynağından kaldırın.2 yemek kaşığı ekleyin(taze alınmış ve doğranmış)
40 dakika kadar demlenmesini bekleyin.Süzerek karahindiba çayını kullanıma hazır hale getiriniz
* Eğer karahindiba çayı, düzenli olarak tüketilir ise, Kolesterol ve ürik asit miktarını azaltır.
* Özellikle menapoz dönemindeki kadınların kullanması oldukça faydalıdır.
*  Karahindiba Çayı, karaciğer sirozunda, düzenli olarak tüketilirse olumöu sonuçlar vermektedir.
* Kandaki oksijen saviyesini artırır.
* Hücre yenileyici özelliği bulunmaktadır.
* Metabolizmadan kaynaklanan bazı bozukluklarda, düşük tansiyon probleminde, kemik bozukluklarında, oldukça faydalıdır.
Karahindiba Çayının Zararları
* Bazı kişilerde allerjik reaksiyonlara neden olabilir.
* İdrar söktürücü olduğunda, diüretik ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır.
* Diyabet ilaçları kullanıyorsanız, Karahindiba çayı içerken dikkatli olmanız gerekmektedir. Çünkü kullandığınız ilaçların etkisi azaltıcı özelliği vardır.
* İshal şikayetiniz var ise, kesinlikle karahindiba çayı tüketmeyin..
ÇOK ÖNEMLİ ! Karahindiba kökü çayı, herkeste aynı etkiyi göstermiyor. Her hastanın ihtiyacı olan doz farklı. Bu sebeple de, yapılan uygulamanın bir hekim kontrolünde yapılması hayati öneme sahip. Kemoterapi alan veya sürekli olak kanser ilacı kullanan kişilerin, karahindiba çayını doktorlarına danışmadan tüketmeleri kesinlikle sakıncalı.
11 total views, no views today
Karahindiba , papatyagiller  familyasından yaygın bir bitki türüdür. Çiçekleri sarı, yaprakları yeşil olsa da bitkinin adına karahindiba denilmiştir. Anadolu’da acıgıcı, acıgünek, güneyik, çıtlık, cırtlık ve arslandişi olarak bilinse de en yaygın olarak kullanılan adı “radika”dır.
 
 
 
Karahindiba Nisan ve Mayıs aylarında tüm tarla kıyılarında çayırlık alanlarla yol kenarlarında yetişen, çok yıllık sarı çiçekli otsu bir bitkidir. Besleyici değeri oldukça yüksek olan Karahindiba, % 5′e varan yüksek bir oranda potasyum içermesinden dolayı, en iyi doğal potasyum kaynaklarından biridir. A vitamini, C vitamini ve nikotinik asit ile kalsiyum ve türlü mineraller yönünden de zengindir.
Karahindibanın Faydaları:
Besleyici değeri yüksek bir sebze olan karahindiba vücuda güç ve zindelik verir.
Göğsü yumuşatır ve öksürüğü keser.
İdrar söktürür ve safra salgılarını arttırır.
Mesane ve kalınbağırsak iltihaplarını gidermekte faydalıdır.
Anne sütünü arttırır.
Sarılıkta ve gut hastalığında faydalıdır.
Uykusuzluğa iyi gelir.
Karaciğer şişkinliğini indirir.
Böbrek ve safra taşlarını düşürmeye yardımcı olur.
Karahindiba Kullanımı: Bitkinin yaprakları salatalara katılıp yenir. Kökü de, yaşken doğranıp salatalara katılır. Kurutulan kökü birçok ülkede öğütülüp acı hindiba kahvesi olarak içilir.
Karahindiba çayı: 1 litre suyun içine 1 bardak taze karahindiba çiçek, dalve yaprakları eklenerek 5 dakika boyunca kaynatılır. İçilecek sıcaklığa geldiğinde içine limon suyu eklenir. Günde 1 ya da iki bardak içilmesi egzama, akne, safra taşları, karaciğer temizliği, sarılık esnasında destek için, karaciğer ve böbrekleri güçlendirmek, yüksek tansiyonu düşürmek için içilir. Aynı çayın soğuk halini bir pamuğa emdirerek cilt sorunlarında haricen kullanabilirsiniz.
    
 
 
 
İbrahim Saraçoğlu Isırgan Otu

 Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu ısırgan otunu ve ısırgan otunun faydalarını açıklıyor. Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu'nun ısırgan otu ile ilgili açıklamalarını bu makalede inceleyebilirsiniz...

Prof.Dr. İbrahim SARAÇOĞLU - Isırgan otu gerçeği

Isırgan, bugüne kadar tanıdığım bitkiler arasında en karmaşık olanıdır. Bu bitkiyi araştırırken, daha dikkatli ve sabırlı olmam gerektiğini anladım. Bugüne kadar incelediğim ve araştırdığım hiçbir bitkiye benzemiyordu. Bir kısım etkin maddeleri, metabolitlere doğrudan etki ederken, bazı etkin maddeleri de hormonal denge üzerinden etki ediyordu.  Velhasıl, karmaşık ve kimyası oldukça kompleks bir bitki...

Prof.Dr. İbrahim SARAÇOĞLU - Isırgan otu gerçeği
Isırgan, doğal ortamında çevre şartlarına  büyük oranda bağlı bir bitkidir. Yetiştiği toprağın mineral ve tuz dengesinden en çok etkilenen bitki, ısırgandır. Isırgan, yöreden yöreye farklı türler gösterir. Avrupa, Amerika, Asya veya Avusturalya’da hep farklı türleri vardır. Çevresinde yetişen bitki florasına bağlı olarak çok fazla yatay geçişten etkilenmektedir. Ülkeden ülkeye değişen o kadar fazla türü vardır ki, saymakla bitmez.
Isırganın, dalamaya (deride kaşıntıya ve yanma duygusuna) sebep olduğunu hemen herkes bilir.  Isırgan bitkisinin üzerindeki tüylerde alerjiye ve yanmaya neden olan bileşikler (kimyasallar) formik asit, histamin, seretonin, acethylcolin, 5- hydroxy tryptamine ve diğer bazı iritant’lar (tahriş ediciler) bulunur. Dalama özelliği pişirildikten veya kurutulduktan sonra kaybolur.

Isırgan otunun genç (taze) olanları hem besleyici hem de yemeği yapıldığında daha lezzetlidir.
Safranbolu evlerinin arka bahçelerinde yetişen ısırgan, bu bölgenin endemik bitkisidir. Özellikle, “Safranbolu evlerinin arka bahçelerinde yetişen” diyorum çünkü, Safranbolu evlerinin arka bahçelerinin kendine özgü bir altyapısı vardır. Bu altyapının toprağa kazandırdığı özellik sayesinde burada yetişen ısırgan, yıllar içerisinde evrimini tamamlayarak Safranbolu’nun endemik bitkisi olmaya hak kazanmıştır. Bu altyapı özelliği bozulursa Safranbolu’ya özgü endemik ısırgan da kaybolmaya  mahkûmdur.

Kurutulmuş ve taze ısırgan arasındaki fark
Taze ısırgan kullanımı kanamalara karşı durdurucu özelliğinden dolayı tüm dünyada uzun yıllardan beri bilinen bir halk ilacıdır. Kanamaları durdurucu özelliği taze yaprak ve saplarının içerdiği zengin K vitamininden kaynaklanmaktadır. Kurutulmuş ısırganda ise K vitamini yoktur. Bu nedenle kurutulmuş ısırgan çayı Kan Sulandırıcı özelliğe sahiptir.

Bunlara Dikkat :

Trombozitleri (platelet) yüksek olan hastaların taze ısırgandan kesin olarak uzak durmaları gerekir. Kan Sulandırıcı ilaç kullanmak zorunda olan hastaların taze ısırgandan yapılan yemekleri tüketmemeleri gerekir. Beyin embolisi geçirmiş olan (beyin kılcal damarlarında kan pıhtısının damarı tıkaması) veya genel olarak emboli riski taşıyan hastaların taze ısırgan çayı veya çorbasından kesin olarak uzak durmaları gerekir.

Isırganın, saçlara verdiği canlılık, parlaklık, yağlanmaya ve kepeğe karşı koruyucu etkisi  oldukça güçlüdür. Onun bu gücünden istifade edebilmek için haftada iki - üç defa uygulanması gerekir.  Uygulama şekli  günün küründe verilmiştir. Bu kürü uygularken taze ısırganı kullanmak daha etkilidir. Eğer, kurutulmuş ısırgan kullanılacaksa, aktarlardan satın alırken en azından o yılın ürünü olmasına dikkat ediniz. Kurutulmuş ısırganın, kök kısımlarını içermediğine ve çiçek açmamış olmasına dikkat ediniz.

Eğer satın alacağınız ısırgan aynı zamanda çiçeklerini de içeriyor ise o ısırganı satın almayınız. Çünkü, ısırganın bu uygulamada çiçek açmadan önce toplanmış olması gerekir. Romatizmaya ve arthiritis’e karşı ısırganın tedavi edici gücü olduğu çok sayıda yapılan klinik deneyler ile kanıtlanmıştır. Ancak, onun hazırlama ve uygulama şekline uyulması başarı oranını artırmaktadır. Özellikle de yetiştiği çevre şartları ve toprağının kimyasal yapısı da dikkate alınmalıdır.

Isırganın toplama zamanı da çok önemlidir. Tedavi amaçlı kullanılacak olan ısırganın  çiçek açmadan önce toplanması gerekir. Bazı hastalıklarda ısırganın sadece çiçeklerinin kullanılması veya da çiçek açtıktan sonra toplanmış olma şartı da vardır.
İbrahim Saraçoğlu ve Şifalı Bitkiler: ISIRGAN OTU Neye Yarar?
İbrahim Saraçoğlu ve Şifalı Bitkiler: ISIRGAN OTU Neye Yarar? Isırgan otu hakkında İbrahim Saraçoğlu araştırmaları… İbrahim Saraçoğlu Isırgan otu hakkında neler diyor? Isırgan otu nelere faydalıdır? Isırgan otu kürü hangi hastalıkların tedavisinde kullanılır? Isırgan otu ile hangi hastalıklar tedavi edilir? Isırgan otu ile bitkisel çözüm, doğal tedavi yöntemleri…  Isırganın yapraklarında ve saplarında bulunan temel etkin maddeler nelerdir?

 
Isırganın, saçlara verdiği canlılık, parlaklık ve kepeğe karşı koruyucu etkisi bilinen en genel özelliğidir. Isırganın tarihçesinde kanser tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir. Bunun dışında kabızlığa, astıma, gut (gout) hastalığına, romatizmal şikayetlere, bel soğukluğuna ve tüberküloza karşı kullanıldığı tarihçesi içinde bir çok yerde belirtilmiştir. Son yıllarda ısırganın tohumlarının da özellikle Avrupa’da iyi huylu prostat büyümesine (Prostate Hyperplazy) karşı tablet olarak kullanılmasına başlanmıştır. Tüm bunların yanında hemen hemen bir çok bitkide bulunan idrar söktürücü (diüretik) özellik ısırganda da bulunmaktadır. Vücuttan su atılmasında oldukça etkilidir.
Isırganın yapraklarında ve saplarında bulunan temel etkin maddeler
formic acid, flavonoids, histamine, sterols, serotonin, tannins, choline, acetophenone, friedelins, linolenic acid
Isırganda bulunan bazı etkin maddelerin özellikleri
·                                 hypotensive tansiyon düşürücü
·                                 immunostimulant bağışıklık sistemini güclendirici
·                                 spermigenic sperm artırıcı
·                                 vulnerary yara iyileştirici
·                                 antiobesity şişmanlamaya karşı
·                                 laxative müshil
·                                 antimigrene migrene karşı
·                                 antibacterial bakterilere karşı
·                                 antiseptic antiseptik
·                                 analgesic ağrı kesici
·                                 cancer preventive kanser önleyici
·                                 antitumor tümöre karşı
·                                 hypoglycemic şeker düşürücü
·                                 antiacne sivilcelere karşı
·                                 antiasthmatic astıma karşı
·                                 antifatigue yorgunluğa karşı
·                                 antihepatotoxic karaciğer arındırıcı
·                                 antihypercholesterolemic kolestrol düşürücü
·                                 anticancer kansere karşı
·                                 hypoglycemic kan şekerini düşürücü
·                                 antioxsidant antioksidan
·                                 antiprostatic prostat rahatsızlıklarına karşı
·                                 hepatoprotective karaciğeri koruyucu
·                                 antieczemic egzamaya karşı
·                                 antianemic kansızlığa karşı
·                                 vasodilator damar genişletici
·                                 antidepressant depresyona karşı
·                                 diuretic idrar söktürücü
·                                 antiviral virüslere karşı
·                                 antiinflammatory enfeksiyonlara karşı
·                                 antiaging yaşlanmaya karşı
İbrahim saraçoğlu İltihaplı romatizma için ısırgan kürü
Romatoid artirit olarak adlandırılan ve "iltihaplı eklem romatizması' olarak da bilinen romatizma rahatsızlıklarına karşı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu bitkisel kür önermekte.
Bu bitkisel kürün herhangi bir yan tesiri yok. Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu'nun önermiş olduğu iltihaplı romatizma kürü, perfore edilmiş kiraz sapı ile doğru zamanda toplanmış ve perfore ısırganın bir türü ile hazırlanıyor.
Romatizma ağrılarının giderilmesinde ağrı kesiciler kullanmak sadece semptomatik bir tedavidir. Yani sadece ağrıyı ortadan kaldırıcı etki gösterirler.
Kullanılan ilaçlar ile romatizma ortadan kalkmamaktadır, yani ilaç kullanmak kesin bir tedavi şekli değildir. Sadece, romatizma hastalığı ile ilgili şikayetlerini geçici olarak ortadan kaldırmaktadır. Romatizma hastaları ilaçlarını kullandıkları sürece şikayet yaşamamaktadırlar.
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu'nun olduğu destekleyici bitkisel kür ise, romatoid artirit (iltihaplı eklem romatizması) rahatsızlığını hem tedavi etmekte hem de hastalığı tamamen ortadan kaldırmaktadır.
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu'nun önerdiği destekleyici kürün kullanım süresi yaklaşık 2 Ay sürüyor. Romatoid artirit hastalarının uygulamaya başladıkları bu bitkisel destekleyici kür, vücutta depolanarak birinci haftadan sonra etkisini yavaş yavaş göstermeye başlamaktadır. İkinci haftadan itibaren de tedavi etmeye başlamaktadır.

 

- İyi huylu prostat büyümesi şikâyetlerine karşı
- Kuyruk sokumu iltihaplanmasına karşı
- Alerjiye karşı direnç kazanmak
- Romatizmal şikâyetlere karşı
- Kan şekerini düşürmede yardımcı İyi huylu prostat büyümesi şikâyetlerine karşı,ısırganın sadece tohumları kullanılır. Son yıllarda ısırganın tohumlarının özellikle Avrupa’da iyi huylu prostat büyümesine (benigne prostate hyperplazy) karşı tablet olarak kullanılmasına başlanmıştır. Isırganın , pankreas bezini uyarıcı etkisi olduğugenel olarak bilinen bir özelliğidir. Bu özelliğinden dolayı kan şekerini düşürücü ve dengeleyici etkisi de vardır. Isırgan, insülin hormonunu artırıcı yönde pankreası uyarabilme özelliğine sahiptir. İnsülin hormonu, pankreas tarafından yeterli düzeyde salgılanabiliyorsa kan şekeri de yeterli düzeyde kontrol altında tutulabiliyor demektir. Bazı şeker hastaları, ısırganın kan şekerlerini düşürmekte veya dengelemekte hiçbir etkisinin olmadığını söylemiştir. Bu durum, insülin direnci yüksek olan hastalarda gözlenmektedir. Hiçbir insanın metabolizması, bir başka insanın metabolizması ile aynı değildir. Detaya inildiği zaman her insanın metabolizması farklılıklar gösterir. Yani, farklı çalışır. Bu nedenle ısırganın her şeker hastasında aynı oranda kan şekerini düşüremeyeceği de doğaldır. Bu durum modern tıbbın tedavi yöntemlerinde de aynıdır. Bir hastaya uygulanan tedavi bir başka hastada hiç cevap vermeyebilir. Tıpkı, interferon tedavisinin her hepatit hastasında etkili olmadığı gibi. Kıl dönmesine ısırgan lapası Kuyruk sokumunda zaman zaman beliren çıbanlara, halk arasında kıl dönmesi denir. Tıp dilinde kist dermoid sakral olarak adlandırılır. Kuyruk sokumunda bulunan kıl kökleri oturma veya giydiğiniz kıyafetin sürtmesi gibi dış etkenlerle içe doğru döner ve kıl deri altına doğru büyümeye başlar. Deri altında zamanla oluşan kıl yumağı bu bölgede kistik bir yapı oluşturur. İşte bu bölgenin iltihaplanması cerahatli bir çıbana neden olur. Kendiliğinden ya da yardımla patladığı zaman içindeki cerahat boşalır, ancak kistik yapı ve kıl yumağı içeride kaldığı için olay tekrar tekrar ortaya çıkabilir.Böyle durumlarda ısırgan lapası mükemmel bir yardımcıdır.
Romatizma ağrısını keser
Romatizma ağrılarının olduğu bölgeye uygulayacağınız ısırgan lapası ağrı kesici ve tedavi edici özelliğe sahiptir. Onun bu gücünden istifade edebilmek için haftada iki – üç defa uygulanması gerekir. Bu kürü uygularken taze ısırganı kullanmak daha etkilidir. Eğer, kurutulmuş ısırgan kullanılacaksa, aktarlardan satın alırken o yılın ürününü almalısınız. Kurutulmuş ısırganın, kök kısımlarını içermediğine ve çiçek açmamış olmasına dikkat ediniz.
 Eğer ısırgan aynı zamanda çiçeklerini de içeriyorsa o ısırganı satın almayınız.
DİKKAT: Hipoglisemi hastalarının (kan şekeri düşük olanlar veya ani kan şekeri düşüşü yaşayanlar) hekimlerine danışmadan kesinlikle ısırgan kürünü uygulamamalarını, ısırgan çorbası veya salatasını tüketmemelerini öneririm.
GÜNÜN KÜRLERİ
Kuyruk sokumu iltihaplanmasına karşı
3 – 4 yemek kaşığı kurutulmuş ısırganı çok az suda beş dakika haşlayarak lapa haline getirin. Ilıdıktan sonra 10 – 15 dakika bekletin. Lapayı ince tülbente sararak 10 – 15 dakika iltihaplı bölgenin üzerine etki ettirin. Bu işlemi çıban kapanana kadar haftada iki – üç defa tekrar edebilirsiniz. 

Romatizma ağrıları için

Isırgan çok az suda beş dakika haşlanarak lapası yapılır. Hazırlanmış olan bu ısırgan lapası çok sıcak olmamak şartıyla tülbente sarılarak romatizma ağrısının olduğu bölgenin üzerine konularak 15 dakika etki ettirilir.
Haftada iki – üç defa uygulanır.
Menopoz döneminde uzak durulmalı : Menopoz dönemine girmekte veya girmiş olan kadınların ısırgan tüketiminden ve ısırgan küründen uzak durmaları gerekir. Isırgan, östrojen hormonunun üretimini baskılama (inhibe etme) gücüne sahiptir. Başka bir ifade tarzıyla, ısırganın östrojen hormon üretimini yavaşlatma gücü vardır. Menopoz dönemine girmekte olan veya girmiş olan kadınlarda östrojen hormon üretimi yavaşlamaktadır. Bu durumda bir de ısırgan tüketimi veya kürü uygulandığı takdirde, östrojen üretimi daha da fazla inhibe edileceğinden (frenleneceğinden), yani daha da az üretileceğinden, menopozdaki kadınların şikâyetlerini artırıcı etkisi olacak demektir. Kısaca, ısırgan tüketimi veya ısırgan kürünün uygulanması menopoz döneminde kontra endikedir (ters etkili, zıt etkili).
Ayrıkotu kökünün kullanımı
Ayrıkotu kökü; idrar söktürücü, mukoza koruyucu, antiseptik, bronşları rahatlatıcı, kan temizleyici özellikler taşır.

Bol miktarda karbonhidrat (triticin), müsilaj ve saponinler, mineral tuzlar, özellikle potasyum tuzu, silisik asit ve demir, vitaminler (A, B), organik asitler içeren ayrık otunun kökü, ilkbahar başlangıcında filizlenmeye başlamadan sökülür. Yıkanarak topraktan temizlenir ve açık havada kurutulur. Kuruduktan sonra, 55 derecelik yapay ısıda tekrar kurutulması doğru olur. Çünkü tam olarak kurumadığında küflenir ve kullanılamaz.
İYİ GELDİĞİ HASTALIKLAR
Bronşiyal rahatsızlıklar, metabolizma problemleri, romatizma ve gut hastalıkları, üriner sistem iltihapları, idrar kesesi iltihabı, idrar yolları iltihabı, prostat iltihabı, öncelikli kullanım alanlarıdır. Prostat büyümesine karşı da kullanılabilir. Böbrek taşı ve kumuna karşı idrar söktürücü olarak görev yapabilir. Kan temizleyici etkisi vardır. Deri hastalıklarına ve ergenlik sivilcesine karşı kullanılmalıdır.
AKNEYE KARŞI ETKİLİ KARIŞIM
2 ölçü ayrık otu kökü, 1 ölçü atkuyruğu, 1 ölçü ısırgan otu, 1 ölçü mayıs papatyası, ince kıyılarak iyice karıştırılır. Bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. 2-3 haftalık bir kür halinde, günde 3-4 bardak çay, aç karnına veya öğün aralarında içilir.

* Kullanım biçimleri: Bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış ayrık otu kökü, orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, hafif ısıda 10 dakika kadar kaynatıldıktan sonra 10 dakika demlendirilir ve süzülür. Günde 3 bardak içilir.

* Karışımlar: İdrar kesesi iltihabı, idrar yolları iltihabı ve prostat iltihabına karşı, civanperçemi veya ısırgan otu ile eşit oranda karıştırılır. Prostat büyümesine karşı, yakı otu ile eşit oranda karıştırılır. Bu karışımlarda, ayrık otu kökü kaynatılarak demlendirilir, öteki bitkiler haşlanarak demlendirilir ve bu iki tür çay birbirine karıştırılarak içilir. Bilinen hiçbir yan etkisi yoktur.


Ömer Çoşkun Ayrık Otu Faydaları Nelerdir
 
Ömer Çoşkun Ayrık Otu Faydaları Nelerdir, Buğdaygillerden yabani bir bitkidir. Sarımtırak beYaz renkteki kökü kullanılır. İlkbahar ve sonbahar aylarında toplanıp, kurutulur. Mekkeayrığı denilen çeşidi de, ayrıkotunun özelliklerini taşır. Domuz ayrığı ise, zararlıdır.

• İdrar yolları enfeksiyonlarının iyileştirilmesinde, Sistit (mesane iltihabı) ve prostatitte (Prostat iltihabı) faydalı olur.

• İdrar söktürücü özelliği vardır.

• Kanı ve bedendeki toksit maddeleri temizler.

• Böbrek ve mesane taşlarının atılmasına yardımcı olur.

• Bedeni güçlendirici bir toniktir.

Bu etkileri sağlamak üzere, tarla ayrığının rizomlan ilkbahar mevsiminde ya da sonbaharın başlarında toprağı kazılarak sökülür. Yıkanarak iyice temizlenir.Gölgede veya güneşte kurutulur. Kurutulmuş rizomdan 2 tatlı kaşığı kadar alınır, 1 bardak suyla kaynama noktasına kadar ısıtılır.

Daha sonra ateş kısılarak 10 dakika daha ısıtma sürdürülür. Böylece elde edilen dekoksiyondan günde üç kez birer bardak içilir. Ancak, tadı çok kötü olduğundan bal, limon ya da naneyle tatlandırılır.

• Tarla ayrığı ayrıca Egzama ve cilt hastalıklarının iyileştirilmesinde de önemli rol oynar.

Romatizma ağrılarını hafifletir.

Bu etkilerinden yararlanmak için, yukarıda tarifi verilen dekoksiyon, şikayet
edilen yerlere dıştan uygulanır.

Kaynatılıp içildiğinde;

-İdrar yolu, mesane ve böbrek rahatsızlıklarını giderir.
-İyi bir idrar söktürücü ve idrar artırcıdır.
-Sarılık hastalığına iyi gelir.
-Böbrek Taşı ve kumunu döker.
-Nezleyi geçirir.
-İshale iyi gelir.
-Mide rahatsızlıklarını geçirir.
-Nikris hastalığına çözümdür.
-Vücudu temizler ve kanı kuvvetlendirir.
-Özellikle ateşli hastalıklarda hastayı rahatlatır.
-Prostata karşı koruyucudur.
-Romatizma ve gutu azaltır.
-Kaynatılan suyu ile pansuman yapıldığında özellikle ergenlik sivilcelerine ve deri hastalıklarına iyi gelir.

Botanik Bilgi : Buğdaygillerden yabani bir bitkidir. Sarımtırak beYaz renkteki kökü kullanılır, ilkbahar ve Sonbahar aylarında toplanıp, kurutulur.Köklerinde yüksek miktarlarda potar ve şeker vardır.Mekkeayrığı (İdrisotu, Andropogon) denilen çeşidi de, ayrıkotunun özelliklerini taşır. Domuzayrığı (Cynodon dactylon) ise, zararlıdır.
 
Ayrık Otu (Ayrık kökü) (Agropyrum repens): 30 cm'den 1 metreye kadar uzayabilen, yabani, otsu bir bitkidir. İçerisinde potasyum, demir gibi mineraller, A ve B vitaminleri ile saponinler, şeker, triticin, glikovalin, müsilaj gibi maddeler ve uçucu yağ bulunur.

Ayrık Otunun Faydaları ve Etkileri: Vücudu kuvvetlendirir ve kanı temizler. Özellikle ateşli hastalıklarda hastayı rahatlatıcı etkiye sahiptir. İdrar söktürücüdür. Böbrek iltihaplarını giderir. Böbreklerdeki ve mesanedeki kum ve taşları düşürmeye yardımcı olur. Prostata karşı koruyucudur. Ergenlik sivilceleri başta olmak üzere deri hastalıklarına karşı da faydalıdır. Romatizma ve gut şikayetlerini azaltmaya yardımcı olur.

Ayrık Otu Nasıl Kullanılır? Ayrık otu kökleriyle birlikte kurutulduktan sonra suda kaynatılarak kullanılır. Ayrık otunun, asıl kullanılan yeri Ayrık kökü denilen kök kısımlarıdır.

* Dünyanın her tarafında yetişir. Kökü kullanılır
* Mekke ayrığı ve domuz ayrığı gibi birkaç kısma ayrılır

Ayrık kökü (ayrık otu) faydaları


* Buğdaygillerden olan yabani bir bitkidir. Sarımtırak ve beYaz renktedir. İlk ve sonbahar aylarında toplanarak, gölgede kurutulur. Köklerinde yüksek miktarda potas ve şeker vardır.

* İltihaplı hastalıklarda yumuşatıcı ve ferrahlatıcı olarak kullanılrr. Bu bitkinin idrar söktürücü etkisi meşhurdur.

* 20 gram ayrık kökü bir litre suda haşlanarak çay gibi içilir. Kaynarken içine limon atılırsa daha güzel olur. Böbrek ve idrar yollarında meydana gelen iltihap ve taşları giderir. Mesane nezlesini önler.

* 4 gram kadar mestaki,ayrık suyuna katılıp içilirse kanı temizler, balgamı keser ve vücuda zindelik verir.

* Albamin’i atar, nefrit ve nikiris’e iyi gelir. 50 gram ayrık otu bir litre suda kaynatılıp içilirse Sarılık hastalığına iyi gelir.
 
Ceviz yaprağı
Ceviz yaprağının kan durdurucu-sıkıştırıcı (astringent), kuvvetlendirici (tonik) ve bağırsak kurtlarını veya solucanlarını düşürücü (antihelmintik) etkisi vardır. Yaprak çayı, sindirim bozukluklarında, kabızlıkta, iştahsızlıklarda ve kan temizliğinde etkilidir. İştah açıcı, kan şekerini düşürücü ve kuvvet verici etkileri vardır. Deri hastalıklarında antiseptik olarak haricen kullanılır.

Ceviz yaprağı kaynatılarak, tüm sıraca (scrofula), frengi (sifilis), egzema (mayasıl), herpes (uçuk) ve raşitik hastalıklarda, kemik çürümesinde, kemik deformasyonunda ve ayrıca, iltihaplı el ve ayak tırnaklarında kullanılabilen çok etkili bir banyo katkısı elde edilir.

Favus ve uyuz hastalıklarında, hasta bölgeler, taze ceviz yaprağının kaynama suyu ile yıkandığında, kısa sürede düzelme görülecektir. Bu suyla yapılan banyolar, yıkamalar, ergenlik sivilcesine, iltihaplı egzemalara, ayak terine ve kadınların akıntılarına iyi gelir. Ağız boşluğu iltihabı, dişeti, boğaz ve gırtlak hastalıklarında gargara yapılmalıdır. Ceviz yaprağının kaynama suyu banyo suyuna eklendiğinde, donuk kabarcıkları iyileşir. Ceviz yaprağı kaynama suyu, hızlı saç dökülmelerinde de kafa derisine friksiyon (ovarak sürme) yapmakla kullanılır. Bu sıvı ayrıca, kafadaki bitine karşı da çok etklidir.

Faydaları

-Akan kanı durdurur.
-Tonik etkisi ile arındırma sağlar.
-Bağırsakta yaşayan kurtları döker.
-Kanı temizler.
-Kan şekeri düşürür.
-Kabızlıkta iyi bir alternatiftir.
-Çocuklarda iştah açar.
-Egzama, mantar, uçuk, uyuz, sivilce gibi deri hastalıklarında etkilidir.
-Ağız içi hastalıklarına iyi gelir. Özellikle diş eti hastalıklarında güzel sonuçlar elde edilir.
-Ayak kokusuna ve terlemesine iyi gelir.
-Saç dökülmesini engeller.
-Boğaz hastalıklarında gargara olarak kullanılabilir.

Uyarı : İçerdiği tanen maddesi duyarlı kişilerde bazen mide bulantısı veya kusmaya yol açabilir. Bunun dışında, ceviz yaprağının bilinen bir yan etkisi yoktur.

Kullanımı

Çay hazırlamak:

1) Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy 1 su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, 4-5 dakika demlendirilir ve süzülür. Gün boyunca 1 veya 2 bardak yudumlanarak içilir. (Referans1)

2) Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış yaprak, orta boy 1 su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, kaynama derecesine kadar ısıtılır ve 2-3 dakika boyunca hafif ısıda kaynatılır. Süzülen çay kullanıma hazırdır. Günde 2-3 bardak içilir. (Referans3)

Banyo ve Yıkama Katkısı: Tam banyolar için, iki büyük avuç ince kıyılmış yaprak, akşamdan 2-3 lt suya eklenir. Sabahleyin hafif ateşte 4-5 dakika kaynadıktan sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir. Gerektiğinde, bitki miktarı bir misli arttırılabilir.

 
 
Çoban Çökerten
Demir dikeni,çakır dikeni.deve çökerten,çarık dikeni de denir.Avustralya kökenli olan bu bitkinin bazı türleri Asya, Afrika ve Amerika’da da yetişmektedir.

Tek yıllık yabani bir bitkidir.Yere yatık olarak büyür ve sarı çiçekleri vardır. Bitkideki etken maddler: köklerinde azot, sabit yağlar, alkaloit, resin; sap ve gövdesinde fructose, sucrose, nişasta, meyvelerinde; protein, yağ, diastase, glikosid resin bulunur. Ayrıca carboline saponin, steroidal saponinler bitkiden değişik yöntemlerle ayrıştırılrak elde edilen bitki karışımlarında standart hale getirilir

ÇOBAN ÇÖKERTEN’ NİN ETKİLERİ


    Erkeklerde antrapoz belirtilerini azaltıcı
    Erkeklerde testesteronu arttırıcı, dengeleyici ve normal seviyesini koruyucu
    Erkeklerde Sperm sayısı,miktarı ve haraketliliğini artırıcı.
    Şeker ve damar tıkanıklığında etklidir.
    Böbrek çalıştırır ve taş düşürüdür.
    İdarar söktürücüdür.
    Güç arttırıcı.
    Vücüt direncini arttırıcı.
    Yüksek tansiyonu normal seviyeye çeker.
    Kadınlarda yumurtlama problemlerine karşı kullanılılır.
   
Kolesterol düşürülmesinde etkilidir,
    Mide ve bağırsak gazlarının giderilmesinde kullanılır,
    İshali keser.

* Kolesterol düşürülmesinde etkilidir,
* Mide ve bağırsak gazlarının giderilmesinde kullanılır,
* İshali keser.
KULLANIM ŞEKLİ

Çoban çökertenin 30-60 günlük kullanımı tavsıye edilir.
Kurutulmuş yaprak ve çiçek karışımlarından bir tutam alınır üzerine 1 su bardağı kayanmiş su atılır.10 dk demlendirilir. Suzulerek içilir.

NOT: Tansiyonu düşük olanlar kullanmamalıdır çok güçlü tansiyon düşürücü etkisi vardır.

Çoban Çökerten Kullanımında Hastalıklara Yardımcı Olan Bitkisel Ürünlerimizi İncelemek İçin Tıklayınız
 
 
 
Üzerlik Otu ve Faydaları
Üzerlik (Nazarotu) Otu ve Faydaları
Üzerlik (Peganum harmala, Nazarotu), 50-70 cm boylarında, beyaz çiçekli, çok yıllık, otsu bir bitkidir. Yeşil koni şeklindeki meyvelerinin içinde kahverengi tohumları vardır. Tohumlarının içeriğinde harmin, harmalol, harmalin, peganin gibi alkaloitler ile yağ ve kırmızı boya maddesi bulunur. A vitamini ile C vitamini açısından da zengindir.
Afrika, Asya ve Amerika’nın sıcak bölgelerinde yetişir. Yurdumuzda ise Orta Anadolu’da yetişir.
Üzerlik otunun bilinen yararları
Uyarıcıdır. Balgam söktürür. Sinir sistemini uyarır. Saç dökülmesini engeller. Sulu egzamada şikayetleri giderir. Sıtma mikrobuna karşı da faydalıdır. Mide ve kulunç ağrılarında faydalıdır. İdrar yolu ve mide problemlerine karşı faydalıdır. Parkinson hastalığına ve uykusuzluğa karşı faydalıdır. Bağırsak parazitlerini ve bakterileri öldürücü etkilere sahiptir. Antidepresan etkileri ile depresyon tedavisinde yararlı olabilir. Basur ve yaraların iyileşmesini kolaylaştırır. sifalibitkileriniz Rahim kaslarını kasıcı etkileri ile adet söktürücü olarak faydalıdır. Romatizma, varis, baş ağrısı, kalp çarpıntısı ve nefes darlığına iyi gelir. Antioksidan ve anti tümör etkileri ile kansere karşı koruyucu ve kanser tedavisini destekleyicidir. Cinsel gücü ve isteği arttırdığına inanılmakta ve bu amaçla özellikle Hindistan’da afrodizyak olarak kullanılmaktadır.
Üzerlik otu ve tohumu nasıl kullanılır?
Bitkinin tıbbi amaçla kullanılan kısımları tohumlarıdır. Üzerlik tohumu kurutulduktan sonra kaynamış suda demlenerek çayı hazırlanabileceği gibi kavrulduktan sonra bala karıştırılarak yenebilir ya da suyla birlikte içilir. Üzerlik otu kırmızı boya elde etmek için de kullanılmaktadır. Üzerlik tohumu fazla tüketildiğinde bulantı ve kusma gibi yan etkilere neden olabilmektedir.
Halk Arasında Kullanımı
Eski Mısırlıların da nazara karşı bu bitkiyi kullandıkları, tütsü yaptıkları ve Kuzey Afrika ülkelerinde bu geleneğin hâlâ sürdüğü bilinmektedir. Mısır’daki aktarlarda üzerlik tohumu yağı afrodizyak ve kara büyüye karşı kullanılmak üzere satılır. Fas’ta da tohumlar tıbbi ve büyüsel etkinliklerde kullanılır. İran’da Zend-Avesta dininde soma adıyla geçen ve Şaman rahiplerince törenlerde kullanılan bitkinin üzerlik olduğuna ilişkin çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. Günümüzde Anadolu’da da aynı inanış sürdürülmekte ve nazara karşı üzerlik tohumu yakılarak kullanılmaktadır.
Mevsimsel alerji için Üzerlik otu kürü
Mevsimsel alerji, hapşırma gibi şikayetlerde ÜZERLİK TOHUMU müthiş bir çözüm. Bahar aylarında malum polen tozları insanı çok hapşırtıyor. Üzerlik tohumuyla bunun da üstesinden gelebilirsiniz.
İki yemek kaşığı üzerlik tohumu kaynamakta olan bir litre suyun içine ilave ediniz. Hafif ateşte kaynatarak yüzünüzü buharına tutup hem ağızdan hem de burnunuzdan soluyarak (teneffüs ederek), buharını 2 dakika müddetle içinize çekiniz. İki dakika tamamlandıktan sonra pamuğu üzerlik otu suyuna daldırın ve her iki burun deliğinin iç kısmına iyice sürünüz (ıslatınız yıkar gibi).
Bu işleme 15 gün müddetle gün aşırı (bir gün durup bir gün uygulayarak) devam edilir. Daha sonra ihtiyaca göre zaman zaman aynı şekilde başlayıp ara verilir. Zaten bir kere yaptığınızda rahatlama elde ediyorsunuz.
 
 
   AYNISAFA
 
Haziran başlarında açar.Sonbahar sonuna kadar ortalikta görünürler. Mevsimlik bir bahçe bitkisidir. Bitki çiçekleri, yaprakları ve sapları ile toplanır ve kullanılır. Fakat, güneşin en yakıcı olduğu zamanda toplanması gerekir. Çünkü bitkinin şifalı gücü ancak o sırada doruğa ulaşmış olur. İçeriğinde eterli yağ, müsilaj ve organik asitler barındırır.

 
Aynısafa Çiçeğinin Faydaları: İdrar söktürür. Vücudu güçlendirir. Terletir. Yüksek tansiyonu düşürür. Anti-bakterilyel bir etkisi vardır. İltihap kurutucu ve çözücüdür. Yara ve mantar hastalıklarına faydalı etki göstermektedir. Safra salgılarını arttırır. Ağrı kesici olarak kullanılır. 12 parmak bağırsağı ülserlerinde kullanılabilir. Sürekli kramp ağrısı yaşayanların kullanması önerilir. Lenf sistemini temizleyici özelliği vardır. Nikris ve sıracada da faydalıdır. İştah arttırır. Aybaşı kanını söktürür ve aybaşı kanamalarının normal olmasını sağlar. Diş etlerine sürüldüğünde dişleri saran reçine plakalarından dolayı oluşan rahatsızlıkları giderir. Kansere ve kanser türü çıbanlara karşı etki gösteren ve kullanılan bitkilerdendir. sifalibitkileriniz Bütün yaralanmalarda, kanamalarda, eziklerde, yanıklarda, haşlanmalarda ve güneş yanıklarında yararlı bir etki gösterirken çabuk iyileşmesini kolaylaştırır.
Aynı Safa Nasıl Kullanılır?
Çay: Kurutulmuş çiçek yaprakları ve bitkinin yaprakları(ince ince kıyıldıktan sonra) ile bir harman yapılır. Yukarıdaki ihtiyaç durumlarında, 1-2 tatlı kaşığı 1 bardak kaynar suda 10-15 dk. demlemeye bırakılır.  Bu oluşan bitki çayından günde 3 defa birer bardak içilmelidir.
Tentür: 1 avuç dolusu çiçeği 1 litre cin veya votka içinde her gün ara sıra çalkalanarak 14 gün civarında güneşte bekletilir, süzülür.
Su: Sap, yaprak ve çiçekleri yıkanıp preslenmesi ile elde edilir.
Merhem: 4 Avuç dolusu yaprak, sap ve çiçek karışımı ince bir şekilde kıyılır. 500 gr. içyağı içinde kızdırın,karıştırın, kendini bırakınca ateşten alin, üstünü örtün ve bir gün soğumaya bırakın. Daha kıvamlı ve dayanıklı bir merhem için 250 gr. Vazelin katılabilir. Ertesi gün bir tülbentten geçirerek kavanozlara doldurun. Vazelin katkılı olan merhemi buz dolabında saklamak gerekmez, ancak serin bir yerde bekletilmelidir.
Banyo: 100 gr. bitki 3 litre suya aksamdan yatırılır. Banyodan evvel 5 dak. kaynatılır. Banyo suyuna katılır.
Aynısafa bitkisinin faydaları : İltihap giderici, antibakteriyel, sıkıştırıcı,büzüştürücü, yara iyileştirici, mantar hastalığını iyileştirici, safra salgılarını artırıcı, kramp çözücü, lenf sistemini temizleyici, adet kanamalarını artırıcı. Kullanım Biçimleri :Çay hazırlamak: Yarım tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 bardak çay yeterlidir. Dıştan kullanım için hazırlanan çay için iki misli bitki kullanılmalıdır.

Özsu çıkarma: Yaprak, sap ve çiçekler iyice yıkanır, ince doğranır ve henüz nemliyken, mutfak robotunda suyu sıkılır.

Kompres: Kompres yapılacak bölgeye önceden yağlı bir krem sürülür, uygun büyüklükte bir pamuk veya bez parçası inceltilmiş tentür ile ıslatılır, sıvının fazlası sıkılır ve nemli pamuk veya bez hasta bölgeye konur ve yayılır, üstü bir naylon parçası ile örtülür ve hepsi büyük bir bez veya sargı bezi ile sarılır. Kompres süresi 2-4 saat olabilir, ama gece boyunca da sürebilir. Önemli olan kişinin kendisini rahat hissetmesidir.

TÜMÖRE KARŞI AYNISAFA MERHEMİ:


Eğer kısa süre önce bir ameliyat yapılmışsa, bu büyük yara izinin üstüne aynısafa merhemi sürülür. Merhem, yaranın gerginliğini azaltır ve en iyi biçimde kaynamasını sağlar. Derinin düzgünleştirilmesi için de, merhemin yapımından artan bitki posası, 4-5 kere yeniden ısıtılarak, ameliyat yarasının üstüne kompres olarak uygulanır.

* Merhemin hazırlanışı: Bir tavada veya tencerede 250 gr saf domuz yağı (kaz yağı veya tereyağı) iyice kızdırılır. Bu kızgın yağın içine 2 avuç ince kıyılmış taze aynısafa bitkisi (yaprak, çiçek, sap) eklenir. Köpüklenme başladıktan sonra kısa bir süre karıştırılır ve ocaktan indirilerek serin bir yerde ertesi güne kadar bekletilir. Ertesi gün, yağ iyice akışkan hale gelene kadar ısıtılır, bir tülbentten geçirilerek süzülür ve kapaklı merhem kaplarına aktarılır.

Not:
Süzme sırasında posalar sıkılacak olursa, bitkinin özsuyu yağın dibine çöker ve küf oluşturur. Bu tür merhemlerin, buzdolabında muhafaza edilmesi gerekir.

EGZEMA (SEDEF ) HASTALIĞI İÇİN :Biraz kınanın içerisine aynısafa yağı katıp macun kıvamında bir karışım elde ediyoruz. bu karışım egzemaya sürüldüğü zaman birkaç gün içinde gözle görülür bir etki olacaktır.
Aynısefa Faydaları İbrahim Saraçoğlu,  Çay hazırlamak: Yarım tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 bardak çay yeterlidir.
Aynısefa Faydaları İbrahim Saraçoğlu
Her cuma günü, Seda Sayanın Programına konuk olan Dr İbrahim Saraçoğlu, Bu hafta, Mantar hastalıklarına dai bitkisel bir kür ile bizleri bilgilendirdi.
GEREKLİ MALZEMELER :
* 1 Kahve fincanı klorsuz su,
* 4-5 kaşık civanperçemi veya aynısafa bitkisi
HAZIRLANIŞI VE KULLANIM ŞEKLİ : Suyu kaynatın. Kaynayan suyun içine, civanperçemi veya aynısafa bitkisini atıp, 4-5 dak kadar, kısık ateşte kaynatın. Lapa haline gelen ve ılık halde olan bitkiyi Mantar olan bölgenin üzerine, gece yatarken koyun ve sabaha kadar turun. Bu uygulamayı birkaç gün yapın. Yalnız, kullandığınız bitkinin bu yılın mahsulü olmasına dikkat edin.

Aynısafa bitkisinin faydaları : İltihap giderici, antibakteriyel, sıkıştırıcı,büzüştürücü, yara iyileştirici, Mantar hastalığını iyileştirici, safra salgılarını artırıcı, kramp çözücü, lenf sistemini temizleyici, adet kanamalarını artırıcı. Kullanım Biçimleri :Çay hazırlamak: Yarım tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 bardak çay yeterlidir. Dıştan kullanım için hazırlanan çay için iki misli bitki kullanılmalıdır.

Özsu çıkarma: Yaprak, sap ve çiçekler iyice yıkanır, ince doğranır ve henüz nemliyken, mutfak robotunda suyu sıkılır.

Kompres: Kompres yapılacak bölgeye önceden yağlı bir Krem sürülür, uygun büyüklükte bir pamuk veya bez parçası inceltilmiş tentür ile ıslatılır, sıvının fazlası sıkılır ve nemli pamuk veya bez hasta bölgeye konur ve yayılır, üstü bir naylon parçası ile örtülür ve hepsi büyük bir bez veya sargı bezi ile sarılır. Kompres süresi 2-4 saat olabilir, ama gece boyunca da sürebilir. Önemli olan kişinin kendisini rahat hissetmesidir.

TÜMÖRE KARŞI AYNISAFA MERHEMİ:


Eğer kısa süre önce bir ameliyat yapılmışsa, bu büyük yara izinin üstüne aynısafa merhemi sürülür. Merhem, yaranın gerginliğini azaltır ve en iyi biçimde kaynamasını sağlar. Derinin düzgünleştirilmesi için de, merhemin yapımından artan bitki posası, 4-5 kere yeniden ısıtılarak, ameliyat yarasının üstüne kompres olarak uygulanır.


 
* Merhemin hazırlanışı: Bir tavada veya tencerede 250 gr saf domuz yağı (kaz yağı veya tereyağı) iyice kızdırılır. Bu kızgın yağın içine 2 avuç ince kıyılmış taze aynısafa bitkisi (yaprak, çiçek, sap) eklenir. Köpüklenme başladıktan sonra kısa bir süre karıştırılır ve ocaktan indirilerek serin bir yerde ertesi güne kadar bekletilir. Ertesi gün, yağ iyice akışkan hale gelene kadar ısıtılır, bir tülbentten geçirilerek süzülür ve kapaklı merhem kaplarına aktarılır.

Not:
Süzme sırasında posalar sıkılacak olursa, bitkinin özsuyu yağın dibine çöker ve küf oluşturur. Bu tür merhemlerin, buzdolabında muhafaza edilmesi gerekir.

EGZEMA (Sedef ) HASTALIĞI İÇİN :Biraz kınanın içerisine aynısafa yağı katıp Macun kıvamında bir karışım elde ediyoruz. bu karışım egzemaya sürüldüğü zaman birkaç gün içinde gözle görülür bir etki olacaktır.
Uyarı: Hamileler kullanmamalıdır.
Kışın kullanmak için; çiçek tablaları ve yerüstü kısımları yaz başından sonbaharın başlarına kadar toplanır, gölge ve havadar bir yerde titizlikle kurutulur. İyice kuruduktan sonra ince ince kıyılan yapraklar, çiçek yaprakları ile karıştırılır ve hava almayan kaplarda saklanır. İhtiyaç hissedildiği zaman 1-2 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suda 10-15 dakika süreyle demlendirilir, günde 3 defa birer bardak içilir.

Dıştan kullanım için hazırlanan çay için iki misli bitki kullanılmalıdır.

 
 
 
ALIÇ
 
 
 
Alıç Çayının Hazırlanışı İbrahim Saraçoğlu. Dr. İbrahim Saraçoğlu Alıç Çayının Vücudumuz Açısından Son Derece Önemli Bir Bitki Çayı Olduğunu ve Birçok Hastalığa Faydası Bulunduğunu Belirtmektedir.

Alıç Çayının Hazırlanışı İbrahim Saraçoğlu

İnce kıyılmış 1 tatlı kaşığı Alıç bitkisi bir bardak kaynar suyla haşlandıktan sonra 10 dakika demlenir ve süzülerek içilir. Balla tatlandırılabilir. Günde 2-3 bardak içilebilir.

Tedavide yalnızca çiçekli Alıç yaprağı kullanılmalıdır. Alıç meyvası veya çiçeksiz yaprağı yeterli etkiye sahip olmadığı için kullanılmamalıdır.
 
Kalp ritim bozuklukları (arrhythmias), sinirsel kalp çarpıntıları, kalp yetmezliği, ağır enfeksiyon hastalıkları sonrasındaki kalp kasları zafiyeti, Kalp Krizi sonrası, yüksek kan basıncı, Damar Sertliği Alıç bitkisinin başarıyla kullanılabileceği alanlardır. Ama sabırlı ve disiplinli olmak gerekir. Çünkü bitkinin etkisi uzun süreli kullanımlar (4-8 hafta) sonucunda oluşmaya başlar ve bu olumlu etki gitgide artar.

Bu bitki ayrıca, bedendeki sıvı birikimlerinin dışkılanmasını da sağlayabilir. Ayrıca; sinir sisteminde yatıştırıcı, spazmları azaltıcı, idrar söktürücü ve kabız yapıcı etkileri de vardır. Alıç ın içerdiği maddelerde vücudda birikme, zehirlilik ve alışkanlık yapma gibi özellikler olmadığından uzun süreli kullanıma uygundur.

Yaklaşık 3 haftalık bir kullanımdan sonra kalp, damar sistemi ile beyinde olumlu etkileri görülmeye başlayan alıç, kan dolaşımını sağlayan damarları genişleterek güçlendirdiği gibi, kalbin daha fazla kan ve oksijenle beslenmesini sağlıyor, yüksek kan basıncını dengeliyor.

Sağladığı faydalarla beyini de olumlu etkileyen alıç, hafızanın güçlenmesinde de önemli rol oynuyor. Kalp kaslarını güçlendirici, kalpritim bozukluklarını düzenleyici etkiye sahip alıcın, koroner toplardamarların işlevlerini destekleyici, Kalp Krizi sonrasında kalbigüçlendirici özellikleri de bulunuyor.

Mideye faydalıdır. Şiddetli kusmayı geçirir.
Alıcın çiçekleri tam açılmadan yaprakları tazeyken koparılıp kurutulur. Alıç meyvesi sonbaharda olgunlaşıp kurutulur.
  • Alıç uzun süreli kullanılırsa damarlarda genişleme sağlar.
  • Damarlardaki bu genişleme kan dolaşımını hızlandırır.
  • Kalbin çalışmasını düzene sokar.
  • Alıcın sinir sistemini düzeltmede etkisi büyüktür.
  • İnsana yatıştırıcı ve sakinleştirici özellik verir.
  • Alıç tansiyon ve ateş düşürücü olarak da kullanılmaktadır.
  • İdrarı söktürüp ishalin giderilmesinde de aktif rol oynar.
  • Alıç kalbi kuvvetlendirir ve damar sertliğine karşı vücudu korur.
  • Kalp krizi riskini azalttığı görülmüştür.
  • Alıç beyne kan akışını hızlandırır.
  • Uykusuzluk sorununa iyi gelir. Alıç
Alıçın kullanımı : Alıcın çiçeği, kabuğu ve meyvesi tek başına kullanıldığı gibi başka şifalı bitkilerle birlikte de kullanılabilir. Damar sertliği çekenler için alıç çiçeği, ökseotu, kediotu ve ayrıkotu karıştırılıp güzel bir karışım hazırlanır. Yüksek tansiyon hastaları için alıç çiçeği, papatya, kediotu iyice karıştırılıp güzel bir karışım yapılıp içilirse yüksek tansiyon sorunları büyük oranda ortadan kalkar.
Çarpıntı sorunu olanlar içinse alıç çiçeği oğul otu, kediotu ve müge iyice karıştırılıp bir karışım hazırlanıp içilebilir. Depresyon sorunu olanlar içinse alıç, adaçayı ile karıştırılıp içilirse depresyon sorunu çözüme kavuşur. Ayrıca Bolu çevresinde yapılan alıç sirkesinin kolestrolü düşürdüğü tespit edilmiştir.
   
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
ÇOBAN ÇANTASI
Çoban kesesi, Çoban torbası, Çıngıldak otu, Basur otu, Kan otu
Rahim otu
Çobançantası (Capsella bursa-pastoris L.), kollarını iki yana açmış gibi duran bu bitki yol kenarlarında, çayırlarda, tarlalarda, hendeklerde, bayırlarda ve sebze bahçelerinde yetişir. Rahatsız edici yabani bir ot olarak bilinir. Diğer isimleri: Medik, kuşkuşotu ve Çıngıldaklı Ot . Bir yere biraz toprak yığılmaya görsün (özellikle inşaatlarda ), hemen hemen o gece çobançantası orada boy gösteriverir. Düzensiz dişli yapraklar, Kara Hindiba da olduğu gibi, açılmış bir gülü andırırlar.
             Çoban Çantası Çayı 1-2 Tatlı Kaşığı Kurumuş Ot Karışımı Üzerine 1 Bardak Kaynar Su Dökülüp 10 Dakika Süreyle Demlendirilerek Bir İnfüzyon Hazırlanır. Bu İnfüzyondan Günde Üç Kez Birer Bardak İçilir. Hiç Bir Yan Etkisi Bulunmamaktadır. Aşağıdaki Makalemizde Detaylı Bilgi Verilmiştir.
Çobançantası otunun kökleri hariç tamamı çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır.
 
Çoban Çantasının Bileşimi:
Flavonlar, potasyum, kanamayı durdurucu bir peptid ve saponinler içerir. Kanamaları durdurucu, alçak veya yüksek kan basıncını (tansiyon) dengeleyici, kalp kaslarını güçlendirici, ödem çözücü, adet kanamalarını düzenleyici ve kas erimelerine karşı Çayı, şiddetli adet kanamalarında, alışılmış tarihten 8-10 gün önceden başlayarak kullanılmaktadır.
Çoban Çantasının Faydaları
Çobançantası, günde 2 bardak bitki çayı içilir. Bu çay, ergenlik çağındaki adet kanamalarını düzenlemek için de kullanılır. Menopoz dönemindeki her kadın, 4 hafta boyunca günde 2 bardak içmeli, 3 hafta ara verdikten sonra devre devre yinelemelidir. Bebek emziren genç anneler, memeleri şiştiğinde bir süzgecin içinde buğuda pişirdikleri bitkiyi iki bez arasına yerleştirerek, kompres biçiminde uygulayabilirler. Çobançantası ve kırkkilitotu eşit karışımından hazırlanan ve günde 2 bardak içilen çay da, böbrek kanamalarında özellikle önerilir. Ama çobançantası (Ökseotu gibi), kan dolaşımını da düzenleyen bir bitkidir ve alçak tansiyonda olduğu kadar yüksek tansiyonda da önerilir. Ökseotu çayı gece boyunca soğuk suda bekletilerek demlendiği halde, çobançantası çayı haşlanarak demlenir. Tansiyon normale dönene kadar, günde 2 bardak çay içilebilir. Çobançantası yine öksürükotu gibi, Dölyatağı (Rahim) kanamalarında da etkili bir iyileştirme gücüne sahiptir. Bu tür hastalıklarda da çay, rahatsızlık sona erdiğinde bırakılmalıdır. Bu çok değerli bitki, yüzeysel kas yapısı hastalıklarının ve iç organ kasları gevşekliğinin tedavisinde çok önemli bir yardımcıdır. Eğer kas erimelerinde hiçbir çare bulunamıyorsa, bu bitki kullanılabilir. Aşağıda tarif edildiği şekilde hazırlanan çobançantası tentürü ile hasta organ günde birkaç kere ovulur ve içten de, günde 4 bardak Arslanpençesi Çayı içilir.
Çoban çantasının faydalarını şöyle özetlemek mümkündür:
- Böbrek kumları: Çoban çantası kaynatılıp balla tatlandırılarak 1′er çay bardağı içilir
- Böbrek iltihabı: Çoban çantası,hatmi ile beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Yara iyileştirici: Çoban çantası haşlanıp yaralara lapa olarak vurulur.
- Aybaşı düzenleyici: Çoban çantası,ayrık otu köküyle beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
- Basur ( hemoroid ): Çoban çantasıkaynatılıp günde 3-5 kere pansuman yapılır.
- Kabızlık (peklik): Çoban çantası kaynatılıp balla tatlandırılarak yemeklerden sonra içilir.
- Burun kanaması: Çoban çantası kaynatılıp buruna çekilir.
- Rahatlatıcı: Çoban çantası kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
UYARILAR: Çobançantasının bilinen bir yan etkisi yoktur. Gebelik sürecinde kullanılmaması tavsiye edilmektedir.
Çoban Çantası Nasıl Kullanılır?
Çay Hazırlamak: Bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu (200gr) kaynar suyla demlenir (kaynatılmaz), 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Yukarıda özel olarak belirtilen dozlar dışında genel olarak günde 2-3 bardak yeni demlenmiş çay, aç karnına veya öğün aralarında soğutulmadan içilir.
Buğu (Buhar) Kompresi: İki avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki, içine su kaynayan bir kabın üstündeki süzgece koyulur ve kapağı kapatılır. Buğuda yumuşayan bitkiler bir bezin arasına yerleştirilerek, hasta bölgeye uygulanır.
Çobançantası Tentürü: Bir cam şişeye veya kavanoza 50 gr ince kıyılmış kuru bitki koyulur, üstüne 1,2 litre (6 orta boy su bardağı) kanyak, votka, 35 derecelik etil alkol veya elma sirkesi (%4-6) ilave edilir (Hangisini tercih ediyorsanız). Kavanozda en az 3-4 parmaklık çalkalama alanı kalmalıdır. 14 gün boyunca hergün çalkalanarak güneşte veya sıcak bir ortamda bekletilir. Süre sonunda birkaç defa ince, temiz bir tülbent veya ince bir süzgeç yardımı ile süzülerek, koyu rekli şişelerde saklanır.
................................
 
Çoban Çantası Faydaları İbrahim Saraçoğlu
Çobançantası , şiddetli adet kanamalarında, alışılmış tarihten 8-10 gün önceden başlayarak, günde 2 bardak bitki çayı içilir. Bu çay, ergenlik çağındaki adet kanamalarını düzenlemek için de kullanılır.
Menopoz dönemindeki her kadın, 4 hafta boyunca günde 2 bardak içmeli, 3 hafta ara verdikten sonra devre devre yinelemelidir. Bebek emziren genç anneler, memeleri şiştiğinde bir süzgecin içinde buğuda pişirdikleri bitkiyi iki bez arasına yerleştirerek, kompres biçiminde uygulayabilirler.
Çobançantası ve kırkkilitotu eşit karışımından hazırlanan ve günde 2 bardak içilen çay da, böbrek kanamalarında özellikle önerilir.
Ama çobançantası (Ökseotu gibi), kan dolaşımını da düzenleyen bir bitkidir ve alçak tansiyonda olduğu kadar yüksek tansiyonda da önerilir. Ökseotu çayı gece boyunca soğuk suda bekletilerek demlendiği halde, çobançantası çayı haşlanarak demlenir.
Tansiyon normale dönene kadar, günde 2 bardak çay içilebilir. Çobançantası yine öksürükotu gibi, Dölyatağı (Rahim) kanamalarında da etkili bir iyileştirme gücüne sahiptir.
Bu tür hastalıklarda da çay, rahatsızlık sona erdiğinde bırakılmalıdır. Bu çok değerli bitki, yüzeysel kas yapısı hastalıklarının ve iç organ kasları gevşekliğinin tedavisinde çok önemli bir yardımcıdır.
Eğer kas erimelerinde hiçbir çare bulunamıyorsa, bu bitki kullanılabilir.
 
Aşağıda tarif edildiği şekilde hazırlanan çobançantası tentürü ile hasta organ günde birkaç kere ovulur ve içten de, günde 4 bardak Arslanpençesi Çayı içilir.
Çoban çantasının faydalarını şöyle özetlemek mümkündür :

- Böbrek kumları: Çoban çantası kaynatılıp balla tatlandırılarak 1′er çay bardağı içilir

- Böbrek iltihabı: Çoban çantası,hatmi ile beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.

- Yara iyileştirici: Çoban çantası haşlanıp yaralara lapa olarak vurulur.

- Aybaşı düzenleyici: Çoban çantası,ayrık otu köküyle beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.

- Basur ( Hemoroid ): Çoban çantasıkaynatılıp günde 3-5 kere pansuman yapılır.

- Kabızlık (peklik): Çoban çantası kaynatılıp balla tatlandırılarak yemeklerden sonra içilir.

- Burun kanaması: Çoban çantası kaynatılıp buruna çekilir.

- Rahatlatıcı: Çoban çantası kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.

UYARILAR: Çobançantasının bilinen bir yan etkisi yoktur. Gebelik sürecinde kullanılmaması tavsiye edilmektedir.,
................................
Hasat zamanı:
Çobançantası otu (yaprak, çiçek tohumları ve sürgünleri) birlikte toplanarak kurutulur. Çobançantası otu gölgede, güneşli ve havalı bir yerde kurutulmalı ve ısının 40˚’yi geçmemesine dikkat edilmelidir. Şayet Çobançantası otunun üzerinde beyaz bir pas gibi leke olursa toplanmamalıdır.
Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutul-malıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneş’te kurutulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlar’da açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır.
Tesir şekli:
Kanamaları önleyici, damarları büzücü ve kuvvetlendirici, tansiyon ayarlayıcı (yüksek tansiyonu düşürücü, alçak tansiyonu yük-seltici), bağırsakları harekete geçirici (peristaltik), hafif müshil yapıcı, hafif idrar söktürücü, antiseptik (mikropları öldürücü) ve rahim kaslarını harekete geçiricidir.
Çayı:
İki kahve kaşığı kurutulmuş Çobançantası otu veya 4 kahve kaşığı taze Çobançantası otu demliğe konur ve üzerine 250-350 ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dakika demlenmeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.
 
Çay Harmanları;
Gökçek Kalp ve kan dolaşımı çayı;
> 30 gr Alıç yaprağı ve çiçeği
> 20 gr Oğul otu
> 10 gr Çobançantası otu
> 10 gr Çarkıfelek otu
> 10 gr Aslankuyruğu otu
> 10 gr Kılıç otu
Gökçek Basura çayı;
> 30 gr Çobançantası otu
> 25 gr K.yonca otu
> 20 gr Hamamelis yaprağı
>10 gr Civanperçemi otu
> 50 gr Arnika çiçeği
> 5 gr Atkestanesi meyvesi
Gökçek yüksek tansiyon ve damar sertlikleri çayı;
> 25 gr Ökse otu
> 25 gr Sedef yaprağı
>20 gr Alıç çiçeği
> 20 gr Atkuyruğu otu
> 10 gr Çobançantası otu
Homeopati’de:
Çobançantası otu toplanır, yıkanır, ince kıyılır bir şişeye 20 gr doldurulur ve üzerine 80 ml %70’lik alkol doldurulur ve iki günde bir çalkalanır. Güneş ışınlarından uzakta 4-6 hafta muhafaza edildikten sonra süzülerek Homeopati’de<> ismi ile anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-5 defa 10-15 damla 4-6 hafta süre ile alınır.
Hastalığın belirtisi (semptom):
1) Aşırı kanama, koyu renkli ve pıhtılıysa
2) Regl (adet hali)’in ikinci devresi, özellikle çoksa
3) Hasta süt ayran gibi içecekler istiyorsa
4) Damar sertliği varsa
Yan tesirleri:
Bilinen bir yan tesiri yoktur.
B) Tarla Çobançantası otu, Acker Hellerkraut, Thlaspi arvense
Bu bitkinin meyve kapsülleri önce yukarıdan açık sonra yuvarlak daire şeklinde, gövde köşeli, tüysüz ve bu bitki şifalı bitki olarak kullanılmaz.
 
 
...............................................................
 
Kalp damarlarını açmak ve kalp dolaşımını güçlendirmek
Kullanılacak olan malzeme,
 
·                                 Kuru kabukları soyulmuş iri bir adet diş sarımsak. Sarımsağın kahverengileşmemiş olması ve yumuşamamış olmasına dikkat edilmelidir.
·                                 On-oniki adet taze yeşil maydanoz (saplarıyla beraber). Maydanozun yapraklarının sararmamış olmasına dikkat edilmelidir. Yaprakları sararmış maydanoz kullanılmamalıdır.
·                                 İki yemek kaşığı taze sıkılmış limon suyu
·                                 Yarım bardak klorsuz su
 
Bu malzemelerin hazırlanması için mutfak robotu veya blendır (mikser) kullanılır. Maydanozlar el yardımıyla kopartılarak robota atılır. Üzerine iki yemek kaşığı taze sıkılmış limon suyu ilave edilir. İri tek bir diş sarımsak bıçakla doğranıp ilave edilir. Yarım bardak klorsuz su ilave edildikten sonra robot veya blendır çalıştırılır. Yaklaşık bir - bir buçuk dakika çalıştırıldıktan sonra karşımın tamamı kahvaltıdan en az yirmi dakika önce aç karnına içilir. Kahvaltıya kadar ihtiyaç hissedilirse sadece su içilebilir.
 
Kürün uygulama şekli şöyledir: İlk üç gün sarımsaklı, ikinci üç gün sarımsaksız, üçüncü üç günse tekrar sarımsaklı olarak uygulanır. Toplam dokuz gün uyguladıktan sonra 3 gün ara verilir. Üç gün aradan sonra aynı şekilde dokuz gün uygulanır ve kür sonlandırılır.
 
3 gün (sarımsak + maydanoz + limon + su)
3 gün (maydanoz + limon + su)
3 gün (sarımsak + maydanoz + limon + su)
 
3 gün ara verilir, tekrar
 
3 gün (sarımsak + maydanoz + limon + su)
3 gün (maydanoz + limon + su)
3 gün (sarımsak + maydanoz + limon + su)
 
şeklinde uygulayarak kür sonlandırılır.
 
Dikkat
Düşük tansiyonluysanız bu kürün kan basıncını (tansiyonu) bir miktar düşürebileceğini göz ardı etmeyiniz.
 
Dikkat
Yukarıda önermiş olduğum bu kürü yılda bir-iki kez uygulamakla, kalp damarlarının içten yağ bağlamasına, kalp damarlarında plak oluşumuna veya kalbi besleyen damarların daralmasına veya tıkanmasına karşı önleyici ve koruyucu kür uygulanmış olunur. Aynı zamanda bu kür sayesinde kalp dolaşımı da güçlendirilmiş olur.
Ateş otu, diğer adıyla sinirli ot sinirliotgillerden bir bitkidir. Bilinen 260 türü vardır. En çok kullanılan Sivri Sinirli ot; P. LAnceolata L. Ve Büyük Sinirli ot; P. Majör L. Tedavilerde kullanılır. İki türün haricinde Dağ Sinirli otu; P. Alpinal, Beyaz Sinirli ot, P. Medial ve Karga ayağı Sinirli otu; P. Coronopus L. Sayabiliriz. Almanca wegerich Yoların kralı, yol kenearlarında fazla geliştiğinden Latince plan tago Ayak tabanı ve lanceolata mızrak anlamına gelmektedir. Türkçe de ise Sinirli otadı verilir.


Yaprakları koparıldığında içerisinden beyaz ipliğimsi damarların çıkması nedeniyle Sinirli ot da denilebilinir. Bunun dışında Çıban otu, Kör çıban otu, Yara otu, Pişik otu da denilebilinir. Çıbanı, yaraları ve pişikleri iyileştirdiği için bu bitkiye Sinirli ot denilmesi genellikle Sinirli otu olarak bilinen Kılıç otu ile karıştırılmasına sebep olmaktadır. Kılıç otu da sinirsel hastalıklar, stres, depresyon, bunalım gibi hastalıklara karşı etkili olduğu için bazen sinir otu diye de anılır.
Daha eskilerden Çinliler vereme, Büyük İskender baş ağrısına, Romalılar yaralara ve Türkler öksürüğe karşı kullanmışlardır. Neresinin anavatanı olduğu konusunda net bir bilgiye ulaşılamamıştır. Ancak günümüzde Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’nın ılıman bölgelerinde yabani olarak yetişir.
Ateş otunun bilinen faydalarından bazıları ise;
- Mikrop öldürücü özelliğe sahiptir.
- Terletici özelliği vardır.
- Ateş düşürücü özelliği vardır.
- Sakinleştirici özelliğe sahiptir.
 
Varis, toplardamarların bozulması ve kanın katılaşması, kan dolaşımının bozulması sonucunda toplardamarların şişmesi şeklinde oluşur.
 
Varise karşı pratik bitkisel formüller
• 1 litre beyaz ispirtonun içine 4 adet kafirunkoyun. Akşam elde edilen karışımı varisli bölgelerinize sürdükten sonra streç filmle sararak yatın.
Ertesi sabah tekrar aynı uygulamayı tekrarlayın.
Çoban çantası otu, kekik, at kuyruğu otu ve at kestanesinin kabuğu ayrı ayrı ya da hepsini beraber çay gibi demleyerek günde 3-4 su bardağı içilir.
Fındık yaprağı ve asma yaprağı çayları varise çok iyi gelir.
• 1 bardak kaynar suyun içine, 4 gram rezene konularak 10 dakika bekletilerek günde 2-3 bardak içilir.
Çobançantası taze bitkisi doğranarak bir kaba konularak üzerine keskin sirkeilave edilerek 10 gün güneşte bekletilir. Elde edilen karışım ile varisli bölgeler hergün aşağıdan yukarıya doğru ovulur.
• 40 derece ısıtılmış 1 kova sıcak suyun içine yarım fincan ezilmiş şap ve 1 fincan karbonat konularak eritilir. Haftada 3 gün 15 dakika süre ile bacaklar dize kadar bu suya konur. Varisler daha yukarı çıkmış ise aynı işlem küvette tekrarlanır.
Fındık ağacı kabuğu, ceviz ağacı kabuğu ile kaynatılır. Suyu ile varislerin üstüne pansuman yapılır.
 
Şimdi sizlere öksürük için bir kaç şifalı bitki ve kullanımını vermek istiyoruz. Umarız fayda görürsünüz.

ÖKSÜRÜK İÇİN BİTKİSEL KARIŞIMLAR
Karısımlar: Ebegümeci, meyan kökü, sinirliot ve hindiba, eşit oranda, ince kıyılarak karıştırılır. 1-2 tatlı kaşığı bitki, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür.

Günde 3 kere 1 bardak çay, balla tatlandırılıp, yudumlanarak içilir.
* İnatçı öksürüğe karşı, hatmi kökü çayı, yarım saatte 1 yudum içilir. İnce kıyılmış 2 yemek kaşığı dolusu kök, 1 litre suda ağır ateşte 2 saat kaynatılır ve süzülür.

* Önce soğan dilimleri, nöbet şekeriyle birlikte şurup kıvamına gelene kadar kaynatılır. Saat başı 1 tatlı kaşığı şurup içilir.

* Öksürük gıcığı, biraz sirke eklenmiş 1 tatlı kaşığı toz şeker alındığında sakinleşir.

* Limon suyu karıştırılmış bal, balgam söktürücüdür.

* 1 avuç dolusu arpa, 1 litre suda yarım saat kaynatılır, süzülür ve biraz balla tatlandırılır. Yarım saatte 1-2 yudum içilir.

* Rendelenmiş kara turpa bal karıştırılır. 1-2 saat sonra oluşan şuruptan saatte 1 tatlı kaşığı alınır. Şurup, 1 günden fazla bekletilmez.

* 125g nöbet şekeri, 125g kuru üzüm ve 2-3 tatlı kaşığı ince kıyılmış meyan kökü, 1 litre suda, suyun yarısı kalana kadar kaynatılır. Günde 2-3 kere, 1 yemek kaşığı dolusu alınır.

* Çok iyi yıkanan 3-4 patates, kabuğu soyulmadan haşlanır, haşlama suyu, nöbet şekeriyle kaynatılır. Günde 2 kere, 1 bardak sıvı, yudumlanarak içilir.

* Andızotu kökü 20g, kekik 15g, çuhaçiçeği kökü 5g ince kıyılmış olarak karıştırılır. 1 tatlı kaşığı dolusu bitki, 1 bardak soğuk suya eklenir, kaynama derecesine geldikten sonra 1-2 dakika kaynatılır ve süzülür. Biraz balla tatlandırılarak, günde 2-4 kere 1 bardak çay, soğumadan, yudumlanarak içilir.

* Çuhaçiçeği kökü 20g, ezilmiş anason 10g, ebegümeci yaprağı 10g, ezilmiş rezene 10g. Bu karışımdan 1 tatlı kaşığı dolusu, 1 bardak kaynar suyla haslanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Sıcak çay balla tatlandırılarak, günde 2-3 kere 1 bardak, yudumlanarak içilir.

* Taze sinirliot yaprakları havanda biraz ezilir, biraz su eklenir ve kaynama derecesine kadar ısıtılır. Süzmeden, bolca balla karıştırılır. Öksürük ateşli de olsa, saatte 1 tatlı kaşığı dolusu alınır.

* 1 tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış gülhatmi çiçeği, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 kere 1 bardak çay, 1 tatlı kaşığı balla tatlandırılır ve soğutulmadan, yudumlanarak içilir.

* Meyan kökü 20g, gülhatmi çiçeği 10g, sinirliot 10g, çekirdeksiz kuşburnu 10g, ince kıyılmış olarak karıştırılır. 1 tatlı kaşığı bitki, 1 bardak kaynar suyla haşlanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür. 1 tatlı kaşığı balla tatlandırılır, günde 2-3 kere 1 bardak çay, soğutulmadan, yudumlanarak içilir.

* Kekik 20g, çuhaçiçegi kökü 10g, ezilmiş anason 10g, sinirliot 10g, meyan kökü 10g. 1 tatlı kasıgı dolusu bitki, 1 bardak kaynar suyla haslanır, 10 dakika demlendikten sonra süzülür ve bal ile tatlandırılır. Günde 2-3 kere 1 bardak çay, soğutulmadan,yudumlanarak içilir. *Yaraotu çiçegi 30g, sinirliot 20g, ince kıyılarak karıstırılır. 1 yemek kasıgı dolusu bitki, 1 bardak kaynar suyla haslanır, 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 kere 1 bardak sıcak çay, balla atlandırılır ve yudumlanarak içilir.

Eğer öksürük, zayıf bir kalbe baskı yapıyorsa, karışıma 1 ölçek arslankuyruğu veya ökseotu eklemek gerekir. Bu katkı, kalbi rahatlatır ve gücünü arttırır. Sinirsel kökenli kuru öksürüğü yatıştırmak için, öksürükotu, ebegümeci, keten tohumu gibi, mukozayı koruyucu ve

solunumu rahatlatıcı bitkiler kullanılabilir. Ama genellikle sinirsel bir nedenden kaynaklanabileceği düşünülerek, aşağıdaki, sinir sistemini yatıştırıcı ve dengeleyici bitkilerin de kullanılması doğru olur: Oğulotu, lavanta, arslankuyruğu, kediotu kökü ve sarı kantaron.

İBRAHİM SARAÇOĞLU NUN BİTKİSEL YÖNTNEMİ İSE ŞU ŞEKİLDE ARKADAŞLARIM.
Kış aylarındaki en büyük rahatsızlıklardan birde öksürük. Bazen bitmek tükenmek bilmeyen ve haftalarca devam eden öksürükler tehlikeli boyutlara ulaşabilir. Öksürük bir hastalığın haberciside olabilir. Onun için öksürün asıl nedenlerine indirgenmesi gerekmektedir. Genellikle üşütmeden dolayı ortaya çıkar. Dr. İbrahim Saraçoğlu doğal yöntemlerle öksürük tedavisini anlattı. Heryerde bulabileceğiniz Adaçayının içeriğindeki salvin, carnosol asiti ve cirsimaritin antibiyotik özelliği taşıyan etkin maddelerdendir.
Adaçayının içeriğinde bulunan önemli bir eterik yağ da, cineol'dür. Cineol, öksürüğü önleyici bir maddedir. Bu yüzden adaçayı hem doğal bir antibiyotik hem de doğal bir öksürük önleyicidir. kadinca
Adaçayının içeriğinde bulunan doğal antibiyotik özelliği taşıyan etkin maddeler suda çözünebilen maddelerdir. Suda çözünme özelliği bulunduğu için, alkolle tentürleri yapılmadan doğrudan sıcak suda demleyerek kullanma imkânı sağlamaktadır.
Ağız gargara yapmak için hazırlanan yöntemlerin çoğu bir miktar alkol karışım kullanılmak zorundadadır. Çünkü bir çok bitkinin içeriğindeki doğal antibiyotik özelliği taşıyan etkin maddeler suda çözünmedikleri için, su ile hazırlanmaları durumunda etkili olamayabilir.
Adaçayının içeriğindeki doğal antibiyotik özellikli etkin maddeler suda çok kolay çözünme özelliği gösterdikleri için, hem yetişkinler hem de çocuklar için, sıcak suda demleyerek (kısık ateşte kaynatarak) gargara olarak hazırlanmasına imkân sağlamaktadır.
Sağlıklı günler diliyoruz arkadaşlarım. Umarım bunlar size yardımcı olur.
 
SOĞAN
 
 
Latince ismi : Allium cepa
Bitki özellikleri: Tedavi amacıyla, bildiğimiz kuru soğan kullanılır. Kuru soğanın filizlenmemiş olması gerekir.
 
Bileşim: Aliin, propanthialoxid, aliicin içerikli uçucu yağ, özellikle C vitamini, pektin, insülin.
 
Kullanım alanları ve biçimleri: Soğanın özellikle biz Türklerin yaşamındaki yeri çok önemlidir. Ama onu pişirerek ve kızartarak yararsız hale getirmekte de herhalde üstümüze yoktur. Halbuki, soğanı doğal haliyle tüketmemiz gerekir. Çünkü soğan, sarımsak kadar olmasa da, insanoğluna oldum olası lezzet ve sağlık sunmuş önemli bir sebzedir. Ama onu yalnızca sebze olarak tanımlamak herhalde haksızlık olurdu.
 
Günümüzün soğanı, batı Asya kökenli yaz soğanı ve güney Sibirya kökenli kış soğanı olarak tanımlanabilecek iki ayrı türün karışımından türetilmiştir. Yaz soğanı yakıcı, kış soğanı ise daha az yakıcı özelliğe sahiptir. Ama yararlılık açısından farkları yoktur.
 
Soğan, zengin vitaminler içeren, güç ve sağlık kazandıran bir sebzedir. Onu elden geldiğince çiğ tüketmek doğru olur. Soğan özsuyu, sütle karıştırılarak içilebilir. Çiğ olarak tüketildiğinde  mideyi güçlendirir, sindirim sistemini uyarır, idrarı arttırır. Şeker hastalığını tedavi edemez ama, kan şekerini düşürebilir. Mukozanın kan dolaşımını uyarır. Grip, nezle, gırtlak iltihabı ve öksürüğü önleyici olarak kullanılabilir. Soğuk algınlığında çocuklara, ince kıyılıp ezilerek, balla karıştırılan soğan yedirilir. Öksürük ve hatta boğmacada soğan şurubu çok rahatlatıcıdır. Orta boy bir soğan ince kıyılır, 2-3 yemek kaşığı toz şekerle karıştırılır, 1 çay bardağı su eklenerek, 2-3 dakika hafif ısıda kaynatılır. Kaynamadan sonra 2-3 saat bekletilir ve  posası sıkılır. Gün boyunca 5-6 kere, 1-2 çay kaşığı kullanılır. Afiyet olsun.
 
Yan etkiler: Duyarlı mideleri rahatsız etmesinin dışında, bilinen hiçbir yan etkisi yoktur.
 
Soğan kalbi güçlendirir

İdrarsöktürücü olan soğan, vücuttaki toksinlerin atılmasında ve kanın temizlenmesinde etkili olur. Midevidir: İştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır. Hafif müshil etkisi vardır. C vitamini yönünden zengin olduğu için vücudun savunma sistemini güçlendirir. Soğuk algınlığının atlatılmasında ve yüksek ateşin düşürülmesinde etkilidir. Son zamanlarda yapılan bazı araştırmalara göre, soğanın kalbi güçlendirdiği ve koroner damarları genişlettiği ileri sürülmektedir. Bu etkileri için; yeşil ya da kuru soğan, çiğ ya da pişmiş olarak bolca yenilebilir. Ayrıca soğan böcek ve arı sokmalarında iyileştiricidir. Çıbanların baş vermesini ve iyileşmesinin hızlanmasını sağlar.
 
 
 
 
Soğan suyuyla zinde kalın

Günümüzün yorucu şartları altında kendinizi iyi hissetmek için Mısırlı, Fransız, Çinli ve hatta Japonlar'ın geleneksel besin maddelerini kullanarak, zindeliğinize yeniden kavuşmanız mümkün. Örneğin Fransızlar gün boyu zindelik amaçlı her sabah bir parça soğan tüketirdi. Araplar ise daha genç ve sağlıklı görünebilmek için soğan suyunu balla karıştırarak gün boyunca içerlerdi. Yüzyıllardır Avrupa'dan Mısır'a, eski Roma'dan Çin'e ve hatta Japonya'ya kadar birçok ülkede tedavi amaçlı kullanılan sarımsak da; mide asidini düzenleyip, sindirime yardımcı oluyor ve kan akışını hızlandırıyor. İçerdiği maddeler sayesinde derinin kendini yenilemesini hızlandıran safran ise sağlıklı ve canlı bir görüntüye sahip olmanıza yardımcı oluyor. Demir ve çinko bakımından çok zengin bir besin maddesi olan midye; oksijeni hücrelere taşıyor ve metabolizmanın gelişmesini sağlıyor. Ayrıca midye, 18 mikrogram B12 vitamini içeriyor. Çikolata; enerji ve mutluluk veren en özel besin maddelerinden biri olmayı sürdürüyor. Çikolata, rahatlama duygusunun yanı sıra olaylara daha olumlu bakma hissi uyandırıyor.
 
Soğan şifa kaynağı
İçinde bol miktarda A,B ve C vitamini bulunan soğan, kalp ve prostat bozukluğu, sinir zafiyeti, cilt hastalıkları ve cinsel iktidarsızlık gibi birçok hastalığa iyi geliyor.

Soğanda bol miktarda A, B ve özellikle C vitamini, bol fosfor, iyot, silis, kükürt gibi vücuda çok faydalı maddeler, antibiyotik vazifesi gören esanslar ve hazım arttırıcı fermentler bulunduğunu kaydeden uzmanlar, soğanın kalp ve prostat bozukluğu, pankreas tembelliği (şekerliler), sinir zafiyeti, romatizma, cilt hastalıkları, cinsel iktidarsızlık, mide zayıflığı gibi hastalıklara iyi geldiğini, bol idrar söktürdüğünü ve vücutta birikmiş su ve üreyi dışarı attığını bildirdi. Soğanın, vücuttaki fazla tuzu da dışarı attığını belirten uzmanlar, pankreası çalıştırarak insülin ifrazatını arttırdığını ve kanda şeker seviyesini düşürdüğünü kaydetti.

Fazla soğan yenen ülkelerde kanserin nadir görüldüğünü ve o ülke halkının uzun yaşadığını ifade eden uzmanlar, soğanın, karaciğeri ve bağırsakları dezenfekte edip zehirlerini temizlediğini ve gıdaların orada vücudu zehirlemesini önlediğini, bağırsak kurtlarını döktüğünü belirtti.

Ağızdaki soğan kokusunun giderilmesi için yemekten sonra ekmek kabuğu veya maydanoz çiğnenmesinin yeterli olduğunu belirten uzmanlar, soğanın patateslerden ayrı, kuru, soğuk bir yerde saklanması gerektiğini, çünkü soğanın patateslerden salınan nemle yumuşadığını ifade etti.
 
Soğan neye iyi geliyor
Soğanda bol miktarda A, B ve özellikle C vitamini, bol fosfor, iyot, silis, kükürt gibi vücuda çok faydalı maddeler, antibiyotik vazifesi gören esanslar ve hazım arttırıcı fermentler bulunduğunu kaydeden uzmanlar, kalp ve prostat bozukluğu, pankreas tembelliği (şekerliler), sinir zafiyeti, romatizma, cilt hastalıkları, cinsel iktidarsızlık, mide zayıflığı gibi hastalıklarda çok fayda verdiğini, bol idrar söktürdüğünü ve vücutta birikmiş su ve üreyi dışarı attığını bildiriyor. Soğanın, vücuttaki fazla tuzu da dışarı attığını belirten uzmanlar, pankreası çalıştırarak insülin ifrazatını arttırdığını ve kanda şeker seviyesini düşürdüğünü kaydediyor.
Fazla soğan yenen ülkelerde kanserin nadir görüldüğünü ve o ülke halkının uzun yaşadığını ifade eden uzmanlar, soğanın, karaciğeri ve bağırsakları dezenfekte edip zehirlerini temizlediğini ve gıdaların orada vücudu zehirlemesini önlediğini, bağırsak kurtlarını döktüğünü bildiriyor.

Uzmanlar, ağızda soğan kokusunu gidermek için yemekten sonra biraz ekmek kabuğu veya maydanoz çiğnenmesinin yeterli olduğunu söylüyor. Uzmanlar ayrıca, soğanın patateslerden ayrı, kuru, soğuk bir yere kaldırılması gerektiğini, çünkü soğan ve patatesin birbirini etkilediğini ve soğanın, patateslerden salınan nemle yumuşadığını hatırlatıyor,
 
Çin’de 238 prostat kanseri hastası ve 471 sağlıklı erkeğin katılımıyla yapılan araştırmada, deneklere 122 gıda maddesini ne sıklıkla yedikleri soruldu. Sonuçları Journal of National Cancer Institute’ta yayınlanan araştırmada, soğangillerden günde 9 gramdan fazla yiyenlerde prostat kanserine yakalanma riskinin, bu gıdalara fazla itibar etmeyenlere göre yüzde 50 oranında daha az olduğu saptandı.

       Soğan familyasından ürünler arasında soğan, soğancık, sarmısak, frenk soğanı ve pırasa bulunuyor.

       Araştırmada, yeşil soğanın hastalığa karşı en koruyucu soğan türü olduğu da tespit edildi.

       Araştırmaya göre, günde yaklaşık 3 gram yeşil soğan alan bir kişinin prostat kanserine yakalanma olasılığı yüzde 70 oranında azalabiliyor. Aynı miktarda sarmısak tüketenlerde ise prostat kanseri riske yüzde 53 oranında azalıyor.
 
       Sofralarımızın en vazgeçilmezi olan soğan, aslında bu durumu o kadar hak ediyor ki, bir çok sebze piştiğinde vitaminlerinin büyük bir kısmını kaybettiği halde soğan sahip olduğu vitaminleri korumaya devam ediyor.

       Antibiyotik Kardeşler
       Sarımsağın kardeşi soğan da tıpkı kardeşi gibi antibiyotik vazifesi görür.
     
 Bronş Açıcı
       Soğanın bir özelliği de bronşları açmasıdır. Bronşları çalıştırarak öksürüğü söktürür. Akciğer rahatsızlıklarını, astım nöbetlerini, grip ve soğuk algınlığını çok kısa sürede ve kolayca atmaya yardımcı olur.
   
   İçinde Ne Var
       Soğanın içinde bolca A, B, ve C vitaminlerinin yanı sıra fosfor, kükürt, iyotsilis gibi vücudumuza çok yararlı maddeler bulunduğu gibi antibiyotik vazifesi gören esanslar ve hazım artırıcı fermentler ve kandaki şeker oranını düşürücü glükokinin madde bulunur.
       
Üre Miktarını Düşürür
       Soğan vücudunuzdaki fazla suyu almakla en iyi idrar söktürücülerden biri olarak üreyi düşürüp sodyumu atar.
     
 
 
 Salgı Bezlerini Çalıştırır
       Soğan sinirleri yatıştırır, zihni yorgunluğu, kalp çarpıntısını, ruhi sıkıntıları giderir. Bütün salgı bezlerinizi çalıştırdığı için bu gibi şikayetlerde faydasını görürsünüz.
     
 İnsülin Artırıcı
       Soğanın sunacağı en iyi hizmetlerden birisi de pankreas guddesini çalıştırıp insülin ifrazatını artırarak kandaki şeker seviyesinin düşürülmesidir. Şeker hastaları her yemekte küçük de olsa (arpacık soğan ya da daha tatlı cinsi olan kırmızı soğan tercih edilebilir) bir, iki tane soğan yerlerse kanın asitliğini gidererek, şekerlilerin susuzluk ihtiyacını giderir.
 
       Bu arada bağırsakları dezenfekte ettiğini ve bağırsak kurtlarının düşmesine de yardımcı olduğunu belirtmek gerek.

       
Kalp Dostu
       Soğan aynı zamanda kalbinizin de dostudur. Hormonların dengeli çalışmasını sağlayarak vücudunuzu dinçleştirir, dayanıklılığını artırır, yaşlanmayı geciktirir ve bununla beraber kemiklerin, dişlerin ve kan damarlarının sağlam olmasını sağlayıp karaciğeri dezenfekte eder ve onu zehirden arındırır.
 
 
 
 
 
 
BÖBREK TAŞI
 
İçerik: Atkuyruğu, Bodur Ot, Isırgan Otu, Altın Otu, Doğal Kapsül
Kullanım:  Sabah, Öyle ve Akşam yemeklerinden 30 dakika önce 2 şer kapsül kullanılması tavsiye edilir.
Yararları:
*Böbrek ve Safra daki Taş ve Kumların Eritilmesine,
*İdrar Kanalının ve Böbreklerin Yenilenmesine.
*7 Gün İçerisinde Böbrekteki Taş ve Kumların Dökülmesine,
*Tekrar Taş ve Kum Oluşmunun Engellenmesine.
*Tıkalı Kanalların açılmasına yardımcı olur,
*Kristalleri İyonize Etme Özelliğine Sahiptir.
*Mesanenin temizlenmesine yardımcı olur, prostat rahatsızlığının iyileşmesine yardımcı olur,
*Vücut Direncinin Artırılmasına ve Cinsel Sistemin Desteklenmesineyardımcı bitkisel gıda takciyesidir.
Net Miktar: 180 Kapsül
BÖBREK TAŞI
Böbrek Ağrılarınız,
Dayanılmaz Sancılarınız,
Sancı Tutuğunda Yerinizden Kalkamadığınız,
Yıllardır Sıkıntılarını Yaşadığınız,
Sürekli Ya Tekrarlarsa Korkusu Yaşadığınız,
"Acılı Derdiniz" BÖBREK TAŞLARINIZ Artık Çözümsüz Değil
Ağrısız ameliyatsız tamamen doğal bitkilerden üretilmiş GreenStore Mikronef Kapsül ile Böbrek taşlarınızdan kurtulabilirsiniz. GreenStore Mikronef Kapsül böbrek taşlarınızın büyüklüğünün derecesi ne kadar olursa olsun kullanmaya başladığınız ilk andan itibaren etkisini göstermeye başlayarak sizin bu illetten tamamen kurtulmanıza yardımcı olur. Kullanmaya başladığınız andan itibaren agrı sancı şikayetiniz varsa ürünümüz ilk önce bu problemlerinizi ortadan kaldıracaktır. GreenStore Mikronef Kapsül börekte oluşan veya üretere düşmüş olan taşlarınızı tamamen böbreklerin düzenli şekilde çalışmasını sağlayıp, Böbreklerin asit ve hormon dengesini düzenleyip agrı ve sancı gibi bir problem oluşturmadan tamamen bitirir, Taşları düşürdükten sonra böbreklerin düzenli şekilde çalışmasını sağlayarak tekrar taş oluşumunu da tamamen önüne geçer. Rahatsızlık tamamen ortadan kalktıktan sonra tekrarlama gibi bir durum asla görülmez.
Mikronef Kapsül ve Böbrek Taşı
Böbrek taşı düşürmek bir insanın hayatta yaşayabileceği en şiddetli ağrıya sebep olabilir. Gerçekten de taş düşüren pek çok kadın bu ağrının doğum sancısından daha şiddetli olduğunu ifade etmektedir. Çok eski zamanlardan beri insanlarda sıkıntıya yol açtığı belgelenen böbrek taşı hastalığı günümüzde de oldukça sık görülmektedir. GreenStore yılların birikimini özel formüller halinde siz kullanıcılarına sağlık sunmaya devam ediyor. Böbrek taşı tedavisinde de Mikronef Kapsül ürünü sizlerin derdine garantili çözüm olarak sunuyor. Böbrek taşlarınızın büyüklüğü hangi evre olursa olsun, uzmanlarımız tarafından rahatsızlığınız doğrultusunda belirlenen Mikronef Kapsül kullanım süresinden sonra bu rahatsızlıktan kurtulmamanız için hiç bir neden yok. Üzerinde yazdığı şekilde kullanmaya özen gösterip size önerilen perhizede mutlaka uyun. Ürün içeriğindeki bitkilerin etken maddeleri böbreklerin düzenli çalışmasını sağlayarak oluşuş taşlara en kısa zamanda etki etmeye başlayacak ve şikayetleriniz azalarak tamamen kaybolacaktır.
 
Yılların birikim ve tecrübelerinden, ayrıca uzmanlarımızın ve doktorlarımızın bilgilerini derleyerek ortaya çıkmış olan deneyimlerle Böbreklerin çalışmasını düzenleyip, böbrek taşını ve oluşumunu tamamen bitiren bitkiler zamanında toplanıp en uygun şartlardan kurutlup hazırlanarak el değmeden özel tesislerde tam otomatik makinalarda dolum ve ambalajlama işlemlerinden geçirilerek hazırlanıp sizlerin kullanımına sunulmaktadır. Yüzyıllardır insanlar bitkilerin şifasına inanmış ve bu bitkileri ilaç niyetine kullanmıştır. Bitkisel karışımların yan etkisinin olmaması yada çok az olması son yıllarda insanların doğaya dönüşünü arttırmıştır. Sizde böbrektaşı rahatsızlığından kurtulmak için mutlaka Mikronef Kapsülden yararlanın.

Böbrektaşı rahatsızlığınızın evresi ve taşın büyüklüğü ne olursa olsun, rahatsızlık ne kadar ilerlemiş olursa olsun size uygun kullanım süresini ve kullanım şeklini birlikte şikayetleriniz ve rahatsızlığınızın durumu doğrultusunda belirleyelim. Sizde Mikronef Kapsülün bu muhteşem formülünden yararlanarak hiçbir sıkıntıya girmeden bu rahatsızlıktan kurtulun. GreenStore Bitkiesl Ürünler her gün arge çalışmalarını hızlandırmakta ve ürünlerini geliştirmektedir. Karışımlarımızın yan etkileri olmadığı gibi tüm bağışıklık sistemi üzerinde olukça yararlı etkileri mevcuttur.
 
 
Çörek otunun faydaları
 
 
Vücudumuz doğası gereği, doymamış yağ asitlerini üretemediğinden bu yağ asitlerini dışarıdan karşılamak zorundadır.

Bir gram çörekotu yağı da bu açıdan bir günlük ihtiyacımızı karşılamak için yeterlidir.
 
Çörek otunun diğer etkileri
• Çörek otunda bulunan nigellon ve alfa-pinen gibi eterli yağlar, solunum borusunun genişleyip krampların giderilmesini sağlar.
Ayrıca öksürüğü hafifletir. İltihap giderici, ağrı dindirici ve idrar söktürücü etkileri de mevcuttur. Düzenli kullanımda kan şekerini düşürücü etkisi vardır.
• İçeriğinde bulunan B1, B2 ve B6 vitaminleri, pek çok enzimin üretiminde önemli rol oynar. Çünkü bunlar, savunma ablukalarını yok edip boyun altı bezini ve dolayısıyla da savunma sistemini güçlendirir. Folasidi vitamini ise, kalp ve tansiyon problemlerinin oluşma riskini en aza indirger. Bununla birlikte hücre yenilenmesinde de gereklidir.
• Beta karotin, A, E ve C vitamini, selen gibi antioksitler vücudun savunma sistemini destekler. ayrıca içeriğinde bulunan selen, zehirli maddelerin vücuttan atmasında destek olur.

Çörek otunun faydaları:
Bu kadar mükemmel olarak yaratılan çörek otu, bütün bu özellikleri ile:
• Mikrop, virüs ve mantarlara karşı etkili bir savunma aracıdır.
• İfraz boşaltıcı ve solunum borusunu genişleticidir.
• Kan şekerini düşürür.
• Damar hastalıklarını engeller.
• İdrar söktürücü özelliği ile safrayı rahatlatır.
• Vücuttaki zehirlerin atılmasını sağlar.
• Hazmı kolaylaştırır.
• Yaraların daha hızlı iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmelerini hızlandırır.
•Alerjiyi engeller.
• Savunma sistemini dengeler.
• Hormon sistemini ve ruh hâlini güçlendirir.

Özel hallerde faydaları:
• Çörek otu, müzmin hastalıklarda şaşırtıcı derecede iyileşmeler sağlar. Çocuklarda özellikle sinir ve deri sorunlarına, astım ve alerji sorunlarına da çok iyi gelir.
• Çörek otu ürünleri (yağ ve ezilmiş bal karışımlı) hamilelik döneminde oluşan şikayetleri en aza indirir. Yan etkisi olmayıp, hamilelik dönemindeki bayanlar ve bebeklerini ana sütüyle beslemeyi tercih edenler için sütün kalitesini arttırarak bebek için daha faydalı olmasını sağlar.
• Egzamalı cilde sık sık çörek otu yağı tatbik edildiğinde deri hızlı iyileşir. Yine deri hastalıklarında mikrop öldürücü etkisi nedeniyle çok yararlıdır.

Bazı Hastalıklarda Çörek Otu:
• Hazımsızlık ve mide şişkinlikleri gibi sorunlarda çörek otunun etkisi eski zamanlardan beri bilinmektedir.
• Hemoroite problemine iyi gelir, çünkü damarları güçlendirerek kan dolaşımını arttırır.
• Romatizma, şeker hastalığı ve yüksek kolesterol gibi metabolik hastalıklar için çok etkilidir.
• İktidarsızlık ve kısırlık sorunlarında da yine etkili bir destekleyicidir. Çünkü çörek otu, cinsî hormonları düzenlemekte, bedenî ve ruhî olarak zindelik ve dinçlik vermektedir.
• Çörek otu yağı kadınlardaki regl dönemi sancılarına ve diş ağrılarına karşı yine başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

Sağlıklı olmak için çörek otu kürü:

İçeriğinde bulunanlarla savunma sistemine, metabolizmaya ve hormonlara iyi gelen çörek otu, vücudu toksinlerden arındırır, kan dolaşımını güçlendirir ve bağırsakların düzenli çalışmasını destekler.

Cildi berraklaştırır. Düzgün bir cilde, parlak saç ve gözlere sebep olur. Sağlıklı ve hayat dolu bir görünüm oluşturur.

Çörek otu savunma (immün) sistemini güçlendirdiğinden, kanser, AIDS gibi çağın hastalıklarına karşı tavsiye edilmektedir. Yine tansiyon ve ateş düşürücü ve doğal antibiyotik tesirleriyle yaygın hastalıklara da çare olmaktadır.

Başta astım ve polen alerjisi olmak üzere alerjik hastalıklara, saç dökülmesi ve kepek gibi problemlere karşı da etkilidir.

Çörek Otu Nasıl Kullanılır ? Kurutulan tohumlar baharat şeklinde, suda kaynatılarak ya da yağı çıkarılarak tüketilir. Güzel kokulu bir baharat olarak kullanımı çok yaygındır.

Çörek otunun tohumlarından elde edilen çörek otu yağı saç dökülmesinde ve saçlı deride oluşan kepeğe karşı oldukça etkilidir. Sirke ile kaynatılıp gargara yapılıdığında diş ağrılarına iyi gelir. Suyu ile sivilcelere pansuman yapıldığında sivilceler üzerinde etkili olduğu görülmüştür.
 
 
ömer coşkun akciğer temizleme kürü
Prof.Dr İbrahim saraçoğlundan, doğanın iki mucize bitkisinden, çok faydalı bir kür önerimiz var. Bu önerimizi, hem akciğer kanserinden koruyucu, hem de kanser olan hastalar için, iyileştirici bir etkiye sahip. Isırgan otunun faydalarını bilmeyen yok. ama ısırgan otu, ebe gümeci ile birleşince, adeta mucize yaratıyor. Kürümüz için gerekli malzemeleri saydıktan sonra hazırlanışı ve kullanım şeklini yayınlayalım.

ömer coşkun Akciğer Temizleme Kürü GEREKLİ MALZEMELER ;
* 1/2 lt su
* 4–5 gr (bir tutam) ebe gümeci
* 4–5 gr (bir tutam ısırganotu )

ömer coşkun akciğer temizleme kürü HAZIRLANIŞI VE KULLANIM ŞEKLİ :
Suyun içine, ebegümeci ve ısırgan otunu atıp, haif ateşte, ağzı kapalı olarak, 4 dakika kaynatın.Ilıdıktan sonra süzün, ama içerisindeki kalan bitkileri mutlaka ayıklayın. Aç karnına, sabah ve akşam öneleyici olarak, birer çay bardağı, kanser hastaları için ise, birer su bardağı için. Bitki suyunu içtikten en az 20 dakika sonra yemek yiyin. Bu küre, önleyici olarak 1 ay, kanser hastaları için ise;3 ay, hiç ara verilmeden, devam edilmesi faydalıdır. Yılda en az iki defa uygulanır. Üç ay tamamlandıktan sonra 15 gün ara verilip, tekrar 3 ay boyunca iki günde bir, bir su bardağı içilir. Daha sonraki günlerde zaman zaman uygulanır.
ömer coşkun akciğer temizleme kürü KÜRÜN KULLANIM ŞEKLİ ;
* Birinci hafta bir gün arayla, sabah ve akşam aç karna
* İkinci hafta iki gün arayla, sabah ve akşam aç karna
* Üçüncü hafta üç gün arayla, sabah ve akşam aç karna
* Dördüncü hafta dört gün arayla, sabah ve akşam aç karna
* Beşinci haftadan itibaren haftada bir defa sabah ve akşam aç karna birer çay bardağı içilecek.
 
 
ASTIM VE BRONŞİT İÇİN KÜR
 
Bir tutam yulaf samanı yaklaşık 5 gram olmalıdır. Kaynamakta olan 1 lt suyun içine atılır, ağzı kapalı 5 dk kaynatılır. kaynadıktan sora soğumaya bırakılır. soğuyunca süzülüp içilir. 3 hafta boyunca en az 2 çay bardağı içilir. Hastalık geçmemişse birkaç gün daha devam edilir. Kesinlikle 10 saatten fazla beklemiş saman suyu haricen ve dahilen kullanılmaz. Yulaf samanı suyunun taze hazırlanması gerekir.
 
 
 
 
 
   
 
DOĞA - DOĞA - DOĞA Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol